DEM Partinin kazanmış olduğu Van Büyükşehir Belediye başkanlığının halkın iradesine darbe yapılarak el konulması komplosu yine Van halkının büyük bir protestosu ve direnişiyle boşa çıktı. Yüksek Seçim Kurulu, Abdullah ZEYDAN’a karşı uygulanan hukuk komplosunu iptal ederek mazbatanın yeniden kendisine verilmesine karar verdi.
Hiç şüphesiz ki, YSK’nun böyle bir karar almış olmasının esas nedeni Van başta olmak üzere bütün Kürt illerinde ve Türkiye genelinde oluşan demokratik toplumsal tepkinin yaratmış olduğu bir sonuçtur.
Van seçmeni gasp edilmek istenen iradesine karşı göstermiş olduğu demokratik toplumsal tepkiyle seçimi fiilen ikinci kez kazanmış oldu.
Van’da ortaya çıkan toplumsal tepkinin doğru okuması
Van halkının ortaya koyduğu demokratik irade beyanı hem bugün hem de gelecek bakımından oldukça önemli olduğunu/olacağını belirtmeliyiz
Türkiye’de Gezi’nin yarattığı toplumsal mücadeleden sonra ilk kez bu düzeyde demokratik bir toplumsal kalkışmanın ortaya çıkmış olması önemli bir mesaj içermektedir. Yani muhalefetin toplumsal dinamiklerinin halen ciddi olarak var olduğunu, koşullara göre bunun ortaya çıkabileceğini, doğru zamanda doğru politik tepkilerle toplumsal hareketin kendisini daha üst düzeyde örgütleyebileceğini gösterdi.
Van’da seçmeninin demokratik iradesine ve esasen demokratik siyasete sahip çıkma kararlılığı ve bütün Kürt illerinde eş zamanlı bir toplumsal tepkinin oluşmuş olması son derece önemli bir politik halk hareketi olarak karşımıza çıktı. Bunu yeni dönemin demokratik-politik hak arama mücadelesinin bir aşaması olarak tanımlamak yanlış olmaz.
Hendekler sürecinden bu yana devletin psikolojik üstünlüğü ele geçirmesi ile toplumsal tepkilerin en alt düzeye düşmüş olması, Kürt illerinde önemli bir kırılma yarattığını herkesin gördüğü yaşadığı bir realiteydi. Geçmişte devletin bütün baskılarına, kontra saldırılarına rağmen milyonları kapsayan protesto eylemleri, Hendek eylemleri sürecinden sonra önemli ölçüde gerilemişti. Van’da halkın kendi iradesine sahip çıkması aslında yeni bir toplumsal sürecin oluştuğunu ortaya koyuyor. Hemen hemen bütün illerde doğrudan ve dolaylı olarak ortaya çıkan tepkilerin eş zamanlı bir şekilde güçlü bir dinamiğe dönüşmüş olması önümüzdeki süreçte demokratik hak arama mücadelesinin önemi ve boyutları bakımından bir veri sunmaktadır.
Kürt Politik Hareketi’nin artan toplumsal gücü
Van halkının kendi iradesine sahip çıkması aynı zamanda Kürt Politik Hareketinin toplumsal, politik ve örgütsel gücünü ortaya koymaktadır. Halkın kendi demokratik iradeleri ile seçmiş oldukları belediye başkanlarına sahip çıkmaları aynı zamanda halkın doğal ve bilinçli biçimde ortaya çıkan örgütlü gücünü yansıtmaktadır. İktidarın psikolojik savaş konspetinin bir parçası haline getirdiği ve gündelik yaşamda nerdeyse 24 saat kullandığı iddia: Kürt Politik Hareketinin esasen tasfiye olduğuydu. Bu iddia öyle çok kullanıldı ki, politik güçlerden halkın alt dinamiklerine kadar ‘inandırıcı’ bir etkisi oldu. Hem seçim sonuçları hem de Van’daki seçmenin tercihine karşı yapılan darbe girişiminin halkın bilinçli örgütlü gücü tarafından boşa çıkartılması esasen Kürt Politik Hareketinin toplumsal gücünü ve iradesini ortaya koymaktadır.
