Güncel HaberlerMakaleler

DR. İRFAN AÇIKGÖZ: FIZIK, HAYAT VE SAVAS(LAR)


 

Hayatın kendisinin ve ayakta kalmanın adeta bir savaş haline getirildiği bu koşullarda iyiye, gerçeğe ve güzele dair umutların yeşerdiği güzel bir bahar dileğiyle Merhaba!

9 Nisan 1945, ” Aptallığın (Stupidity/Dummheit) Teorisi” üzerine düşünüp önemli ve anlamlı sonuçlara varan Almanya’lı Teolog Dietrich Bonhoeffer’in Nazi Toplama Kampında asılarak idam edilişinin yıl dönümü olduğundan bu konu üzerinde durmak istedim.

                         

Hitler Faşizmine karşı onurlu duruşu ve toplumun nasıl itaatkar köleler haline getirildiğini, özellikle  Toplama Kampında iken etraflıca düşünmüş ve sonuçlarını mektuplara ve yazılara dökmüştür.

Referanslarda konu ile ilgili yazıları ve ayrıntılı bilgileri bulabilirsiniz.

Dietrich Bonhoeffer, 1906-1945 yılları arasında yaşamış, Tübingen ve Berlin Üniversitelerinde Teoloji eğitimi almış bir Teolog ve Düşünürdür.

“Hitler rejiminin terör sistemi, ancak bireyin özgürlüğü ve kendiliğinden hareket etmesini gönüllü bir itaatkarlığa dönüştürmek istediği anlaşılırsa kavranabilir.”(D. Bonhoeffer)

Bugün yaşadığımız sorunlar ve bununla bağlantılı insanlık halleri özellikle son 100 yıllık Toplum Mühendisiği Uygulamalarından bağımsız değildir. İşte bu uygulamalarla D. Bonhoeffer’in Aptallık Teorisi arasında yakın bir bağlantı vardır bence.

Bu teoriye göre kötülüğü tanımak  kolaydır ancak aptallık daha büyük bir tehlikedir. Büyük Fizikçi A. Einstein ve saygın edebiyatçı Aziz Nesin’in kötülük ve aptallık üzerine yazdıkları biliniyor. Bununla birlikte D.Bonhoeffer’in Teorisinden haberdar olduklarına dair verimiz yok.

Aptallık Teorisine göre aptallık, bireyin düşünme sorumluluğunu bilinçli şekilde terk etmesi ve güçlüye biat etmesiyle ortaya çıkar. Yani, temelde ahlaki bir sorundur. Bilinçli bir körleşme, eleştirel düşünme yoksunluğu ve otoriteye/güce mutlak bağlı olma halidir.

Otoriter ve Totaliter Rejimler bireylerin sorgulama ve gerçeğe ulaşma isteklerini ve yeteneklerini baskılayarak onları aptallaştırır. Sonuçta toplumu bilime ve bilim insanlarına; gerçeğe ve gerçeği savunanlara düşman haline getirir.

Bu aşamadan sonra aptallık artık bireysel değil toplumsal bir sorundur ve toplumun geleceğini tehdit edecek boyuttadır.

  1. Bonhoeffer, Toplama Kampında iken şairler ve düşünürlerden oluşan bir ülkenin nasıl bir korkaklar, düzenbazlar ve suçlular kollektifine dönüştüğünü sorgulamış ve bunun temelinde kötülükten çok aptallığın etkin olduğu sonucuna varmıştır.

Şimdi kendimize soralım: Bu kadar çok şair, yazar, ozan, bilim insanı ve araştırmacı yetiştirmiş; onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış; çok dilli ve çok kültürlü yapısıyla ilk tarıma ve yerleşik hayata geçişin odağı olmuş; çeşitli Akademi ve Medreselerin ve daha sonra Üniversitelerin ışığı ile aydınlanmış bir ülke nasıl oldu da adım adım çölleştirildi ve en temel sorunlarını dahi çözemez hala getirildi?

Bu ve benzeri soruların cevabını D. Bonhoeffer’in Aptallık Teorisi yardımıyla bulabiliriz diye düşünüyorum.

Çözüm nedir o halde? Tabi ki her zaman ve her yerdeki gibi Kaliteli, Eşit, Özgür ve Demokratik Eğitim!

Japonya, Finlandiya ve Norveç başta olmak üzere sorgulayıcı ve uygulamalı Eğitim konusunda kararlı ve sürekli politika uygulayan ülkeler her alanda başarı sergilemektedir. Sağlıklı bireyler ve refah içinde yaşayan toplumlar olmak istiyorsak aptalların saçtığı kötülüklerle eğitim/özgürlük seferberliği yoluyla mücadele etmek zorundayız.

Bir kişiye ya da inanca bağlanıp iradesini teslim etmiş kişileri tek tek ikna etmek çok zordur. Bu mesele toplumsal olduğuna göre toplumsal bir yaklaşım söz konusu olmalıdır.

İşin farkında olan ve toplumsal temasları fazla olan Öğretmenlere, Akademisyenlere, Hekimlere, Avukatlara, Mühendislere, Siyasetçilere ve İnsan Hakları temelli çalışma yapan Sivil Toplum Kuruluşlarına büyük görev düşmektedir.

Fizik/Bilim ve Hayatımızdaki Somut Örnekler haliyle bir sonraki yazıya kaldı. Sağlık olsun!

Yazımı, D. Bonhoeffer’e ait anlamlı bir cümle ile bitireyim izninizle:” Ahlaki bir toplumun nihai sınavı, çocuklarına nasıl bir dünya bıraktığıdır.”

Bilimle/Fizikle kalın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir