Güncel HaberlerMakaleler

DR. MUSTAFA PEKÖZ: İRAN’IN GELECEĞİNDE FEDARATİF SİSTEM VE ETNİK GRUPLARIN ROLLERİ


İran İslam rejimi, ABD ve İsrail karşısında kaybetti. ABD’nin saldırısıyla birlikte Trump tarafından ileri sürülen şartlar önemli oranda kabul edildi.  Dini lider Hamaney’in öldürülmesi de G-7’lerin küresel sistemin güçleri tarafından kabul görmedi. Böylelikle İran’da sistem değişikliği aşamalı bir süreç içinde sağlanacak. Bu değişimin planlanmasında dini lider Hamaney’in etki gücünün aşamalı olarak kırılması buna karşılık reformist olan ve Batı ile daha uyumlu bir politika oluşturmak isteyen Pezeşkiyan ve ekibinin ön plana çıkartılması konusunda bir uzlaşmanın sağlandığı anlaşılıyor.

Bundan sonra rejimin kendi iç dinamiklerinde rekabetin ve çatışmanın çok daha fazla artacağı görülüyor. Devrim Muhafızları Ordusu(DMO) İran içerisinde geleneksel orduya paralel bir güçtür. İsrail esasen DMO’yu hedef alarak hem askeri kapasitesine ağır bir darbe vurdu hem de komuta kademesini yok etti. Önümüzdeki süreçte geleneksel ordu güçlerinin nispeten daha fazla ön plana çıkabileceğini söylemek yanlış olmaz.

İran’da değişim kaçınılmazdır. Tartışılan konu ise zamanlamadır. Özellikle İran’ın iç toplumsal dinamiklerindeki gelişme, değişimin hızını da belirleyecektir.  İran’da değişim sadece molla rejimindeki içyapısının dizayan edilmesi değildir. Esasen ülkenin demokratikleştirilmesinde stratejik adımların atılmasıdır. Bunun birinci yönü devletin kurumsal olarak yeniden tanımlanması ve demokratikleştirilmesi, ikincisi ise etnik grupların demokratik taleplerinin karşılanarak Merkezi Eyalet Sisteminden Federatif Eyalet Sistemine geçilmesidir. Bu iki durum birbirine paralel ve birbirini tamamlayacak şekilde ilerleyebilir. İran’da değişimi etkileyecek güç Azerilerin, Kürtlerin, Lurilerin, Belucilerin ve Arapların ortaya koyacağı çok yönlü politikalarıdır. Bu nedenle İran’da etkili etnik grupların  ne istedikleri ve nasıl bir mücadele yöntemi izledikleri önem kazanıyor.

İran’da Güney-Doğu Azerbaycan

Azeriler, Farslardan sonra İran’ın en büyük etnik grubu olup yaklaşık 26 milyon bir nüfusu temsil ediyorlar. Azerbaycan’daki Azeri Türkü sayısı ise 9 milyonun biraz üzerindedir. Bir başka ifadeyle Azeri nüfusunun çok önemli bir kısım İran sınırları içerisindeki Azerbaycan’da yaşamaktadırlar. Doğu Azerbaycan ve Güney Eyalet merkezler, İran Azerilerinin çok yoğun olarak yaşadığı bölgelerdir. Aynı zamanda Tahran’da yaklaşık 6 milyon Azeri yaşamaktadır. Doğu Azerbaycan ve Güney Eyalet merkezler, İran Azerilerinin çok yoğun olarak yaşadığı bölgelerdir. Aynı zamanda Tahran’da yaklaşık 6 milyon Azeri yaşamaktadır.

İran’daki Azeriler etnik kimlikleri nedeniyle Türk olarak tanımlanmakla birlikte çok büyük bir kesimi Şii’dir. Bu nedenle Farslılarla olan tarihsel bir inanç bağları çok daha fazla ön plana çıkıyor.

Şiilik İran’ın devlet yapısının ana sistemini oluşturduğunda Azeriler, ordu ve bürokrasinin ana merkezlerini ciddi oranda kontrol etmektedirler. Örneğin Dini lider Hameney Azeri, Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan Anne tarafı Kürt, Baba tarafı Azeri. Anayasayı ve Düzeni Korucu Konseyi Üyelerinin ezici bir çoğunluğu Azeri,  Geleneksel Ordu Komutanlarının önemli bir sesimi Azeri’dir. Bu nedenle İran’da Azeriler kendilerini etnik azınlık bir grup olarak görmüyor tersine devletin sahibi olarak değerlendiriyorlar. Bu nedenle Molla rejiminin değişimi dahil olmak üzere devletin yeniden reorganizasyonunda da aktif bir rol alacaklardır.

Son yıllarda özellikle İsrail’in yönlendirmesiyle Azerbaycan devletinin İran’da Doğu ve Güney Azerbaycan üzerinde hak talebinin gündemleştirmeye çalıştığı görülüyor. Bu durumunda İran devleti içerisinde bir kısım tartışmalara yol açmakla birlikte, İran’daki Azerilerin yakın dönemde Özerklik talebinde bulunmaları son derece zor görünüyor. 

İran’da Kürdistan

Kürtler, Ortadoğu’daki radikal değişimleri en çok etkileyecek ya da etkilenebilecek gibi önemli bir güçtür. Irak ve Suriye’den sonra İran’da ortaya çıkan fiili durum Kürtlerin politik-toplumsal geleceği bakımından önemli sonuçlar doğuracağı açıktır. İran’da olası bir değişimin merkezinde Kürtler bulunuyor. Kürtlerin de İran’da nasıl bir değişim istedikleri hiç şüphesiz ki önemlidir. Çünkü İran’da belki de en örgütlü etnik grup Kürtlerdir. Bu nedenle uluslararası ve bölgesel güçler kadar hem İran devleti hem de bölgedeki Kürtler, İran’daki Kürtlerin nasıl bir strateji ve politika izleyeceklerini merak ediyorlar.  Çünkü Kürtlerin belirleyeceği politika, İran’ın iç ve bölgesel politik geleceğini de etkileyecektir.

İran’da Kürtler, Türkiye’dekinden farklı olarak yoğunluklu olarak kendi bölgelerinde yaşamaktadır yani dağılmış değiller. Toplumsallıklarını korumaktadırlar. Örneğin: 2010 yılı verilerine göre Kürdistan Eyaletinde 1,440,156 Kirmanşah’da 1,879,385, İlam’da 545,787, Batı Azerbaycan’da 2,873,459, Kuzey Horasan’da 867,727 olarak verilmiş.Central Intelligence Agency(CIA)’ye göre İran nüfusunun yaklaşık %10’unu Kürtlerden oluşmaktadır. Farslılardan ve İran Azerilerinden sonra İran’da üçüncü büyük etnik grup Kürtlerdir. 

İran’da etkili Kürt Örgütlerinin yönelimleri

İran’da Kürt silahlı grupları arasında PJAK, İKDP, PAK ve Komala gibi örgütler ön plana çıkmaktadır. Bunların İran’daki gelişmelere bakış açılarında önemli bir kısım farklılıklar olmasına rağmen ortak yönleri: İran’da Kürtlerin demokratik haklarının elde edilmesi ve Kürdistan Eyaletinin Özerk Statülü bir bölge olmasını savunmalarıdır.

Kürdistan Özgür Yaşam Partisi(PJAK), İran’da Kürtler içerisinde en güçlü ve etkili olan örgüt olarak bilinmektedir. Öcalan’ın ideolojik çizgisine bağlı ve önemli bir askeri gücü olan PJAK,  politik olarak etkin ve oldukça geniş bir toplumsal tabana sahiptir. PJAK’ın İran’da özellikle Şii/Alevi Kürtler arasında önemli bir toplumsal güç haline gelmesi dikkat çekicidir. Bu nedenle de  tarihsel olarak Kürtlere yakın olan Luristan bölgesinde de gelişme eğilimi içerisinde olduğu görülüyor.

Kürt örgütleri arasında İsrail’in İran’a yönelik saldırısında farklı değerlendirmeler ve yorumlar yapılmaktadır. PJAK, İsrail’in İran’a yönelik saldırısını’ doğrudan desteklemedi. İki güç arasında ‘taraf’ olma zorunluluğunun olmadığını açıkladı. PJAK yaptığı açıklamada; ‘İran ve bölge halklarının İsrail’in saldırıları ile İran İslam rejiminin diktatörlüğü arasında bir tercih yapmak  zorunda olmadıklarını, hiç bir güçle çatışmaya girmek istemediklerini ama bir saldırı olduğu taktirde Kürt halkını koruyacaklarını’ açıkladı.  PJAK, artık evrensel hale gelen “Jin-Jiyan-Azadî’ perspektifiyle hem İran’ın demokratikleştirilmesinde hem de Kürdistan Eyaletinin Özerk bir yapıya kavuşmasında önemli bir rol oynayacağı anlaşılıyor.

İran’da etkin olan bir başka Kürt grubu da İran Kürdistan Demokrat Partisi(İKDP), Kürtlerin silahlı bir güç haline gelmelerini savunuyor ve belirli bir Peşmerge gücüne de sahiptir. Kürdistan eyaleti içinde bazı bölgelerde etkin olan İKDP, İsrail’in İran’a yönelik saldırısını çok açıktan destekliyor. Irak Kürdistan Bölge Yönetimiyle belirli bir ilişkiye sahip olan İKDP, “Jin-Jiyan-Azadi’ perspektifine uygun olarak hem Kürt Coğrafyasında hem de İran bölgelerinde ‘halk ayaklanması’ çağrısını yaptı.

 PAK, İsrail’in İran’a yönelik saldırısını en açıktan destekleyen bir örgüt olarak biliniyor. İsrail’in saldırısıyla Kürtlere ayaklanma çağrısını yaptı. İran rejimine karşı doğrudan silahlı mücadeleyi savunmasına rağmen etki alanı beklenilenden daha azdır.

Komala örgütü ise esasen demokratik geçişten ısrar etmektedir. İran rejiminin ‘nükleer silah’ yapma çabasından vazgeçmesini ve İran’da demokratik siyasete geçin için tarafların gerekli adımları atması gerektiğini söylüyor.

İran’da Luristan

Michael M.Gunter’a göre Lurlar, köken olarak Kürt olmalarına rağmen son bin yılda Kürtler‘den ayrılmaya başladıkları söylenir. Lurlar’ın tarihsel olarak kendilerini Kürt olarak tanımladıkları sıklıkla belirtilir. Hatta tarihteki Luristan Atabeyliği’nin bir Kürt beyliği olduğu da iddia edilmektedir. Lurlar, Kürt kökenli olarak kabul görülsün veya görülmesin sonuçta İran içerisinde önemli bir etnik grubu oluşturmaktadırlar.  2010 yılı verilerine göre Lurların yoğunluklu olarak yaşadığı bölgeler: Luristan Eyaletinde1,716,527, Huzistan Eyaletinde 4,531,720, Kohgilue’de  658,629 ve  Çarmahal’de ise 895,263  olarak verilmiş olup İran’ın dördüncü büyük etnik grubudur. Dilbilimci Anonby’e göre Lurlar’ın Kürtçe ve Farsça arasında konumlanan Bahtiyari, Luristani ve Güney Lurca olmak üzere üç lehçe konuşulmaktadır.

Lurlar’ın Özerklik talepleri yeni dönemde gündeme gelmeye başlamakla, belirli bir etki gücü  oluşturacak düzeyde gelmedikleri belirtiliyor. Kürtlerle yakın bir ilişki içerisinde oldukları belirtilen Lurlar’ın bağımsız bir halk hareketi içinde örgütlenebilecekleri gibi Kürtlerin oluşturduğu askeri, politik, toplumsal ve diplomatik kurumsal yapılarıyla birlikte hareket edebilecekleri belirtilmektedir

Lurlar’ın savaş gücü olan bir örgütlenmeleri henüz yok. Ancak PJAK ile ilişki içinde oldukları belirtilmektedir. Bu nedenle PJAK’ın belirlediği silahlı veya silahsız strateji özellikle Lurların geleceği bakımından ön arz ettiği sıklıkla vurgulanıyor.

İran’da Belucistan

 Pakistan, İran ve Afganistan tarafından işgal edilmiş ve toprakları üçe bölünmüş bir ülke.  Sistan ve Belucistan, 181.785 km²’lik alanıyla İran’ın toprak büyüklüğü bakımından en büyük eyaletini oluşturuyor. İran’daki resmi nüfusu ise yaklaşık 2,9  milyondur. Belucların önemli bir kısmı Sünni olmakla birlikte Şii Beluçlar da bulunuyor. Ayrıca Beluclarla aynı tarihsel kökene sahip olan Sistaniler Şii’dir. Sunni-Şii rekabeti Beluclar arasından belirle bir sorun yarattığı da belirtilmekte birlikte ulusal kimlik mücadelesi onların ortak buluşma noktası olarak ön plana çıkıyor.

Beluçların en önemli merkezi Zahidan eyaletidir. Aynı şekilde Çabahar, Dalgan, Hirmand, İrdanşehr. Haş, Konarak, Nikşehir, Saravan, Sarbaz, Soran, Zabol, Saboli ve Zahak gibi şehirleri bulunuyor.

Belucistan  silahlı örgütlerinin bakış açısı

Sistan-Belucistan bölgesinde birden fazla örgüt, İran ve Pakistan’a karşı silahlı mücadele veriyor. Bunlardan iki tanesi öncelikli olarak ön plana çıkıyor.  En güçlü olan ve askeri eylem yapma kapasitesi oldukça yüksek olan Ceyşu’l Adl Örgütü, Sistan-Belucistan’da silahlı bir ayaklanma çağırı yaptı. Önemli bir toplumsal tabanı bulunan örgüt, İsrail’in İran’a yönelik saldırısını açıktan desteklememekle birlikte, bugünkü durumun İran’ın izlediği ve yıllardır uyguladığı Velayet-i Fakih’ sisteminin bir sonucu olduğunu açıkladı. Sistan-Belucistan bölgesinin ‘Bağımsızlık veya Özerklik’ talebi için özellikle Kürtlerle yakın bir ilişki içerisinde olduğu belirtiliyor.

Yine Bağımsızlıkçı bir politika izleyen ve Özerklik talebini de gündemleştiren Ensar El-Furkan örgütünün bölgede silahlı eylemler yaptığı, özellikle İran rejiminin askeri güçlerine karşı birçok eylem gerçekleştirdiği belirtiliyor. İsrail’in İran’a yönelik saldırısına ilişkin örgütün bugüne kadar bir açıklama yapmamasının bilinçli bir tercih olduğu belirtiliyor.

İran’da Arap gruplarının talepler

İran’da özellikle Basra Körfezi kıyılarında Husistan eyaletinde konumlanan etnik Arap gruplarının Şii rejimine karşı mücadele içinde oldukları belirtiliyor. Suudi Arabistan tarafından dolaylı olarak desteklenen AUKH (Ahvaz Ulusal Kurtuluş Hareketi) ve AKAMH (Ahvaz’ın Kurtuluşu için Arap Mücadele Hareketi) İran-İsrail çatışmasına ilişkin somut bir değerlendirme yapmadıkları görülüyor. İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına karşı açık tutum almayan örgütlerin, İran’da rejim değişikliğine ve Özerk statülü bölgelere destek verecekleri belirtiliyor.

 

Sonuç: İran’ın tarihsel geçmişinden ve geleneğinden etnik grupların önemli bir rol oynadıkları bilinmektedir. İran, diğer bölge ülkelerinden farklı olarak ne etnik grupların kimliklerini ne de coğrafik gerçekliğini inkar etmiştir. Örneğin Kürdistan, Doğu ve Güney Azerbaycan, Luristan. Belucistan gibi eyaletlerin varlığını tanımaktadır. Ancak, eyaletler etnik grupların isimleriyle anılmasına rağmen  bu eyaletlerin politik, kültürel ve toplumsal varlıkları veya dilleri resmi olarak kabul edilmiyor.  

 İran rejiminin bütünüyle merkezileşen baskı politikalarına karşı Kürtlerin güçlü bir toplumsal dinamik olarak ön plana çıktığını görüyoruz. 2022 Mehsa Emininin öldürülmesinde yapılan protestolarda özellikle Kürtlerin aktif olarak sürece dahil olmaları ve hatta bir çok bölgede lider güç haline gelmiş olmaları, Kürtlerin toplumsal ve politik gücüyle de ilişkilidir.

Belucilerin son yıllarda artan etkinliğine paralel olarak Sistan-Belucistan eyaletinde önemli bir toplumsal taban oluşturdukları görülüyor. Beluci örgütlerinin artan toplumsal tabanı ve politik etkisi bölgesel ilişkilerde de dikkat çekiyor.

İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği saldırılar sadece İran’ın askeri çöküşünü ortaya koymadı esasen politik çöküşüne nesnel bir zemin hazırladı.  Molla rejimi, hem İran genelinde hem de etnik grupların bulunduğu eyaletlerde toplumsal tabanı çok büyük bir oranda kaybetmiş görünüyor.

Rejimin İsrail karşısında almış olduğu askeri yenilgi nedeniyle bugüne kadar içte uyguladığı baskıcı şiddet politikası önemli oranda kırılmaya başlandı

İran rejimi ya kendisine revize ederek Demokratik bir İran’a dönüşür ve Federatif bir İran sürecini başlatır ya da  parçalanma sürecine girer. İran’daki politik ve toplumsal değişim, Ortadoğu coğrafyasını  çok derinden etkileyecektir. Bunun sarsıcı etkileri özellikle Körfez ülkelerinden çok daha fazla hissedilecektir.

Şimdiden altını çizerek belirtelim: Körfez devletleri yakın gelecekte Şeriata dayanan düzenleri terk etmeye başlayacakları gibi bu devletlerde toplumsallaşan Şii Sorunu için yeni çözümler zorunlu olarak gündeme gelecektir.

DR. MUSTAFA PEKÖZ: İRAN’IN GELECEĞİNDE FEDARATİF SİSTEM VE ETNİK GRUPLARIN ROLLERİ” üzerine bir yorum

  1. Çok isabetli ve aynı zamanda bölgelerin yeni iran düzeninde daha demokratik etnisite inanç bakımından ayrıştırıcı olmadan federatif ama çoğulcu daha çok modern bilimi esas alan bir perspektif ile karar almalarıdır ..? Unutulmamalıdır ki 1970 lerde daha modern bir İran varıdı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir