Güncel HaberlerMakaleler

DR.MUSTAFA PEKÖZ: SAYGI ÖZTÜRK’Ü ARAYAN KİŞİ YEŞİL Mİ?


Devletin Kürt sorunun çözümüne ilişkin kafası karışmışken ve Suriye’de ortaya çıkan gelişmeler nedeniyle ciddi bir kaygı ve telaş yaşanırken, Sözcü Gazetesi Yazarı Saygı Öztürk, kamuoyunda ‘Yeşil’  olarak bilinen Mahmut Yıldırım’ın kendisini aradığını ve ölmediğini açıkladı. Arayan kişinin ‘Yeşil’ olup olmadığını tehdit etmek için özel sorular sorduğunu ve sorulara doğru cevaplar aldığını belirtti. Saygı Öztürk kesin olmamakla birlikte, arayan kişinin ‘Yeşil’ olabileceğini ima eden cümleler kurdu.

Soru şu: Bugüne kadar ortaya çıkmayan ve devlet tarafından da öldüğü belirtilen MİT/JİTEM Elemanı ve kontrgerilla tetikçisi Yeşil, neden şimdi ortaya çıktı? Yaptığı açıklamalarla kime ne gibi bir mesaj vermek istedi? Yeni bir planın içine mi dahil oldu? Yeni bir misyon mu üstlenecek? Sorular çoğaltmak mümkün. Bu nedenle soğukkanlı ve objektif bir değerlendirme yapmakta yarar varb

 Devletin çözüm sürecini başlatmaya karar vermesi

Başından beri Öcalan ile yapılan görüşmelerin arka planında devletin Suriye politikasının yattığını ve gelişmelerin Türkiye’nin aleyhine olduğu görülüyordu. Denklemin dışında kalma ve sürecin aşamalı bir şekilde Türkiye’nin iç dinamiklerini etkileyeceğini gören devletin iktidar gücü Öcalan ile görüşerek yeni bir adım atmak istediği artık çok net olarak ortaya çıkmış durumda.

Başından beri söylediğimiz üzere Öcalan’ın da bu sürece olumlu cevap vererek: hem içte hem de bölgesel ilişkilerde Kürtlerin lehine kullanmaya karar verdi. Öcalan’ın da çatışma yerine uzlaşmayı tercih etmesi hatta PKK’nin fesih ve silahların bırakması beklenmedik radikal adımların atılması da çözüm inisiyatifinin de Kürt tarafından olduğunu gördük. Devlet, Kürt Politik Hareketinin bu adımları karşısında süreci hızlandırmak yerine sürekli yavaşlatma, yeni gerekçeler öne sürme gibi taktik hamleler yapmaya başladı. Çünkü izlediği politikanın da etkili olmadığı ve Kürt politik Hareketinde istediğini alamayacağını görüldü. Bu durum devlet içinde yeni bir tartışmaya ve hatta yeni alternatifler oluşturmaya başlandı denebilir.

Komisyonun kurulması ve sürece dair önemli toplantılar yapması, Öcalanı ile görüşülmesi ve partilerin hazırladığı raporların meclis başkanlığına teslim edilmesi ikinci aşmaya geçileceğinin ilk işaretler olarak değerlendirildi. İkinci aşamada hukuki ve politik düzenlemeler içeriyor. Ancak AKP’den ve MHP’den telaşın çok daha fazla artmaya başladığını görüyoruz.

AK Parti ve MHP çözüm sürecine dair adımların atılması için Kuzeydoğu Suriye’de SDG’nin ve PYD’nin tasfiye edilmesi şartına bağlamaları aslında çözümsüzlüğün yeni bir versiyonu olarak karşımıza çıkıyor.

Türk medyasında ve iktidarın politik temsilcileri tarafından Ankara’nın Şam ile birlikte Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik her an operasyon yapacağı ve tüm hazırlıkların yapıldığı gibi psikolojik savaş yöntemlerin yeniden devreye koyduklarını görüyoruz. Ancak Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik ya da doğrudan SDG’yi hedef alan bir operasyona kalkışamayacağı Hatta geçici Şam yönetiminin de böyle bir adım atamayacağı bilinmektedir.

Dışişleri bakanı Hakan Fidan’ın SDG’ye yönelik açıklamalarının çok daha dikkatli ve özenli olduğu bunun aksine AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in ise daha üst perdeden tehditler savurduğunu görüyoruz. Bunun bir görüş farklılığı mı yoksa görev paylaşımı olduğunu bilemeyiz ancak Suriye’de Ankara’nın istediği tarzda bir sürecin başlamasının çok zor olduğu söylenebilir.

Başta ABD olmak üzere küresel güçlerin tamamının Kuzeydoğu Suriye’nin özerk yapısını korunmasında ortaya koydukları politik yaklaşımlarının değiştirilmesinin pek mümkün olmadığı da görüldü.

Suriye’de ortaya çıkan askeri politik gelişmelerin Türkiye’nin beklentilerinin çok uzağında kalması ve içte çözüm sürecinin Suriye üzerinden yeni şartlara bağlanması konuşulurken Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e gelen bir telefonun tesadüfi olmadığını söylemek yanlış olmaz.

Saygı Öztürk’ü arayanın kişi: “Ben Yeşil ve Yaşıyorum’   

Kendisini ‘Yeşil’ olarak tanıtan kişinin: özellikle geçmişte bazı noktalara dikkat çektiği görülüyor. Birincisi Öcalan’a suikast yapmak için içinde askerlerin de bulunduğu bir grup insanla Beka Vadisi’ne gittiğini. Ancak ihanette uğradıklarını bu nedenle eylemin başarısız kaldığını belirtmesi, ikincisi ise JİTEM Kurucularından Cem Ersever’in öldürülmesinin kendisiyle bir ilişkisinin olmadığını ifade etmesi.

MİT ve JİTEM elemanı olarak görev yapan çok sayıda faili meçhul cinayetten sorumlu olan Yeşil’in  öldüğü devlet yetkili ve kurumları tarafından  açıklanmıştı.  Tahminen 75 yaşında olan Yeşil denen şahıs kendisine karaciğer nakli yapıldığını ve hasta olduğunu belirtiyor.

Burada bazı  soruların sorulması gerekir:

Birincisi Yeşil veya onun adına konuşan kişi, uzun bir süre Azerbaycan’da yaşadığını ve bir süredir Suriye’de Türkiye sınırına yakın bir yerde ülkücü bir dostunun evinde olduğunu belirtmiş. Yani somut adres veriyor. Bu kadar açıktan konuşması ve somut bilgi vermesinin amacı ne olabilir?

İkincisi Türk askeri birlikleri ve MİT, 2011 yılından beri Suriye’de oldukça aktif ve MİT tek tek kişileri hedefleyen çok sayıda operasyon yaptı. Yeşil olduğunu iddia eden kişiyi tespit etmemesi mümkün mü?

Üçüncüsü, Yeşil eğer yaşıyor ise bugüne kadar neden ortaya çıkmadı da bugün yaşadığını açıklıyor. Bu açıklama devletin ilgili kurumlarının bilgisi dahilinde midir?

Dördüncüsü, Yeşil neden Suriye’de kaldığını ve özellikle ülkücü bir dostun evi vurgusu yapıyor. Burada devlete bir mesaj mı veriyor? Özellikle ‘ülkücü’ bir dost mesajı ile MHP ya da Bahçeli’ye bir uyarı mı yaptı.

 Beşincisi, En önemlisi de MİT,  Yeşil’in yaşadığı konusunda bir bilgi sahibi miydi? Ya da bilgi sahibi olmaması mümkün mü? MİT  Yeşil’e dair bir açıklama yapar mı?

Altıncısı, Eğer arayan kişi Yeşil’ ise Suriye’ye geçmesi devletin veya MİT’in bilgisi ve onayı ile mi gerçekleşti?

Yedincisi, Arayan kişinin aslında Yeşil olmadığı ancak Yeşil adını kullanan biri olarak Suriye’de devletin bilgisi ve onayı alınarak ama görüntüsel olarak devletle bağlantılı olmayacak bazı operasyonların yapılacağı mesajı mı verilmek istendi?

Kuzeydoğu Suriye’de yeni tipte kontrgerilla operasyonları olabilir mi?

Peki devlet içerisindeki güç odakları, geçmişte olduğu gibi bugün de yeni tipte kontrgerilla operasyonlarına mı başvuracaklar. Bu operasyonların merkezinde kuzeydoğu Suriye mi var? Aynı şekilde olası bir operasyonun hedefinde kim var?

Olası bu tür saldırıların merkezinde Kuzeydoğu Suriye yani Rojava bölgesi mi var?

Saldırıların merkezinde Mazlum Kobani ve İlham Amed gibi SDG’nin üst düzey yöneticileri öncelikli olarak ön planda olacaktır. Yeşil adına arayan kişinin Öcalan’ın suikastında ihanete uğradık mesajı aynı zamanda SDG yöneticilerine yapılacak saldırılarda devletin bilgisinin olduğunu ve bu nedenle yeni bir ihanetin olmaması gerektiğinin mesajını içeriyor olabilir. Yani geçmişte Öcalan olmadı ama bugün Mazlum Kobani olabilir.

Suriye’de bir ülkücü dostunun evinde kaldığını söylenmesi, belirttiğim gibi yer tespiti bakımından bir risk oluşturma ihtimali olsa da esasen Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik yapılacak saldırılarda ülkücülerin doğrudan destek verdiğini ifade etmek istiyor.

Yeşil veya onun ismini kullanan kişi ve grup Suriye’de Türkiye’nin izlediği politikanın çıkmaza girdiğini ve başarısız olduğunu görüyor. Küresel güçler tarafından desteklenen SDG’nin tasfiyesinin mümkün olmadığı, Mazlum Kobani’ye yönelik olası saldırıların ABD’nin kırmızı çizgisi olarak görüldüğü bu nedenle MİT’in böyle bir eyleme girişmeyeceği dahası girişemeyeceği belirtilmektedir. Bu nedenle bu tür operasyonlarda Yeşil tipi insanların kullanılması daha mantıklı görülmektedir. Böylelikle devletle doğrudan bir bağ olmayan ‘kontrol dışı’ grupların eylemi olarak gösterilmesi daha kolay olacak. Ama gerçekten öyle mi olur?

Saygı Öztürk’ü arayan kişinin gerçekten Yeşil denen Mahmut Yıldırım’ın kendisi midir? Bu olasılık var ama oldukça zayıf. Hem hasta hem de ilerlemiş yaşı ile etkili figür olması son derece zor görünüyor. Ancak Yeşil ismi kullanılarak Suriye’de Kürt bölgelerine istikrarı bozacak, kaos ortamını geliştirecek yeni tip kontrgerilla saldırılarının gündeme gelme olasılığı var.   Kuzeydoğu Suriye’nin istikrarını bozmaya yönelik yeni tipte kontrgerilla tipi eylemlerin olması kimseye sürpriz gelmemeli.

Bu tür olası saldırılar devletin bilgisi dışında ve onayı olmadan olur mu? Bu sorunun cevabı, Ankara’nın Suriye politikasını yönü ve içeride çözüm sürecin geleceği bakımından bir fikir verecektir.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir