Güncel HaberlerMakaleler

DR.MUSTAFA PEKÖZ : MOSKOVA’DA PUTİN-ŞARA GÖRÜŞMESİNİN POLİTİK ŞİFRELERİ


HTŞ Lideri El Şara, Rusya’ya yaptığı ziyaret hem Suriye’nin geleceği hem de uluslararası ve bölgesel ilişkiler bakımından önemli bir ziyaret olarak değerlendirildi. Şara, Putin’in sıcak karşılamasından oldukça memnun görünüyor.

Aralık 08/12/2024 tarihinde Baas rejiminin yıkıldı ve Esad ülkeyi terk etti. Uluslararası güçlerin desteğiyle El Şara yönetimindeki HTŞ bir kaç gün içerisinde Şam’a yerleştirildi. Esad rejiminin yıkılmasıyla dikkatler özellikle Rusya üzerine toplandı. Rusya’nın nasıl bir tutum alacağı ve yeni süreçte Suriye’ye yönelik nasıl bir strateji izleyeceği merak konusu oldu?

Esad rejiminin beklenilmeyen ani bir şekilde yıkılmasında ABD ile Rusya arasında yapılan görüşmelerin ve Ukrayna üzerinde yapılan bir anlaşmasının sonucu olduğu da ciddi oranda tartışıldı. 

Rusya açısında Suriye’nin önemi ekonomik değil askeri olduğu bilinen bir durumdu. Özellikle Ortadoğu ve  Ak Deniz havzasının kontrolü ve Afrika’ya çok daha hızlı müdahale edilmesi için Tartus limanı ve Lazikiye hava askeri üssü son derece önemli bir rol oynuyordu. Esad rejimi Lazikiye hava üssünü ve Tartus limanını 49 yıllığına Rusya’ya kiraya vermişti.

Rusya için tartışma konusu olan iki önemli nokta vardı: Birincisi, Esad rejiminin yıkılmasıyla birlikte Suriye’deki ayrıcalıklı üstünlüğünü kaybetti mi?  İkincisi, Esad rejiminin düşürülmesine neden onay verildi?  Bu iki  soruya verilecek doğru cevap, Moskova’nın Suriye’ye yönelik yeni stratejisinin ne olacağını belirleyecektir.

Esad rejiminin yıkılmadan kısa bir süre önce HTŞ ile Moskova arasındaki uzlaşma

 

Esad halen Şam’dayken, Moskova ie HTŞ arasında bir kısım görüşmelerin yapıldığı ve prensip anlaşmasına varıldığı anlaşılıyor. HTŞ lideri El Şara: « Humus’a vardığımızda, Ruslar o sırada çatışmalardan uzak durdular, yani bizimle aralarındaki anlaşma gereği, hava saldırıları ya da başka yollarla olsun müdahale etmediler ve askeri sahneden tamamen çekildiler. Biz anlaşmanın bize düşen kısmını yerine getirdik. Onlar da şimdiye kadar kendi taraflarına düşen kısmı yerine getirdiler ve Suriye’nin iç işlerine herhangi bir olumsuz müdahale göstermediler. Aksine, geçtiğimiz dönemlerde olumlu bir etkileşim oldu. Şara’nın bu değerlendirmesinde anlaşılacağı üzere Moskova’nın Esad rejimiyle uzun süre yürüyemeyeceğine karar verdiği bu nedenle  ortaya çıkabilecek  yeni dengeler içerisinde kendisine yeniden bir alan açmak için  önceden HTŞ ve Colani/Şara ile görüşmelere başladığı anlaşılıyor.Yani Rusya, Suriye’de bir alt-üst yaşamadığı, tersine daha önce savaştığı İslami Cihatçılarla itifak arayaşına girdiği ortaya çıktı.

 Moskova ziyaretinin Şara için riskleri

Şara, Moskova’yı ziyaret etmesi özellikle Şam için yeni riskler taşıdığı söylenebilir. ABD ve İngiltere’nin El Şara’yı alıp Şam’a oturtması ve kendi bölgesel politikaları bakımından önemli bir karardı. Bugün Suriye’de ABD’nin belirlediği stratejiye uygun bir Şara profilinin yaratılması için ciddi bir çaba sarf ediliyor. Şara’ya uluslararası ilişkilerde meşruluk kazandırılması da belirlenen bölgesel stratejinin bir parçasıdır. Aynı şekilde İsrail’in Suriye üzerinden artan hakimiyetine karşı Türkiye dahil direnebilecek ciddi bir gücün olmadığı gerçeği de ortadadır. Bu bakımdan Şara, ABD-İsrail-İngiltere- Brüksel dörtlüsünün baskısı altında Moskova ile iletişime geçmesi ve bir biçimiyle destek istemesi, önemli riskler oluşturuyor. Önümüzdeki süreçte, bu üçlünün hatta Katar, BAE ve Suudi Arabistan’ın da tepki göstereceği ve Şara’ya karşı bazı politik hamleler yapacağı söylenebilir.

Şara, Moskova’ya yeniden alan açmak istiyor

 Şara, “Suriye ile Rusya arasında, Suriye’nin 1946’da kurulmasına kadar uzanan yakın bağlar var. Suriye geçmişte Rusya ile çok sayıda bağa sahipti ve biz bu bağları otomatik olarak miras aldık. Bu bağlar, özellikle Suriye’nin Güvenlik Konseyi ile bağlantılı olanlar da dahil olmak üzere çok sayıda ve çeşitli yaptırımlara tabi olduğu için, sakin ve ihtiyatlı bir şekilde korunmalı ve yönetilmelidir. Rusya, BMGK’da daimi üye olup, sesini etkili bir şekilde duyurmalı.”  Şara’nın söylediği şu ; ‘Rusya’nın geçmişte Suriye ile kurduğu bütün politik anlaşmalar bizi bağlar. Aramızda muazzam bir ilişki var. Bunun devam etmesini istiyoruz ve destekliyoruz. Yani Suriye-Rusya ilişkileri Esad rejimi döneminde neyse bugün de böyle olacaktır.’

Şara « Rusların çıkarlarına uygun olduğunu ve Suriye ile uzun süredir devam eden tarihi ve stratejik ilişkilere dayandığını… Suriye’nin istediği çıkarların elde edilebileceği, ancak öncekinden farklı koşullar altında olacağı ve Şam’a girmemizin Rusya’nın Suriye’den ayrıldığı anlamına gelmediği”ni teyit ederek, Rusya ile stratejik ilişkilerin devam edeceğini net olarak tanımlıyor.

Rusya’nın askeri üsleri kalmaya devam edecek

Şara, devletler arasındaki anlaşmaların sürekliliği bakımından önemli olduğunu belirterek, Esad rejiminin Moskova ile yaptığı bütün anlaşmalara bağlı olduklarını sıkça tekrarladı. Bu anlaşmada belirleyici olan ve ön plana çıkan ise  askeri üslerdir. Böylelikle Rusya’nın başta Akdeniz ve Ortadoğu’daki askeri varlığının süreklileştirilmesini sağlayan Suriye’nin Lazkiye bölgesindeki Hmeimim Hava Üssü ve Tartus’taki donanma üssünün varlığı devam edecek. Moskova-Şam arasındaki ilişkilerin yeniden tanımlanmasıyla Rusya’nın oldukça kazançlı çıktığı ve çıkacağı açıktır. Aynı şekilde Rusya’nın halen Haseki’deki askeri üssünde bulunan askeri varlığını korunması sağlanarak, Kürtlere karşı Şam’ın yanında yer almasını sağlayacak bir politik araç haline getirmek istiyor.

Putin, Şara’ya Esad rejiminin askerlerini görev vermesi çağrısı

Şara’nın Şam’da ne askeri, ne de politik bir güç oluşturamadığı görülüyor. Aynı şekilde beklenilen toplumsal destek de oluşmuş değil. HTŞ’nin ne olduğu bilinmeyen belirsiz silahlı güçleriyle Şam’da varlığını devam ettiremiyeceği görülüyor. Bu nedenle Putin, Şara’ya Baas rejiminin eski askeri komutanlarını ve istihbaratçılarına görev  verilmesi gerektiğini belirtti. Bunun için Moskova’nın arabulucu olmasıyla Şara’nın Esad rejiminin ülke dışında veya içinde olan bir kısım subaylarıyla iletişime geçtiği, hatta cezaevlerinde bulunan yüzlerce Baascı komutanının yeniden göreve çağrıldığı belirtiliyor.  El Şara’nın kurmak istediği İslamcı  yönetim sisteminin esasen Baas rejiminin devam olacağına dair değerlendirmelerin ve eleştirilerin de küçümsenmemesi gerekir. Ayrıca söylenenlerin aksine ikili görüşmede Esad’ın iadesinin gündeme gelmediğini  ve Şara’nın Esad’ı yargılamak gibi bir amacının olmadığını da belirtmek gerekir.

Moskova, Esad döneminde olduğu gibi Şam’ın Üniter Devlet Sistemini destekliyor

 Moskova, Esad döneminde Kürtlerin Özerklik talepleri konusunda Şam’a ciddi bir baskı uygulamadı. Kürtlerin demokratik talepleri esasen reddedildi denebilir. Suriye’de Kürtlerle kurduğu ilişkiler anlık çıkarlar üzerinde şekillendi. Bunun en somut örneği Afrin ve Menbiç oldu. Bu iki bölgede Rus askeri güçleri konuşlanmıştı. Ankara ile yaptıkları uzlaşı sonuçunda bölgede çekildiler ve Türkiye’nin askeri bilirlikleri bu iki alanı ele geçirdi. Rusya’nın onayı olmaksızın, Ankara’nın askeri müdahalesi kesinlikle söz konusu olmazdı.

Moskova, bugün de  İslamcı bir rejim kurmak isteyen Şara’ya Suriye’de ‘üniter devlet’ sistemini desteklediğini çok net olarak belirtti. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov : “Suriye Kürtlerinin özerklik ve ayrılık girişimleri somut sonuçlara yol açarsa, Kürt sorunu bölgedeki diğer tüm ülkelerde de patlak verebilir ve bu da ciddi riskler doğurur.”  Şara’nın üniter İslamcı devlet politikasıyla tam uyumlu olan bu yaklaşım, Moskova’nın Kürtlere yönelik bakış açısını çok net olarak ortaya koymaktadır.  

Şara’nın Moskova seferinde Ankara’nın Rolü

Şara’nın Moskova ziyaretinin sağlanmasında Ankara’nın çok ciddi bir etkisi olduğu bilinmektedir. Ankara, Suriye’deki gelişmeleri kontrol edemediğini ve esasen ABD-İsrail tarafından belirlenen bir stratejinin yaşam bulduğunu görüyor. Ankara, Suriye’de tek başına bir güç olma ve dengeleri kendisine göre belirleme şansının oldukça zayıf olduğunu biliyor. Bu nedenle bölgesel denklemde yeni bir stratejinin belirlenmesi kendisinin politik çıkarlarına uygun olduğunu düşünüyor. Esad rejimi döneminde Suriye’de ABD, Rusya denkleminde kendisine ciddi bir alan açan ve nispetinde başarılı olan politikanın şu aşamada uygulanamayacağını ve başarısız kaldığını farkındadır. Rusya’nın Suriye’de yeniden etkin bir güç haline gelmesiyle doğal olarak güç ilişkilerini yeniden tanımlayacaktır. HTŞ’nin de Suriye’yi yönetmek kapasitesinin oldukça zayıf olması bunun için yeni bir denkleme ihtiyaç duyması nedeniyle dümenlerin Moskova’ya çevrilmesini sağladı. Ankara, Şara’ya Moskova’nın yeniden Suriye’de etkin olabilmesi için gerekli tavizlerini verilmesini tavsiye ettiği belirtiliyor. Hem Ankara hem Şam,  Rusya’nın yeniden Suriye’de konulmamasının özellikle Kürtlerin özellikle talebini engelleyici bir faktör olacağını hesaplamaktadırlar. Aynı şekilde İsrail’e karşı Suriye’de yeni bir dengenin oluşturulması hesaplanıyor. Türkiye’nin Suriye’nin hava sahasını kontrol etme şansının son derece zayıf olduğu dikkate alındığında bu işin Rusya tarafından yapılması hem İsrail hem de ABD’yi etkileyecek bir faktör olacaktır. Bu nedenle Ankara’nın Şara’yı Moskova’ya yönlendirmesi bilinçli ve planlı bir tercihdır.

Şam ile Moskova arasında başlayan yeni ilişkilerin Suriye denkleminden niteliksel bir değişimi sağlar mı sorusu gündeme geliyor. Suriye’de ortaya çıkan politik tablo toplumsal ilişkiler ve askeri güç dengeleri hesaplandığında Moskova üzerinden Suriye’nin yeniden dizayn edilmesinin son derece zor olduğunu en azından Putin’in bunun bilebilecek bir kapasiteye ve denemeye sahip olduğu söylenebilir. Moskova, Şara’nın Rusya’ya ihtiyaç duymasını en azından Suriye’deki çıkarlarını korumak için önemli bir araca dönüştürdüğü söylenebilir. Bunun dışında Moskova, Ukrayna’da ciddi sorunlar yaşarken Şam’ın talebi üzerine Tel Aviv ve Washington ile hiçbir politik rekabete ve askeri bir çatışmaya girmez.

Moskova-Şam hamlesine karşı olası Washington’un tepkisi

Şara, iktidarı ele aldığından bu yana Şam’da bir istikrar sağlayamadı. Uluslararası güçlerin şartlı ama aktif desteğiyle ayakta kalmaya çalışan Şara’yı yeni arayışlara yönlendiriyor.  ABD, Şara’yı yakın diplomatik kıskaca almış durumda ve belirlediği planı uygulaması için özel bir baskı uyguladığı görülüyor. Bunun birinci yönü Suriye’nin ‘ademi merkeziyetçi’ bir sistemle yönetilmesi, özellikle Kuzeydoğu Suriye’nin özerk yapısının kabul edilmesi ve SDG’nin askeri olarak etkin bir güç haline getirilmesidir. İkincisi ise Şam’ın İsrail’e tabi olmasıdır. Bu iki noktada ABD’nin  ve AB’nin Şara üzerinde belirgin bir politik baskı oluşturuyor.

ABD’nin belirlediği politikaya karşı Şara’nın dolaylı arayışlara girmesi, Washington-Tel Aviv-Brüksel-Londra tarafından ciddi bir tepkiye dünüşecektir. Bu durum Şara’nın politik iktidarının geleceğini de ciddi oranda etkiler.

 Eğer Şara, Moskova üzerinden Moskova gibi alternatif politik kumara oynamaya devam ederse,  Washington, SDG üzerinden Şam’a karşı çok daha güçlü bir operasyona yönelmesi kimseye sürpriz gelmemelidir.  

Ayrıca Moskova ile anlaşan Şara’nın HTŞ içerisinde önemli bir güç olan Özbek, Çeçen ve Uygur kökenli Radikal İslamcı örgütlerin  ciddi bir tepkisiyle karşılaşacağı görülüyor. Şara  süreci iyi yönetemezse tepkinin HTŞ içinde bir iç taşımaya dönüşmesi yüksek bir olasılıktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir