Güncel HaberlerMakaleler

DR.MUSTAFA PEKÖZ: KUZEY DOĞU SURİYE’DE ERTELENEN YEREL SEÇİMLER


Suriye Demokratik Güçleri, 11 Haziran 2024 tarihinde Kuzeydoğu Suriye’de Yerel Seçimlerin yapılmasına karar verdi. Ancak bazı partilerin Yüksek Seçim Kuruluna yaptığı başvuru nedeniyle seçimler  Ağustos 2024 tarihine ertelendi. Yani iptal değil erteleme. Seçimlerde 7 kantonda 133 Belediye Başkan seçilecek. Yerel Yönetimlerin kendi belediye başkanlarını seçme kararı, hem Suriye’nin iç dinamiklerinde hem de bölgesel ilişkilerde tartışılmaya başlandı. Suriye Demokratik Güçleri(SDG)’nin kontrol ettiği ve Kuzeydoğu Suriye bölgesi aynı zamanda Fırat’ın Doğusu olarak adlandırılmaktadır. Bu bölge 50 bin km2 bir alanı kapsayıp Suriye’nin yaklaşık olarak %27’sini oluşturuyor ve yaklaşık 5,5 milyonluk bir nüfusu barındırıyor.. Yerel seçimlerde oy kullanacak olanların oranı ise yaklaşık olarak 2.7 milyon olduğu belirtiliyor.

Kuzeydoğu Suriye Yönetimi henüz uluslararası ilişkilerde tanınmamış olmasına rağmen kurumsal yapılarıyla ‘ÖZERK’ bir bölge olduğu hemen herkes tarafından kabul görüyor Özerk bölgenin hükümeti, parlamentosu, yargısı, yüksek seçim kurulu, eğitim, sağlık. maliye gibi tüm stratejik kurumları var. Ordusu, emniyeti, yerel polisi ve özel kuvvetleri de bulunuyor. Aynı zamanda geçen yıl çok yoğun tartışmalardan sonra kabul edilen 134 maddelik bir anayasası ve bir Anayasa Mahkemesi var. Yeni dönemde yerel yönetimlerin halk tarafından seçilmesi için  bir süreç başlatıldı. Yaklaşık olarak 33 partinin ittifak ve bağımsız olarak katıldığı bir seçim yapılacak. Bu aynı zamanda bölge halkının yerel alanlarda kendisini yönetebilmesi bakımından da önemli bir rol oynayacaktır.

Yerel Yönetimlerin Seçilmesi Neyi İfade Eder

Yerel seçimlerin dikkat çeken birkaç hususu vardır. Birincisi, Bölgenin sosyolojik, etnik, dinsel, toplumsal ve politik durumu dikkate alınarak belirlenen kantonlar kendi içerisinde  de özel statülü bölgelerdir.  Bütün kantonlarda demokratik temayüllerin önemi ölçüde uygulandığı bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin her kantonun özgün durumuna göre resmi diller var. İkincisi, Seçimlerde %50 kadın %50 erkek kotasının çok kararlılıkla uygulanması son derece önemlidir. Özellikle Ortadoğu’nun sosyolojik, dini ve geleneksel yaşam tarzı dikkate alındığında kadın temsiliyetinin %50 olmasının son derece önemli olduğunu ve gelecekte bütün bölge ülkeleri için bir model olarak kabul göreceğini söyleyebiliriz. Arap dünyasında kadın belediye başkanlarının olması çok nadire görülen bir durum. Kuzeydoğu Suriye’de hem belediye başkanlıklarında hem de belediye meclisi üyeliklerinde % 50 kotanın uygulanması niteliksel bir sıçrama ve zihinsel bir devrim olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Üçüncüsü, Yerel seçimlerin yapılmış olması özellikle yerel demokrasinin geliştirilmesi ve toplumun bütün alt dinamiklerinin sürece dahil edilmesi bakımından önemli bir rol oynadığı/oynayacağı çok net olarak toplumun bütün kesimleri tarafından kabul görüyor.  

Şam Yönetimi Seçimlere Karşı mı?

Kuzeydoğu Suriye’deki Özerk Yönetiminin yerel seçimlerde aldığı karara karşı, Şam rejimi henüz olumsuz bir reaksiyon ortaya koymadı. Çünkü bu seçimler, Şam için özel bir tehlike oluşturmuyor. Hatta seçimlerin yapılmasını da dolaylı olarak desteklemeleri sürpriz olmaz. Çünkü Kuzeydoğu Suriye Bölgesi’nin iki önemli kantonu Rakka ve Deyre-Zor bölgelerindeki nüfusun önemli kesiminin Arap kökenli olması nedeniyle seçilecek olan yerel yönetimlerin, Şam yönetimi için bir avantaj olacağı da belirtiliyor.

Yerel Seçimleri Bir Referandum Değil

 SDG, stratejik olarak Suriye’den ayrılıp ayrı bağımsız bir devlet kurma gibi bir düşüncelerinin olmadığını tersine Şam yönetimi ile görüşerek demokratik ve federatif bir Suriye içerisinde birlikte yaşamak istediklerini sıklıkla dile getiriyor.  SDG Yönetimi, Irak’taki mevcut duruma benzer federatif bir yapı içerisinde birlikte yaşamayı esas almaktadırlar. Bugünkü güç ilişkileri ve bölgedeki politik denklem dikkatte alındığında, Suriye’de en iyi çözümün ‘Suriye’nin bütünlüğü içerisinde federatif’ bir yapı olacağı hem bölge ülkeleri hem de uluslararası güçler tarafından kabul edilmeye başlandı. Şam yönetimi, 2024 yılı içerisinde SDG ile görüşerek demokratik bir anayasa çerçevesinde, Federatif bir Suriye içerisinde ortak bir çözüm konusunda anlaşacaklarına dair önemli veriler ortaya çıkmış bulunuyor. Böylelikle Şam ile Qamışlı arasında başlaması yüksek bir olasılık olan görüşmelerin Suriye’nin geleceğini belirlemede son derece belirleyici bir rol oynayacaktır:  Denklem giderek şekilleniyor.

Bölge Ülkeleri Meseleye Nasıl Yaklaşıyor

İran başta olmak üzere Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkeler,  Suriye Demokratik Güçleri’nin inisiyatifinden gerçekleştirilecek olan yerel seçimlere karşı çıkmadıkları gibi sorunun Şam ile Qamışlı arasında yapılacak olan görüşmelerle çözülebileceği konusunda hemfikirdirler. Suriye’nin Arap Birliği’ne alınmasıyla Esad rejiminin yeniden kabul edildiği ve tanınması konusundaki bütün kuşkuların ortadan kalktığı biliniyor. Ancak Körfez Arap dünyası, Suriye’deki politik istikrarı da son derece önemsemektedirler. Körfez ülkeleri, Heyeti Tahrir Şam gibi radikal İslamcı örgütleri kendi çıkarları ve politik gelecekleri nedeniyle desteklemiyorlar. Bu nedenle Şam’ın politik istikrarı için SDG ile görüşülmesi ve ortak çözümün sağlanabilmesi için  dolayı destek vermeye  başladılar. 

Ankara Neden Seçimlere Karşı Çıkıyor

Ankara’daki iktidar, SDG’nin yerel yönetim seçimlerine kesinlikle karşı olduğunu ve bölgede bir ‘teröristan’ kurulmasına izin vermeyeceğini ve Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını dair görüşlerini sürekli tekrarlamaktadır.

Burada öncelikle bir konunun Ankara tarafından netleştirilmesi gerekir. El Kaide’nin devamı olan Heyet-i Tahrir Şam’ın denetiminde bulunan İdlib’te bir şeriat hükümeti var. Para birimi olarak da TL kullanılıyor. Türkiye’nin burada çok önemli bir askeri gücü bulunuyor. Ankara İdlib’teki radikal İslamcı hükümetini ‘teröristan’ bölgesi olarak görmüyor. Bunun bölgedeki varlığından rahatsız olmuyor tersine destekliyor.

Aynı şekilde Suriye Milli Ordusu olarak adlandırılan ancak önemli bir kesimi İslamcı gruplardan oluşuyor.  Ankara,  tarafından desteklenen İslamcı militanlar, Afrin ve Serikaniye bölgelerinin Şam rejimine teslim edilmesi konusunda hiçbir adım atılmıyor. Bunların Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal ettiğine dair hiçbir açıklaması yok. Bu bakımdan SDG’nin kontrolünde olan bölgelerin Suriye’nin toprak bütünlüğüne zarar verdiği ve terör faaliyeti içerisinde yer aldıklarına dair açıklamalar kendi içerisinde hiçbir şekilde tutarlı ve inandırıcı değil. Ankara’nın Suriye politikasındaki tutarsızlığı bölgedeki diplomatik ve politik yönelimlerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Ankara’nın SDG’nin Özerk Bölgesindeki yerel seçimlerin yapılmasına karşı çıkmasının politik arka planı, Irak’tan sonra Suriye’de Kürtlerin alacağı politik statünün uluslar arası ve bölgesel ilişkilerde Türkiye’nin önüne gelmesi kaygısıdır. Devlet, Suriye’deki sorunun çözümünden sonra Kürt meselesiyle kesin bir şekilde karşılaşacağını biliyor. Suriye’de Kürtlerin demokratik haklarının elde edilmesi engellenebilirse, Ankara kendi açısından süreci uzatmış olacak. Bu nedenle Ankara’nın kısa süreli taktik planı Kuzey Doğu Suriye’deki yerel seçimlerin yapılmasını engellemektir.

Rusya’nın yaklaşımı

Rusya’nın SDG’nin Yerel Seçimleri yapma kararına karşı herhangi olumsuz bir açıklaması olmadı. Hatta Rusya yönetimi tarafından yapılan açıklamada,  ‘yakın bir gelecekte Esad rejiminin SDG ile görüşeceğini ve ortak adımlar atma konusunda yeni bir sürecin başlayacağını’ belirtmesi son derece önemlidir. Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle Suriye’deki sürece askeri müdahalede geçmiş yıllara oranla belirli bir düşme eylemi gösterdiği sahada görülüyor. Bu nedenle Rusya, Esad rejiminin SDG ile birlikte hareket ederek özellikle radikal İslamcı güçlere karşı çok daha aktif ve etkili olacağını hesaplanmaktadır. Bunun için hem yerel seçimlere karşı herhangi olumsuz bir tepki göstermiyor hem de iki güç arasındaki ilişkilerini gelişmesini teşvik ediyor ve destekliyor.

 ABD’nin Düşük Yoğunluklu Uyarısı  

SDG,  Kuzeydoğu Suriye’de yerel seçimlere ilişkin yaptığı bütün hazırlıkların ABD’nin bilgisi ve onayı ile yapıldığı biliniyor. Eğer ABD bölgesel politikaları ve çıkarları nedeniyle seçimlere karşı olsaydı, Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetiminin seçim kararı alması konjektörel ilişkiler bakımından oldukça zor olacağı herkesin gördüğü bir durum. Örneğin ABD’nin kesin  ve net uyarılarına rağmen Irak Kürdistan Bölge Yönetimi’nin referandum’dan ısrar etmesinin sonuçları net olarak görüldü.    

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün bu yönlü bir soruya verdiği cevapta: ‘bugünkü koşullarda seçimlerin adil ve şeffaf olması konusunda kaygıları olduğu’ gerekçesiyle ertelenmesinden yana olduklarını’ belirtmesi, ABD’nin kesin mutlak bir karşı koyuşu anlamına gelmiyor. Açıklamanın düşük yoğunluğu olması sadece temenni düzeyinde kalması, Washington’un bu seçimlere esasen karşı çıkmadığı anlamına gelir. Çünkü bu seçim bir referandum değil yani Suriye’den ayrılmaya ilişkin bir irade beyanı oluşturmuyor tersine yerel yönetimlerin kendi kendini yönetmesi bakımından önem taşıyor. ABD bu gerçeği gördüğünden dolayı yüksek düzeyde bir tepki ortaya koymadı ama uyarı yapma ihtilacı duydu.

Kuzey ve Doğu Suriye Yüksek Seçim Komiserliği konuyla ilgili /5/ sayılı kararında: “Seçimlere katılan partilerin ve siyasi ittifakların talebi üzerine, seçim sürecini daha demokratik hale getirmek amacıyla Kuzey ve Doğu Suriye Yüksek Seçim Komiserliği, seçimlerin ertelenmesine karar vermiştir. 11 Haziran’da yapılması gereken seçimler Ağustos ayına ertelendi.” Böylelikle ertelenmeye ABD’nin uyarısının bir etkisinin olduğu anlaşılıyor. Seçimlerin ertelenmesinde kamuoyunda yansıtıldığı gibi Ankara’nın hamlelerinin özel bir etkisi bulunmuyor.    

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir