ABD ve İsrail, İŞİD-HTŞ’li Colani’yi niçin destekliyor. Hala anlamayan varsa; İsrail ile Colani arasında imzalanan anlaşmanın maddelerini okusun. Bu Anlaşma ile Suriye ağır silahlara ve kendi hava sahasına sahip olamayacak. Şam’da kaleşnikoflar dışında bir silah bulunmayacak. Şam, İsrail arasında BM askerleri olacak. Artık İsrail, Şam’ı da arka bahçesine çevirdi. Sırf “Kürtler kendi topraklarında özgür, eşit yaşamasın ve hâkim olmasın” merkezli iç ve dış politika yürüten Türkiye, İsrail Şam’ı alırken bir kez daha yaya kaldı. Oysa Türkiye eski Kemalist rejimin kendisine bıraktığı kör Kürt fobisi ve Kürt düşmanlığını aşabilseydi, haritada Urfa Şehri kadar bir yüz ölçümü ve büyüklüğü olan İsrail’in karşısında bu kadar aciz ve çaresiz durumda kalmazdı.
İsrail ve ABD’ye karşı Devlet Bahçeli’nin önerdiği Türkiye-Rusya-Çin (TRÇ) İttifakı alternatif olarak konuşuluyorsa bunun nedeni de eski vesayetçi tekçi ulus Kemalist rejimin her yeni gelen iktidara devrettiği. Hiçbir iktidar tarafından çözülmeyerek atılan her çözümsüzlük adımıyla resmen Gordion düğümü haline dönüştürülen Kürt Sorunudur. Bu sorun; Türkiye içinde kalıcı, adil, eşit, onurlu ve hukuki temelde çözülmeden, Türkiye ne içerde ne de dışarda huzurlu, istikrarlı ve güçlü bir ülke olabilir. Hele hele bölgesel büyük bir güç hiç olamaz. İşte Türkiye’nin açmazı ve tarihi fırsatı Kürtlerde kilitlenmiş ve çözümünü bekler bir konumdadır.
Türkiye, eğer isterse bugün kendisine Ulusalcı, Ergenekoncu ve Kemalistlerden lanetli bir miras olarak kalan ve hastalık derecesine varan ülkenin gözlerini, ferasetini kör eden bu kör Kürt düşmanlığını yenip bu temel engel bariyerini aşabilir. Bunun zemini Bahçeli’nin Öcalan’a “gelsin Mecliste konuşsun. Örgütünü bitirsin.” Çağrısı ve Öcalan’ın örgütüne fesih çağrısı ve bu çağrı üzerine PKK’nin 12. Fesih Kongresi kararları ile cevaplaması ve silahları yakma töreni ile olgunlaştı. Şimdi Türkiye adım atma sırası kendisine gelince sancılanıyor. Yok efendim “Kürtler Suriye’de de silah bıraksın ve gidip Katil Colani ve ekibine silahlarını teslim etsinler. Colani ve sakallı namaz kılan canilleri Kürtlere Efendi olsun. Bu olmazsa ben Suriye’de Kürtlere Colani ile birlik olup saldırırım” diyor. Bu arada fırsat bu fırsat diyen İsrail, Colani’nin önünü keserek Colani’yi hadım ediyor. Şam’ı yeni arka bahçesine çeviriyor. Colaniye “tek bir yanlışında seni öldürür Şam’ı da Gazze’ye çeviririm” diyor. Türkiye’de olup biteni arada bir gaza gelip İsrail’e sarhoş kafası naraları falan atarak seyrediyor.
Türkiye Kürde içerde ve dışarda düşmanlık yapmamış olsaydı. Tüm bunlar olabilir miydi? Asla olamazdı. Neden mi çünkü Türkiye Kürtleri, Alevileri, Dürzileri ve Arapları eşit ve özgür temelde birleştirme potansiyeline sahip yegâne bölgesel büyük bir güçtü. Ama Türkiye bunu yapmadı. Türkiye, Suriye’de Sünni Arapları tuttu, katil Colani ve tetikçilerini efendi yaptı. Suriye’nin geri kalan tüm halkları ve inançlarına bu katil sürelerine biat etmeyi dayattı. Sonuç Alevi, Dürzi katliamları ve Kürtlere her gün artarak devam eden saldırılar. Bunun akabinde gelişen, isyan ve parçalanma işte İsrail tamda bu tablonun sonunda öldürücü darbeleri vurmaya başladı. Şimdi suçu kim katil Netenyahu mu?
Peki bu tabloyu yaratan tekçilerin hiç mi suçu yok. Tek Suriye, tek mezhep, tek ırk, tek lider, tek dil, tek bayrak, tek vatan vb. Bu tekçi anlayış ve tekçi dayatma Suriye’nin ruhuna aykırıydı ve tutmadı. Suriye çoklu, çok renkli, çok etnisiteli, çok mezhepli, çok dinli, çok dilli ve çok yönetimli, çoklu liderli bir ülke. Suriye’nin bu özelliklerini dikkate almayan bir despot dayatmasıyla hiçbir güç burada başarılı olamaz. Evet Suriye’de Arap, Türk ve Kürt İttifakı olsun. Neden olmasın ama bu ittifak Kürdün özgür ve eşit iradesi temelinde katılacağı bir ittifak olacaksa olsun. Aksi halde Kürtler böyle bir ittifakı kabul edemez.
Türkiye hiçbir hatasından ders almıyor. Suriye iç savaşında Kürt düşmanlığı yaptı. Kürtlerin üzerine İŞİD canilerini sürdü sonuç Kürt-ABD-KOALİSYON ORDUSU-AB-NATO İttifakı’nı yarattı. Suriye iç savaşı sonrası şimdi Kürtlerin üzerine HTŞ’yi sürerim diyor. Eğer HTŞ ile Türkiye bir olup saldırırsa. Artık Kürt-İsrail-ABD-KOALİSYON-AB-NATO-İngiltere İttifakını bu saldırı ile oluşturur. Sonuç birinci saldırıdan farksız olmaz. Kürtler büyük kazanırlar ve büyürler. Türkiye büyük kaybeder ve en iyimser senaryoda küçülür. Kürtler bunun olmasını istemiyorlar. Türkiye’de her ne kadar Kürtlere büyük bir düşmanlık olsa da Kürtler Türklere düşmanlık beslemiyor ve Türklere düşmanlık yapmıyor ve düşmanca bakmıyorlar.
Türkiye büyük bir hata yapıp Rojava’ya girmezse ve HTŞ ile çetelerini Kürtlerin üzerine sürmezse büyük Kürt ve Türk barışı bu defa kurulabilir. Bunun zemini her zamankinden daha fazla mevcuttur. Öcalan ve Bahçeli bu işe gövdesini koymuş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da seçime yakın gövdesini bu barışa yatırırsa, o zaman Türkiye hızla sürecin yasal ve resmi adımlarını atar. Yeni Meclis yeni bir Anayasa hazırlar. Mevcut Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu ancak teknik bazı ceza yasaları ile ilgili düzenlemeler yapılmasını sağlayabilir. Yine Öcalan ile görüşme gibi Türkiye kamuoyu ve halkın çözüme hazırlanması rolünü oynar.
Türkiye değişen dünya ve bölgeye ayak uydurmak için değişmek zorundadır. Aksi halde Türkiye dahi aşılacaktır. Süreç köklü ulus devletler için bile çok keskin ve kırılgan bir süreçtir. Bu geçiş süreci belki on belki on beş yıl sürecektir. Bu süreci stratejik akıl, esneklik, yumuşaklık, ittifak ve pragmatik politika ile hassas bir denge de aşan aşar. Aşamayan yıkılır ve yok olup gider. Dünyamız son iki yılda yaşanacak büyük, sarsıcı ve şok edici olayların daha henüz fragmanını yaşadı. Asıl şok dalgaları ve sarsıcı olaylar ise hem dünyamızda hem bölgemizde bundan sonra yaşanacaktır.