DEM Parti’nin muazzam başarısı
DEM Parti’nin 14 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra, kendi içerisinde yaptığı tartışmalar, özeleştiriler, örgütün yenilenmesi, ‘ön seçim’ gibi almış olduğu ‘radikal’ kararlar ve seçim sürecinde ön hazırlıkları ve gösterilen yüksek çaba sonucunda önemli başarılar elde etti. Seçim sonuçlarında ortaya çıkan yüksek motivasyon ile Van’da seçmenin demokratik iradesinin gasp edilmesine karşı gösterilen tepkinin doğru bir şekilde örgütlenmesi, hiçbir provokasyona meydan vermeden on binlerin eylemini demokratik sınırlar içerisinde tutmayı başarması, demokrasi güçlerinin desteğini doğru bir şekilde organize etmesi, aynı zamanda hukuki müdahaleyi soğuk kanlı ve sonuç alıcı bir şekilde gerçekleştirmesi DEM Parti bakımından ciddiye alınması gereken önemli sonuçlardır. DEM Parti, Van’daki toplumsal muhalefeti doğru yöneterek hem sonuç almayı başardı hem de devlet ve iktidar medyasının kullanabileceği bir malzeme bırakmadı.
Türkiyeli Demokratik Güçlerin Ortak Tepkisi
Van halkının demokratik iradesinin gasp edilmesine karşı Türkiye’nin demokratik güçlerini ortaya koyduğu dayanışma ruhunun küçümsenmemesi gerekiyor. Van halkının iradesine sahip çıkmak için Van’a gelen ve oradaki mücadeleye ortak koşulsuz destek sunan Türkiyeli demokrasi güçleriyle doğru ve objektif olgular üzerinde kurulan ilişki toplumun tüm kesimlerini olumlu yönde etkileyecektir. Van somutunda kurulan dayanışma ruhunun hiçbir çıkar beklemeden Türkiye’nin bütün alanlarında gösterilmesi ve geliştirilmesi, ortak irade beyanını güçlendirir ve Kürt halkının güvenini kazanır.
Sistem içi muhalefetin ve CHP’nin tutumu
Van halkının kendi toplumsal gücünün farkına vararak ortaya koyduğu mücadele aynı zamanda çok farklı politik eğilimlere sahip olan güçlerin dolaylı olarak bir araya gelmesine ve ortak bir tepki koymasına yol açtı.
Van halkının iradesini gasp edilmesine karşı sistem içi muhalefet geçmişten farklı olarak nispeten daha olumlu bir sınav verdi denebilir. Özellikle yerel seçimlerde önemli bir başarı elde etmiş Ana Muhalefet Partisi CHP’nin geçmişten farklı olarak nispeten daha cesur ve reaksiyoner bir davranış ortaya koyması bence önemli bir gelişme olarak değerlendirmek gerekir. Özellikle CHP Genel Başkanı Özgür ÖZEL’in yaptığı açıklamalar, Van’a heyet gönderilmesi, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun verdiği mesaj özellikle de mazbatasını aldığı gün yaptığı açıklama halkın iradesine karşı gösterilen tutum bakımından ciddi bir gelişme olarak görülmesi lazım. İktidarın geri adım atmasında CHP’nin tutumunun da etkili olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Sistem muhalefetin diğer liderlerinin de en azından kamuoyuna yapmış oldukları açıklamalar, halkın iradesinin gasp edilmesine karşı gösterdikleri beyanlar istenilen düzeyde olmasa da ciddi alınması gerekiyor. Muhalefetin, iktidarın anti-demokratik uygulamalara karşı gösterecekleri tutumun önem arz ettiğini bugün olduğu gibi yarın da bu tür sorunlar karşısında ortak bir irade beyanın ortaya çıkmasının toplumun kendine güvenini arttırır ve demokratik halk mücadelesini geliştirilmesini etkiler.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın sessizliği
Van’daki seçmen iradesine karşı gösterilen tepki CHP’de yakın dönemde olmasa da gelecekte bir çatışma alanı yaratacaktır. Genel Başkan Özgür Özel’in ve İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun ortaya koyduğu tutuma karşılık CHP’de milliyetçi kanadın temsilcisi olan Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın hiçbir tepki vermemiş olması ve esasen YAVAŞ gibi MHP, Zafer Partisi, İYİ Parti ile aynı kulvarda olması bir tesadüf olmadığı açıktır. Bu farklı eğilimin önümüzdeki dönemde özellikle CHP’de çok daha belirgin olarak ortaya çıkacağını şimdiden belirtmiş olalım.
Van Krizinin arkasında MHP mi var?
Van’da halkın iradesine karşı yapılan operasyon, Cumhur İttifakı içerisinde adı konulmamış bir krize dönüştüğü açıktır. Bir önceki yazımda belirttiğim gibi ‘Van Krizi’ esasen MHP’nin devlet içerisindeki güçleri tarafından organize edildi. DEM Parti’nin ortaya çıkan başarısı ve AKP’nin açıktan almış olduğu yenilgi özellikle iktidar partisi içerisinde MHP ile olan ilişkilerin sorgulanmasına yol açacağı bilinen bir durumdu. MHP’nin AKP ile olan ilişkilerinin stratejik olmaktan çok iktidar kurumlarını ele geçirme süreciyle bağlantılı olduğu da kamuoyunda tartışılan bir durum. MHP, Gülen cemaati gibi devlet kurumlarındaki gücünü pekiştirmek için AKP ile ilişkilerini devam ettirmek için iktidarın özellikle Kürtlerle çatışma haline olmasını ön plana çıkartıyor. Van krizi de açıkta bu sürecin bir parçası haline getirilmek istendi.
AKP, Van Krizinin kendisine zarar vereceğini gördü
AKP, Van İl Seçim Kurulu’nun Van Büyükşehir Belediye Başkanlığını ikinci sıradaki AKP adayına vermesi üzerine parti sözcüsü Ömer Çelik’in kısa bir yorumu dışında hiçbir açıklama yapmadı. AKP kurmayları süreci çok yönlü değerlendirdiler. Hem Kürt coğrafyasında ortaya çıkması muhtemel toplumsal tepki, hem 29 Mart 2024 saat 17:55’de yapılan başvurunun AKP Genel Merkezi’nin bilgisinin olmamış olması, bunun hangi amaçla yapıldığına dair yapılan iç tartışma, hem de uluslararası alanda yaratacağı olumsuz etki gibi faktörlerle Van İl Seçim Kurulu’nun almış olduğu kararın AKP’ye hiçbir yararı olmadığı tam tersi çok daha fazla zarar vereceği görüşü hakim oldu. Böylelikle kamuoyuna hiçbir yorum yapmadan Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı iptal etmesi için gerekli uyarılar yapıldı.
Van Krizi Cumhur İttifakında ayrışma yaratır mı
Van krizi bugün için aşıldı ama hem Cumhur İttifakı içerisinde hem de AKP’de ciddi bir tartışma süreci başlayacaktır. AK Parti’de MHP ile yola devam edilip edilmeyeceği tartışmaya açılacaktır. MHP ise AKP ile yola devam etmek için her türlü tavizi verecektir. Çünkü stratejik hedefe ulaşmak için bu bir zorunluluktur.
Saray’da farklı seslerin çıktığını biliyoruz. AKP yönetiminde ve bakanlar içinde MHP ile yola devam edilmemesi ve ‘yeni bir yolun bulunması’ gerektiğini söyleyenlerin sesleri yükselecektir. Ama aynı zamanda Saray’da etkili olduğu söylenen ve belli bir gücü temsil ettiği belirtilen Mehmet Uçum’un yaptığı açıklamaların ise tersten çatışma alanının genişletilmesine yönelik olduğu anlaşılıyor. Bütün bu dengeler içerisinde Erdoğan’ın önünde iki yol var: Kamuoyunda sıklıkla tartışıldığı gibi ya ‘AKP’nin kuruluş kodlarına’ dönecek ya da MHP’nin taleplerine uyarak çatışma alanını genişletecektir.
Çatışma üzerinde yürütülecek politika AKP’yi ‘Güneşin Buzu Eritmesi’ gibi bir sonuç doğurur. Süreci objektif ve sağduyulu bir şekilde değerlendirir ve doğru kararlar alırsa, AKP’deki erime durabilir. Barış ortamı tarafları olumlu etkiler. 17 Nisan 2024 tarihinde yapılacak olan ‘Kobani’ duruşmasında mahkeme kararını açıklayacak. Ortaya çıkacak sonuç hem iktidarın hem de Türkiye’nin yönünü belirleyecektir.