Ulusların hayatında adına tarihin dönemeçleri, tarihsel kavşak ya da tarihi virajlar denen, çok önemli tarihi ve toplumsal anlar ve süreçler vardır. İşte Kürtler dört parçada da birkaç yıldır Rojava, Rojhılat, Başur ve Bakur’uyla hep birlikte kader belirleyici bir dönemece yani özgürlüğün eşiğine gelip çakılmış vaziyettedir. Burada adeta şans, fırsat, an, zaman ve mekân Kürtlerin bu eşiği atlamasını teşvik etmek, özgürlüklerine kavuşmalarını sağlamak ve kolaylaştırmak için bir süreliğine donmuş ve bekleme moduna girmiş “haydi gözünüzü ve ferasetinizi açın mesajını veriyor. Özgürlük atını alıp her dört parçada dört nala özgürlükleriniz doğrultusunda Başûrda birlik olup bağımsızlığa, Rojavada korku ve kaygının zincirini kırıp Özerk-Federal Statüye, Bakûrda Demokratik Öz Yönetime ve Rojhılatta özgürleşme sürecine sokmuş bulunuyor. Ortaya çıkan bölgesel koşullar hemen hiç beklemeden federalizmi ilan edin” diye yolu ve kapılarını Kürtlere ardına kadar açmış durumda ve Kürtlerin bu yola girmesini ve bu özgürlük kapısından geçmesini beklemektedir.
Fırsatlar Beklemekte Kürtler Beklemekte
İktidar boşluk kabul etmez. Kendi ülkende ya sen iktidarsın ve hakimsin. Yani en az Özerk veya Federal yönetim statüsü kazanırsın ve öz gücünle oluşturduğun öz savunma gücüne yani silahlı kuvvetlerine sahip olursun. Ya da ayaklar altında ezilir ve yok olmaya mahkûm olursun. Bugün Rojava’da mevcut durumda ya Suriye Devlet’i ve Hükümeti’yle, komşu bölge devletleri, uluslararası toplum ve dünya devletleriyle siyasi, askeri, kültürel ve ekonomik çıkarların temelinde stratejik ve taktik ilişki kalıcı, geçici dostluklar ve ittifaklar kurarsın. Suriye’de geçici hükümete, iktidara ve devlete gerçek anlamda ortak olursun ya da “Suriye demokratikleşecek Colani ve HTŞ Şeriat Hükümeti ve Devleti içerisinde Kürtler de yer alıp Suriye Arap Cumhuriyetine entegre olacak” gibi La Fontaine’den masallara inanırsın.
Bunun sonucu er veya geç Öz Savunma gücünü, silahlarını bırakıp Kürt genç kızlarını, kadınlarını ve çocuklarını bu barbar çetelerin sıralı tecavüzlerine kendi reel-politik dışı, iyi niyetlerin sonucu ve kendi ellerinle sunarsın. Unutulmamalı ki; reel politika iyi niyetlerle yapılmaz ve “cehennem yolu iyi niyet taşlarıyla örülüdür” der Lenin. Bu yola bir kere girdin mi attığın her adım da cennete gittiğini düşünürsün. Oysa gittiğin yol seni cennete değil cehennemin tam ortasına götüren yoldur. Cehennemin ortasına gidene kadar hep Polyyanna’cı tarzda düşünürsün. Oysa hiçbir şey iyi olmaz. Çok daha kötü olur.
Colani ve arkasındaki efendileri sadece tecavüzle yetinecek bir barbarlık zihniyetinde değil, canavarca bir ruhla Rojava’daki Kürt halkı başta olmak üzere tüm azınlıkları, farklılıkları tıpkı Alevi Arapları, Dürzileri merhametsiz ve acımasızca boğazladıkları gibi Kürtleri de koyun boğazlar gibi her girdikleri bölgede ve Rojava’nın her karış topraklarında beşer, onar, yüzer ve binlerle Kürdû, Hîrıstiyanı, Êzdiyi ve tüm azınlıkları, farklılıkları vahşice boğazlar, katlederler. Rojavayı yüzbinlerce insanın Goristan’ı yani mezarlığı haline getirirler. Sonunda Rojava’da tek hâkim güç olur ve Suriye’yi artık istedikleri gibi yönetirler. Suriye halkları ve inançlarının tümünü kısa sürede bir limon gibi sıkar ezer ve üzerlerinden buldozer gibi geçerler.
Bu vahşetin sonunda büyük ve güçlü devletler de bir iki kınama dışında her zaman olduğu gibi güçlü olanla stratejik ilişki ve ittifak kurar ve güçlü olanı yani kazananı desteklerler. Dünya süper güçleri; “Colani dün terörist idi. Ama cesaret sergileyerek Şam’a yürüdü kazandı ve Devlet Başkanı oldu. “Merkezi bir devlette ikili iktidar olmaz” derler. Ki dediler. Sonra eklerler: “Kürtler ise; apolitik bir biçimde karşılarına çıkan ve birbiri ardına gelip geçen fırsatları seyretti.” Fırsatlar Kürtleri bekledi, Kürtler fırsatları. Kazanan zamanı ve anın ruhunu değerlendirmeyi bilen İŞİD-HTŞ teröristleri oldu. Ferasetleri bağlanmış ve gerçeklere gözleri körelmiş Kürtler de koyun gibi gidip silahlarını kendilerini vurması için Colani’lere teslim etti ve hakkettiklerini buldular” derler.
“Kürtler Suriye’de uzun vadede silah bıraksın” diyen sadece iyi niyetlerle siyaset yapanların tam olarak anlamadığı durum budur. Kürtler Suriye’de asla silah bırakmasın. Kürtler Suriye’de kendi emir komuta zincirleri içinde Suriye Ordusunun 2. 3. Ordusu hatta Kolordusu olsun. Bu Kürtlerin ve Suriye’de bulunan tüm halklar ve inançların yaşam sigortasıdır. Hayat Poliçesidir. Bu olmazsa HTŞ-İŞİD Suriye’si Kürtler ve tüm farklılıklar için yeryüzündeki Cehennemin ta kendisi ve öbür adıdır. Bu iki kere iki nasıl dört ediyorsa aynı kesinlikte ve bir tartışmasız hakikattir.
Dünya maddidir ve yorumlanabilir der Materyalist Felsefe. Kürtler maddi, çıkarcı, menfaatçi, acımasız ve gerçekçi dünyayı doğru algılamalı ve yorumlamalı. Sen bu maddi gerçeklik doğrultusunda dünyayı siyasi-stratejik, jeo-politik olarak analiz edip, yorumlamaz ve anlamazsan kendini ve halkını feci bir sona götürürsün. Kürtler içerisinde bir tek Öcalan bilge, filozof ve prağmatist bir politikacıdır. Öcalan’da zindandadır ve “Zindan taştan yapılmış bir elbisedir” der Viktor Hugo.
Basına yansıyan İmralı görüşme notlarından çok net anlaşıldığı üzere Öcalan, Türkiye’nin Kürt sorununu “Demokratik Özerklik” ile çözebileceğini söylüyor. Türk devletinin siyasi yetkilisine “bunun dünyadaki adı Özerkliktir ben bu adı söyleyince siz kabul etmiyorsunuz. Hatta senden önceki yetkili yüzünü ekşitiyor rahatsız oluyordu. Sen en azından yüzünü ekşitmiyorsun diyor. Öcalan taştan yapılmış bir elbise içerisinde açık ve net bunu söyleyebiliyor. Birinci çözüm sürecinde olduğu gibi daha fazlasını söyleyince İmralı’da anında tecrit devreye giriyor. Dünya ile yıllarca ilişkisini kesiyorlar. Hani veciz bir halk sözünde olduğu gibi tam laf eşeklere söylenir. Kürt siyaseti ve yönetimi son birkaç ay içerisinde yaşananlardan Sayın Öcalan’ı artık doğru anlayıp uygulama yoluna girdi. Barış ve Çözüm Komisyonunda Barış annelerinin ana dillerinde konuşmalarına bile izin verilmiyor. Oysa Bahçeli Öcalan Meclise gelip konuşsun demişti dokuz ay önce.
Burası Ortadoğu’dur, Avrupa ve Kuzey Amerika değil ki Suriye’de gidip iki toplumun demokratik ve özgür temelde entegrasyonu sağlansın. İyi niyet pratik-politikada hiç bir anlam ifade etmiyor. Tıpkı Irak Federe devletin de olduğu gibi Suriye’de de Federal veya Özerk bir devlette ikili iktidar oldun oldun. Olamadıysan tüm kazanımların tehlikededir. Bu durumda merkezi bir Suriye Devleti kurulur ve Suriye’de değerlendirilmeyen her fırsatta olduğu gibi yine olan mazlum Kürt halkına ve azınlıklara olur. Kürtleri bu defa toplu sinemalarda mı yakarlar yoksa kapılarının önünde, evlerinin içinde mi öldürürler artık bu canavar hisli yaratıkların zevkine kalır. Kürt halkının kanı su gibi akar. Yüz binlerce Kürdün, Alevinin, Dürzi’nin ve diğerlerinin canı, malı, namusu, evi, barkı ve yurdu gider. Bu artık kader olmamalı Suriye de artık bugünden sonra stratejik bir hataya yer yok ve yer olamaz. Türkiye ve HTŞ Hükümeti ve Devletinin istediği tamda bu senaryonun Suriye’de hayat bulmasıdır. Bu göründüğü kadar artık imkansızdır.
Suriye’de ikinci en güçlü ihtimal mevcut Rojava Yönetimi tarafından uygulanan Anayasası ile beraber Suriye Federal veya Özerk Devleti statüsüdür. Bu gerçekçi jeo-politik ve Suriye sosyolojisine en uygun siyasal stratejidir. Tarih bilimi bizlere olağanüstü durumların, olağanüstü krizlerin, olağanüstü çare ve çözümler ürettiğini sayısız kere göstermiştir. Rojava yönetimi siyaset, diplomasi ve askeri anlamda adeta düşüncenin dağına çıkarak deha düzeyinde olağanüstü performanslar sergileyerek bunu başarabilir. Olağanüstü süreçler olağan duygu ve düşüncelerle aşılamaz. Ancak olağanüstü duygu, düşünce ve kişiliklerle aşılır. Sıradan, vasat düşünce ve kişiliklerle bu süreç karşılanamaz ve aşılamaz. Bu durum aynı şeylerin tekrar yaşanmasından başka bir şey yaratmaz. Ortaya çıkan veriler SDG’nin doğru yolda olduğunu ve sürecin tam da onların istediği gibi şekillendiğini gösteriyor.
“Tarihin önemli dönemeçlerinde kördüğüm halinde ki ağır sorunları çözmek kanatlı düşünceler edinmekle mümkündür” A. Öcalan Rojava dün olduğu gibi bugünde bedeli her ne olursa olsun devrimin kazanımlarını koruyacaktır. Çünkü Rojava’nın kazanması dört parçanın kazanmasıdır. Rojava’nın düşmesi de dört parçanın düşmesidir. Bugün Kürtlerin kaderi Rojava da birleşmiş ve ortaklaşmıştır. PYD/SDG yani Kürtlerin uluslararası gelişmeleri okuyarak zamanında ve sürece uygun politik ve stratejik hamleler yapıyor. Başarı güç ilişkilerini doğru okumak ve gücünü yerinden harekete geçirmek. Bugün baktığımızda Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi bu süreci başarılı bir şekilde yürütüyor.