Süleymaniye Asayiş Soruşturma Mahkemesi, KYB’den ayrılıp Halk Cehpesi’ni kuran Lahur Şeyh Cengi hakkında “güvenliği tehlikeye atma ve istikrarı bozma” suçlamalarıyla tutuklama kararı çıkarttı. Bafıl’ın amcasının oğlu olan Lahur bu gerekçeyle gözaltına alınmak istendi ancak teslim olmadı. Rudaw’daki habere göre “21 Ağustos’u 22 Ağustos’a bağlayan gece, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Başkanı Bafil Talabani’nin talimatıyla harekete geçen terörle mücadele, komando ve asayiş güçlerinden oluşan yüzlerce kişilik bir kuvvet, Şeyh Cengi’nin kaldığı Lalezar Oteli’ni tanklar ve zırhlı araçlarla kuşattı. Yaklaşık dört saat süren çatışmada Lahur Şeyh Cengi ile kardeşi Polad Cengi gözaltına alındı.” Ayrıca KYB’nin üst düzey bir yetkilisi, Lalezar Oteli’ndeki çatışmalarda ‘12 kişinin hayatını kaybettiğini, 160 kişi gözaltına alındığını’ açıklandı.
Süleymaniye’de Yeniden Güç Olmak
Irak Kürdistan Bölge Yönetimi(IKBY), kuruluş sürecinden bu yana tek merkezli bir yönetim olamadı. IKBY’den halen Süleymaniye/KYB, Hewler/KDP merkezli iki farklı güç bulunuyor. Bu sadece seçmenin kutuplaşması ve her iki bölgenin KYB ve KDP arasında politik bir bölünme değil aynı zamanda askeri güçler bakımından da önemli bir saflaşma yaşanıyor. IKBY içerisinde NATO güçleri tarafından eğitilen profesyonel bir güç oluşturulmasına rağmen KYB ve KDP’yi temsil eden iki farklı peşmerge gücü bulunuyor. Birinin merkez Süleymaniye diğerinin Hewler’dir. Uluslararası güçlerin bütün çabalarına, bazı çok sert uyarılarına hatta askeri ve politik desteği çekme tehditlerine rağmen merkezileşmiş bir devlet oluşturulmuş değil. IKYB’de Parlamento seçimleri yapıldı arada 7 ay geçti henüz bir hükümet kurulamadı. Bunun nedenli halen IKBY’nın KYB-KDP dengesine göre yönetilmeye devam edilmesidir.
Süleymaniye hem Irak hem Kürt bölgesi hem de İran için önemli politik bir merkez olduğu biliniyor. Bu nedenle Süleymaniye’de güç olmanın şartı YNK’nin bütünüyle kontrol altına alınmasından geçiyor. Celal Talabani’nin oğlu Bafıl, IKYB’de dengeleri belirlemenin Süleymaniye’den tekrardan mutlak bir güç haline getirmekten geçtiğini biliyor. Son iki seçimde KYB’nin Süleymaniye’den önemli düzeyde güç kaybetmeye başlandığı görüldü. Bu nedenle kalıcı stratejik hamleler yapmaya karar verdi.
Nevâ-i-Nûv hareketinin lideri Şasuvar tasfiye edilmesi
Şasuvar Abdulvahid Kadir, Nevâ-i-Nûv hareketinin lideriydi ve gelecekte IKYB’de iktidar alternatifi olarak hazırlanabilecek biri olarak görüldü. Şasuvar, ABD’nin desteğini aldığına dair yarattığı algı, geçici de olsa Süleymaniye’de belirli bir etki yarattı ve IKYB genelinde de kendinden söz ettirmeye başladı. Ancak Irak Parlamento seçimlerine Irak Kürdistan Bölgesinde “birleşik bir muhalefet listesi” yönlü çabalarının başarısız olması ve Kürdistan bölgesinin çıkarlarından çok Bağdat, Tahran ve hatta Ankara ilişkiler kurmaya çalıştığına dair ortaya çıkan iddialar, bölgede halkın verdiği desteğin hızla gerilemesine yol açtı. Bafıl, Şasuvar hakkında ileri sürülen bir çok iddiayı gerekçe göstererek yargıyı harekete geçirdi ve tutuklanmasını sağladı. Şasuvar’ın tutuklanması sonrasında hem halkın olası bir tepkisi olacağına dair beklentinin gerçekleşmediği görüldü hem de Şasuvar’ın ‘ABD, beni destekliyor’ propagandasının gerçekçi olmadığı ortaya çıktı. Washingon’un özellikle Hewler’deki Başkonsolosluğu’nun hiçbir tepki göstermemesi, Bafıl kendisi için politik bir rakibi olarak gördüğü Şasuvar’ı tasfiye etmesiyle hareket alanını güçlendirdi.
İran-İsrail savaşında Bafıl’in stratejik değişim hamlesi
Tarihsel olarak KYB’nin kuruluşundan bu yana ve özellikle Celal Talabani’nin İran’a yakın bir politika izlediği ve Tahran’ın Süleymaniye’de politik-istihbarat düzeyinde ciddi bir etkisi ve gücü olduğu belirtilirdi. Bu nedenle KYB’nin belirlediği politikalarda Tahran’ın mutlak bir etkisinden sıklıkla söz edilirdi. Son yıllarda şöyle bir tanımlama kabul görürdü: KDP/Hewler, Ankara’nın, KYB/Süleymaniye ise Tahran’ın etkisindedir.
İran-İsrail savaşında özellikle Süleymaniye’nin politik tutumu merak edildi. KYB/Bafıl nasıl bir tutum alacak? En azından politik olarak Tahran’a destek verecek mi? Beklenti KYB’nin geleneksel çizgisine uygun bir açıklama yapacağı yani biçimsel olsa da Tahran’a destek vereceğiydi. Tabi beklenilen olmadı. Bafıl İsrail/ABD-İran savaşında çok net olarak ABD’nin yanında yer aldı. Bafıl’ın bu hamlesi, taktiksel olmayıp stratejik bir değişimin ve dönüşümün ilk adımı olarak okunabilir. Böylelikle IKYB ve Irak’ta politik pozisyonunu güçlendirdiği gibi İsrail ve ABD’nin daha güçlü şekilde desteğini aldı. Ayrıca Süleymaniye bölgesinde halkın İran’a karşı olan ciddi tepkisini pozitif bir desteğe dönüştürdü.
Bafıl’in son hamlesi, Kuzeni Lahur’un tasfiyesi
Uzun bir süredir KYB içerisinde etkili ve yetkili iki kuzen arasında iktidar savaşı vardı. Lahur yakın döneme kadar KYB Eş Başkanı olarak görev yaptı. Ancak Bafıl ile girdiği KYB iç iktidar savaşını kaybetti. Daha sonra KYB’den ayrılarak Halk Cehpesi’ni kurarak doğrudan Bafıl’e karşı Süleymaniye merkezli muhalefet gücünü örgütlemeye başladı.
Peki buraya nasıl gelindi?
Bafıl, 13 Ağustos 2025’te Erbil’deki ABD Başkonsolosu’nun, görev süresinin tamamlanması nedeniyle verdiği resepsiyona katıldı. Gazetecilerle sohbet ederken: “ABD’de bulunduğum sırada Süleymaniye’de birkaç kişinin katılımı ve desteğiyle bana karşı bir darbe girişimi oldu” açıklaması, İKBY’de tabiri caizse bomba etkisi yarattı. Bafıl yaptığı bu açıklamayla, kendisine yönelik darbe girişimi hazırlandığını, bunun kimler tarafından organize edildiğini ve en önemlisi de kimler tarafından desteklendiğini bildiğini, gerekli müdahalenin yapılacağına dair mesajı net bir şekilde vermiş oldu.
Bafıl ve Kubad Talabani’ye suikast girişimi iddiası
KYB’nin iddiasına göre Bafel Talabani ve Kürdistan Bölgesi Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani’ye yönelik beş ayrı suikast girişimi planlandı.
Birinci suikast planı, Bafıl Talabani’nin bir ABD’li yetkiliyle birlikteyken yönelik ilk suikast girişimi bir komutan tarafından organize edildi. Ancak ABD’li birinin olması nedeniyle iptal edildi.
İkinci suikast planı, Debaşan’daki bir konut projesinden 600 metre uzaklıktaki bir keskin nişancı kullanıldı. “Saldırgan hazırlığını yapmış, hatta dürbünün hedefini bir keresinde Bafıl Talabani’nin göğsüne doğrultmuş ancak daha sonra vazgeçerek tetiği çekmemiş.”
Üçüncü suikast girişimi de Sernçar’daki Vog Restoranı’nda planlandı ancak başarılı olunamadı.
Dördüncü suikast girişimi de Bafıl Talabani’nin kurşun geçirmez zırhlı araç kullanması nedeniyle başarısız olduğu belirtildi.
Beşincisi ise IKBY Başbakan yardımcı Kubad Talabani’nin içinde olduğu uçağın Süleymaniye hava sahası üzerinde uçarken vurulmasının planlandığı iddia edildi.
Süleymaniye’de Bafıl’i destekleyen medyanın ileri sürülen bir başka iddiaya göre: “Irak eski Cumhurbaşkanı ve KYB yöneticisi Berham Salih, Mahmud Sengavi, Molla Bahtiyar gibi isimler Mesrur Barzani’nin desteğiyle başka KYB’nin Genel Merkezi olmak üzere birçok birimlerinde gizlice faaliyet gösterdikleri, bir sonraki Irak Parlamento seçimlerinde Bafıl’in etki gücünü kırmayı, Süleymaniye’deki KYB seçmenlerinin de Lahur’un adaylarına oy vermesi için planlama yaptıkları. Bafıl’ın, İran’a yakın bir politika izlediği konusunda ABD ve İngiltere’nin de aynı düşüncede olduğunu, Amerikalıların Dr. Berham Salih’e, ‘Bafıl o bölgede hakim olduğu sürece Süleymaniye’yi umursamayacaklarına’ dair planlı bir propaganda faaliyet yürüttüklerini” belirtiliyor.
Lahor’un askeri kanadı olan Tavşan Gücü’nün genel askeri sorumlusu Rebwari Hacı Gali’dir. Aynı zamanda, Rebwari’nin babası Kürdistan Ulusal Birliği (KNU) yetkilisi ve Bafel Talabani’ye yakın bir isimdir. Rebwari’nin Bafıl’i destekleme karar almasıyla bütün bu suikastların ve saldırıların boşa çıkartıldığı belirtiliyor.
Bafıl Talabani’nin operasyon sonrasındaki hassasiyeti
Bafıl Talabani’nin operasyon öncesinde sorunun şiddet olmadan çözülmesi için Lahur’u aradığını ve bizzat kendisinin gelecek birlikte otelde çıkmalarını teklif ettiğini ancak bunun Lahur tarafından reddedilmesinden sonra operasyona karar verildiğini açıklandı. Operasyon sonrasında gözaltına alınanlara karşı hiçbir kötü muamele yapılmaması da, çatışmada ölenlerine cenaze törenine katılması da önemli bir taktik hamle olarak görüldü.
Kürdistan Bölgesi Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu’ndan üst düzey bir heyet: “Süleymaniye’de yaşanan olayların ardından gözaltına alınan Halk Cephesi (Berey Gel) Genel Başkanı Lahur Şeyh Cengi ve beraberindeki 162 kişiyi ziyaret ettiğini” açıkladı. Komisyon, “Güvenliği tehlikeye atma ve istikrarı bozma suçlaması nedeniyle gözaltına alınan Halk Cephesi lideri Lahur Şeyh Cengi, sağlık durumunun iyi olduğunu, tüm ihtiyaçlarının karşılandığını özel bir odada tutulduğunu” söyledi.
Lahur komisyona verdiği bilgide; “Ailesiyle görüntülü olarak görüştüğünü ve talep ettiği kitapların Asayiş güçleri tarafından kendisine temin edildiğini, Kani Gome’deki cezaevine getirildiğinden beri hiçbir şiddet veya işkenceye maruz kalmadığını” açıkladığı belirtiliyor.
Bafıl’ın bu hamlesi Birincisi, öncelikli olarak olayın aşiret ya da aile içi klasik bir çatışma olmadığının, İkincisi Lahur taraftarlarını kızdıracak ve tahrik edecek bir davranıştan özellikle kaçındığının, Üçüncüsü, Kendisine suikast girişiminde bulunulduğu halde işkence ve kötü muameleye çok net olarak karşı olduğunun, Dördüncüsü, Uluslararası güçlere her şeyin hukuk içerisinde kalacağının mesajını verdi.
Bafıl, Lahur’u politik denklemin dışına attı. Lahur’un geleceği için karar verecek kişi Bafıl olacaktır. Bu nedenle Lahur’ın siyaset alanının dışında kalması bir yana kişisel geleceği için çok net olarak hem Bafıl’a biat edecek hem de bugüne kadar yürüttüğü, arka planda kimlerle hareket ettiğine dair çok somut bilgiler verecek. Böylelikle Bafıl’ın Süleymaniye’de mutlak liderliği tescil edilmiş olacak.
KDP’nin esnek yaklaşımı
KDP’nin Lahur’a yapılan operasyona karşı oldukça zayıf ve biçimsel bir tepki vermiş olması bir tesadüf değil. Bunun birçok nedeni olabilir. Ancak ön plana çıkan birkaç nokta bulunuyor.
Bafıl’in, operasyon öncesinden KDP yetkilileriyle görüştüğü ve elindeki belgeleri masaya koyduğu ve KDP’nin bu nedenle süreci izlemekle kaldığı belirtiliyor. Aynı zamanda KDP ile çatışan Hurşid Herki güçleri arasında benzeri bir durumun yaşandığı ve bu çatışmada YKB’nin her hangi bir tepki göstermediği biliniyor. Böylelikle her iki olay arasında bir benzerlik olduğu bu nedenle KDP ile YKB arasında dolaylı bir ortak çıkarın oluştuğu söylenebilir.
Ayrıca operasyonun yapılacağından önceden haberdar olan KDP’nin bu krizden politik çıkar elde etmek istediği belirtiliyor. Süleymaniye’de belirli bir gücü olan Lahur’un Bafıl’e karşı direneceği, bölgede çatışmalı bir ortamın olacağı ve bunun istikrarsız bir ortama yol açmasıyla halkın KDP’ye yöneleceği hesaplandığı, bu çatışma ortamının Bafıl’ı politik olarak zayıflatacağı ve hükümet kurma girişimlerinde KDP’nin daha etkin olacağı düşünüldüğü belirtiliyor. Ancak bu olasılıkların hiç biri gerçekleşmedi.
Uluslararası güçler süreci izliyor
Bafıl Talabani’nin ABD Başkonsolosu, görev süresinin tamamlanması nedeniyle verdiği resepsiyon sırasında yaptığı açıklamayla ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerle gelişmeler hakkında bilgi paylaşımı yaptığı ve hatta bu ülkelerin Bafıl’ın yaptıracağı operasyondan önceden haberdar oldukları belirtiliyor. Bafıl’ın özellikle hukuksal normlara dikkate etmesinden, işkence ve kötü muamele gibi davranışlardan uzak durmasından uluslararası güçlerin yaptığı uyarıların önemli bir etkisinin olduğu söylenebilir.
Bafıl Talabani IKBY’nin politik dengelerinde daha güçlü hamleler yapması
Bafıl’ın uzun zamandır izlediği politika ile kendisinden söz ettirmesinin ötesinde kalıcı bir lider olarak çok daha fazla ön plana çıkacaktır. Süleymaniye’de mutlak hakimiyeti sağlayacak olan Bafıl’ın hedefi Hewler’de etkin politik bir lider olmaktır. Bunu sağlamanın Birinci yolu Süleymaniye’deki muhalifleri etkisizleştirmek halkı yeniden kendi çeperine toplamak, bunu önemli ölçüde başardı denebilir. İkincisi Uluslararası güçlerin desteğini ve güvenini kazanmak. Bundan da önemli bir mesafe katetti. Üçüncüsü, IKYB hükümetin kurulmasında daha avantajlı hale gelmek ve taleplerini kabul ettirmek. Bundan sonra daha başarılı sonuçlar alması yüksek bir olasılıktır. Dördüncüsü, Neçirvan Barzani ile daha yakın ilişkiler kurmak ve hatta ortak bir güç olmak. Önümüzdeki süreçte bu husus çok daha fazla konuşulacak gibi görünüyor.
Bu süreçten sonra ne Süleymaniye ne de Hewler eskisi gibi olmayacak.