Güncel HaberlerMakaleler

ALİ CANDAN : İRAN SAVAŞININ KAZANANI VE KAYBEDENİ KİMLER


Einstein’in önemli bir sözü var: “Zaman bekleyenler için çok yavaş, korkanlar için çok hızlı, yas tutanlar için çok uzun, mutlu olanlar için çok kısa, sevenler için ise, zaman sonsuzluktur!” Bugün Ortadoğu’da yaşanan büyük kaos ve savaş içinde ise; zaman haklı ve hazırlıklı olan akıllılar için kazanma, haksız ve hazırlıksız olan aptallar içinse kaybetme zamanıdır. Türkiye 9 ay önce bugün yaşanacak İran-İsrail savaşını tahminediyordu. Öcalan’a giderek açtığı büyük kazanma fırsat penceresini hızla değerlendirerek bu büyük yangın ve kaostan çıkış kapısını aralamaya çalıştı. Sonucun ne olacağını devleti tercihi ve kararı belirleyecektir.

 

Öcalan’ın Görüşme Notlarının Sızdırılmasının Zamanlaması

 

Anlaşılan eski korku ve alışkanlıkları Türkiye’yi geri çekti. Cehennemden hızla çıkış için çözüme yönelik adımlar atmak yerine, eski alışkanlıkları temelinde refleksler sergilemeye başladı. Kürt meselesi ve değişime karşı ayak direme, zamana yayma ve oyalama ile elde ettiği altın değerindeki bu büyük fırsatı değerlendirmek, iç yaraları saracak adımlar atmak, yerine dıştan enfekte olmaya açık hale getiren belirsizlikte bıraktı. Aynı anda Öcalan’a itibar suikastı niteliğinde hem de belki olası bir suikasta uğraması için Öcalan’ın İmralı Heyeti ile yaptığı 21 Nisan 2025 tarihli görüşme notunu, İsrail’in İran’a saldırdığı gün basına sızdırdı. 

 

Kamuoyuna yansıyan ve Öcalan’a ait olduğu belirtilen görüşme notunda şu ifadeler yer alıyor: “İkinci İsrail diyorlar ya, var zaten. Benimki değil, senin desteklediklerindir ikinci İsrail. Post-İsrail yani. İsrail’i Ortadoğu’da stratejiyi kuran hegemonik güç olarak inşa etmek istiyorlar. Netanyahu-Trump gidiş gelişleri bunun içindir. Beş aşamalı bir stratejidir. İlk üç aşama olarak Gazze, Lübnan, Suriye bitti. Geriye iki aşama, İran ve Türkiye kaldı. Bu stratejinin olmazsa olmazı Kürtlerdir. Bu ilişkiyi İsrail nasıl ele geçiriyor, nasıl kullanmak istiyor? Şu an İsrail’in tek derdi beni ortadan kaldırmak. Kandil’in aklı yerinde değil ki bunu engelleyebilsin. Yerleşim itibariyle böyledir, Kandil İran’ın, SDG ise İsrail’in etkisindedir. Bunu ancak ben engelleyebilirim.”

 

İsrail’in tam da İran’a saldırdığı gün Öcalan’ın görüşme notunun kamuoyuna sızdırılması, İsrail’i Öcalan’a karşı harekete geçirmek böylece Kürt-İsrail yakınlaşması daha Rüşeym halindeyken engellenmek istenmiş olabilir. Geçen yıl İsrail’de yayınlanan Nagel Komitesi Raporu’nda “Türkiye ile İsrail savaşı kaçınılmaz. Türkiye İsrail için İran’dan daha büyük bir tehlike” vb çok çarpıcı tespitler yer almıştı. Öcalan’ın hayatı üzerinden Kürt-İsrail düşmanlığı geliştirilebilir mi ? Bu ihtimal yok sayılacak bir ihtimal değil. Fakat gerçekleşme ihtimali yüksek değil. 

 

Ayrıca, “Kandil İran’ın, SDG ise İsrail’in etkisindedir” değerlendirmesi, Kürt siyasi Hareketi ve Kürt toplumu içinde olduğu kadar, uluslararası toplum, sistem ve hukuk tarafından da Öcalan’ın Türk devletinin Kürtleri suçladığı argümanları kullandığı şeklinde algılanacak ve değerlendirilecek. Böylece her anlamda Kürt halkı ve siyasi hareketini zor duruma sokacak. Öcalan bu sözleri aylar önce hangi bağlam ve değerlendirmesinde kullanmıştır. Cümlenin önü arkası nedir ne değildir bunlar bilinmeden, tüm dünya İsrail saldırısı karşısında çıkarları gereği suspus, sessiz veya Türkiye Dışişleri Bakanlığının resmî açıklamasında olduğu gibi diplomatik olarak en alt düzey de tepki sergilerken. sanki Kürt halkı adına bu açıklamaları çıkıp saldırı günü yayınlamak Öcalan’ı İsrail “düşmanı” göstermek hayra alamet ve Kürt halkının çıkarlarına kesinlikle değildir. 

 

Bir kaybetme bir de kazanma zamanı vardır. Zaman modern dünya ile birlikte hareket eden akıllılar için kazanma, teokratik İran çağdışı, barbar molla rejimi yöneticisi aptallar için ise, kaybetme zamanıdır. İlahi adalet tecelli ediyor. Evrenin yüce yaratıcısı Zalim İran rejimini zalim Netenyahu ve hükümetine vurduruyor. Olay bu kadar açık ve net. İran halkları bu mezalimlerden kurtulmak için yarım asırdan fazladır her gün dua ediyor. Her fırsatta ayaklanarak, isyan ediyor. İlahi adaletin gecikse de mutlaka ama mutlaka gerçekleşeceğine inanıyor. 

 

İran’ın değişim-dönüşüm zamanı başladı

 

Kürt halkı saf değil. Orta Doğuya demokrasi, hukuk, adalet ve özgürlük istemeyle ve dua etme ile gelmeyeceğini çok iyi biliyor. Halklara boyunduruk vuranların vurdukları o boyunduruğun dış dinamikler tarafından kırılması ve halkların da tamda o momentte harekete geçmesi kendi hakkını, hukukunu, özgürlüğünü elleriyle alması ve demokratik hukuk sistemlerini kurması ile olur. Daha önce Güney ve Rojava da olduğu gibi hak hiçbir zaman ve hiçbir yerde verilmez alınır. Çoğu zaman dış destek olmadan isyan bile başarılı olamaz. Ama sonunda ‘kısa çöp uzun çöpten hakkını’ alacak. Yoksa yalvarmakla, duayla zalimin zulmü artar. 

 

İran içe karşı aslan kesiliyor. Ama dışa karşı kâğıttan kaplan. Sadece boş bir propağanda makinasıdır. Her yediği darbede intikam yemini ve İsrail’e hedefi meçhul sağa sola yüzlerce dron veya füzeler fırlatıp yüzde bir veya iki isabet ile İsrail’deki askeri hedefleri vuruyor. Propaganda ile kendi kendini tatmin ediyor. İsrail’in İran içerisinde üs kurarak İran hava savunma sistemini çökertmesi, dronlar ve iki yüz savaş uçağı kaldırarak nokta operasyonlarla sıfır hatalı hedeflerin tamamını vurup imha etmesine karşı. İran’ın önceki ve dün geceki önce iha, sonra füze saldırılarıyla Tel Aviv, Kudüs, Hayfa liman kenti ve İsrail’in kuzeyi Lübnan yakınlarını hedef alıp bazı hedefleri vurması eşit orantılı olmadığı gibi İsrail’in İran’a yeni ve çok daha şiddetli saldırılar sunmasına yol açıyor. İsrail, bu kez İran’ın enerji tesislerini hedef aldı.

 

Evet, İsrail’i çok zalim bir Başbakan ve hükümeti yönetiyor. Ama İsrail Ordusu, son iki yılda Gazze, Hamas, Hizbullah Lübnan, Suriye ve Yemen’e yönelik saldırılarıyla Ortadoğu’da yarattığı değişim ile savaş sanatı stratejilerinde ve aynı anda vahşette level atladı. İsrail, arkasına aldığı ABD ile Sun Tzu’nun Savaş Sanatı kitabını uyguladı. “Daha savaşa girmeden savaşı kazanan bir ordu, komuta kademesi, askeri ve istihbarat ağı. Bu ordu savaşa girdimi zaferi kesindir.” Artık Ortadoğu halkları, İsrail’in ve arkasındaki güç ABD’nin dayattığı İbrahim Anlaşmaları ile yönetilecek. Bu iki kere iki dört eder kadar net ve kesin. İran şimdi ya teslim bayrağı çekecek. Trump’a diz çöküp İbrahim Anlaşmalarını ve doğal zenginlik kaynaklarını Trump’a sunacak anlaşmaları imzalayacak. Bu belki rejimin ömrünü biraz daha uzatacak. Ya da rejim direnmeye çalışacak ve ordusunun kafası nasıl koparılmışsa yönetiminin kafası da “Trump’ın tehdit ederek söylediği gibi çok daha zalimce koparılacak. 

 

İran muhtemelen Pezeşkiyanın dediği gibi dörde ya da beşe bölünecek. İran’ın vurulması Ordusunun komuta kademesinin kellelerinin alınmasının bu derece vahşice olmasının nedeni Bahçeli’nin doğru okuduğu gibi Türkiye başta olmak üzere tüm bölge ülkeleri yönetimlerine mesaj verilmesi amaçlı. “İran’a şans tanıdım altmış gün süre verdim. Bugün altmış birinci gün dinlemediler. Komutanları çok yiğitçe konuştu ve hepsi öldüler. Şimdi beni dinlerlerse daha vahşice vurulmalarını durdururum” dedi. Bu kadar açık, sert, net ve pervasız konuştu.

 

Ortadoğu’da iki gündür korkarak titremeyen yönetim yok. İsrail, ABD’nin vurucu gücü kafa kesici kılıcı. ABD İran’ı önce müzakerelerle oyaladı sonra İsrail’e vurdurdu. Şimdi ister müzakereye gelsin, ister gelmesin en tepeden en alta kadar rejimi istediği an indirebilir. Bundan sonra Ortadoğu’da tek hâkim güç İsrail. İtiraz edenin kellesi alınır. Yeni hukuksuz dünya sistemi merkantalist mantıkla yürüyor. Gücü olan kuralı koyar. Gücü olmayanlar o kurala uyar. 

 

Peki, Kürtler ne yapmalı ?

 

 Kürtler bu yangın yerinde akıllıca kendi özgürlüklerini yaratmayı bilmeli. Tıpkı Rojava da olduğu gibi Rojhilatta da zaman Kürtlerin kazanma zamanı olduğunu bilmeli ve 3. Yol Rojava da uygulandığı gibi Rojhilatta da uygulanmalı. Türkiye ile kesinlikle ama kesinlikle karşı karşıya gelinmemeli. Türkiye ile Öcalan üzerinden uzlaşma aranmalı. Türkiye de artık gerçek anlamda bir barış ve uzlaşma sürecini tüm parçalardaki Kürtlerle derhal başlatmalı. Türkiye kesinlikle ama kesinlikle Kürtlerin İran’da özgürlük elde etmelerine tıpkı Rojava da karşı olduğu ve kaybettiği gibi karşı olmamalı. Kürtleri daha fazla itmemeli. İki taraf için bu hassas dengeyi sağlayabilecek yaşayan yegâne ve kelimenin gerçek anlamında tek yetkili olan gücün Öcalan’ın olduğu çok iyi bilinmeli. Öcalan’ın özgürlüğü ve güvenliği bu hayati rolü oynaması için mutlaka ama mutlaka doğru sağlanmalıdır. Öcalan bu nedenle araçsallaştırılmamalı, itibar suikastı dahil her türlü saldırıdan korunmalıdır.

 

Neden ?

Çünkü Öcalan olmadan Kürt tarafında hiç kimse Kürt-Türk barışını sağlayamaz. Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’da olmadan Türk tarafında hiç kimse bu barışı kuramaz. Bu barış ya hızla kurulacak. Ya da İran’da önümüzdeki günler, haftalar ve aylarda hızla gelişecek olaylar ve dipten gelen dev tsunami dalgaları Irak’ta, Suriye’de ve Türkiye’de büyük değişimler yaratacak. Rüzgâr estiğinde akılsızlar korunmak için duvar örer. Akıllılar ise yel değirmeni kurar. Eğer Öcalan oyun, hile ve desise olmadan doğru değerlendirilirse Türkiye Kürtler ve Türkler hepimiz bu yangından kurtulabiliriz. İmralı esaret koşullarında bu değerlendirilemiyor. Bir an önce Öcalan özgür olmalı ve özgürce yurtiçi ve yurtdışında seyahat ve hareket edebilmeli. Böylece İran-İsrail savaşı Türkler ve Kürtler için büyük kazanma zamanı olmalıdı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir