Ülkemizde bundan sonra her şey o korkunç deprem öncesi ve sonrası diye anlatılacak. Bunun ilki de dün deprem sonrası Türkiye’de yaşandı. Son yıllarda MHP’den ayrılıp ne hazindir ki Kılıçdaroğlu eliyle kendisine mecliste grup kurabilecek sayıda milletvekili verilerek muhalefet medya ve anket şirketlerince sunni bir şekilde şişirilen, Asena Meral-İYİ Parti bombası patladı. Her şerde bir hayır vardır ilkesi hemen devreye girdi. İlk anda bu muhalefetin, halkın moralini bozan bir durum olarak görülse de ayrıntılar ortaya çıktıkça herkes adeta “aslında çokta iyi oldu” demeye başladı. Gerçek anlamda demokratik bir masa ve muhalefet imkân, olanak ve fırsatı doğdu. Devlet muhalefeti olma gerçeğinden çıkıp halk muhalefeti olmaya doğru Kılıçdaroğlu tarafından iradi bir adılmaya başlandı denebilir. Gerçek demokratik bir muhalefet olmak için altılı masa, Akşener eliyle ayaklarına vurulan pranga ve zincirlerinden kurtuldu.
Kılıçdaroğlu’nun dün attığı tweetlerle isim vermeden Meral Akşener’in gitmesiyle: “Bu bir sofradır. Sofrada sürekli onu istemem bunu istemem diyerek oturulmaz. Sofra giderek büyüyecek” mesajıyla HDP’yi davet etmesi, muhalefetin demokratikleşerek genişleme zeminini oluşturuyor. Bu da Meral balonunun patlamasıyla HDP’nin öneminin katlanarak artmasını. Demirtaş’ın ve HDP’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına günler öncesinden destek vermesinin anlamını, önemini ve değerini ortaya koydu, herkese gösterdi. Türkiye’de hakimiyeti ve etkinliği kırılan eski askeri vesayetçi sistem, 17-25 Aralık operasyonu ve 15 Ağustos FETÖ darbesiyle zayıflayan AKP iktidarıyla yakınlaşıp ortak olarak güçlenmeye başladı.
Son 6-7 yılda yavaş yavaş giderek AKP iktidarının güçlü ortağı değişti. Eski vesayetçi derin güçler birinci ortak konumuna gelmiş durumdalar. MHP-Vatan Partisi-BBP bu derin güçlerin siyasi temsilcileri olurken. Ergene koncu, Ulusalcı ve Encümeni Şûra gibi derin devlet yapılarda; arka planda ki gerçek güç konumunda bulunmakta; Türkiye iktidar ve muhalefetine yön vermektedirler. Bu durum gerçek bir demokratik muhalefet, iktidar, düzen ve sistemin kurulmasına izin vermiyordu.
İşte Meral Akşener’in altılı masadaki görevi de Türkiye’nin gerçek demokrasiye gidişinin önünü açacak bir muhalefetin gelişimini önlemekti. Asena Meral bunu altılı masanın kurulduğu günden bu yana masanın demokratik bir gelişme, genişleme yaşaması, halkın gerçek bir demokratik muhalefete kavuşması önünde temel tıkaç rolünü mükemmel oynadı. Varsa yoksa “HDP ile aynı masada oturmam” dedi. Kendi başbakanlığını ve MHP’den arkadaşı Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığını masaya ve tüm Türkiye’ye dayatmaktan başka bir şey yapmadı. Yani kendisine yeni derin devletin verdiği görevi ifa etti. Demokrasi ve özgürlük karşıtı rolünü oynadı.
Son toplantıda masadaki diğer beş partinin net bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun adaylığında ortaklaşması karşısında çıldırır bir halde kamuoyu karşısına çıkarak Türkiye siyasi tarihine geçen bir Brütüs’lük örneği sergiledi. Altılı masaya en ağır saldırı ve hakaretlerde bulundu. Kendisini “ölümle sıtma arasında tercihe zorladıklarını, Kılıçdaroğlu’nu “şahsi hırsla,” masadaki liderleri “kendisine kumpas kurmakla” suçlayarak adeta masayı havaya uçurmak amaçlı el bombası bıraktı. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nda CHP’yi parçalamak için Cumhurbaşkanlığına aday olmaya davet etti. Peki, neden böyle gürültülü bir şekilde ayrıldı diye sorulursa işte bunun nedeni çok açık. Meral’in görevinde başarılı olamaması yani derin devletin Cumhurbaşkanı adayı Mansur Yavaş’ı masaya kabul ettirememesidir.
Bir Alevi ve kendisini her ne kadar Horasanlı Türk diye sunsa da Kürt kökenli olan Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adayı olmasını engelleyemedi. O nedenle son bir hamleyle masayı dağıtıp CHP’yi parçalamaya kalktı. Ama aradan geçen 24 saat gösterdiki Asena Meral’in, derin devletin kendisine tevdi ettiği görevi başarısızlıkla sona erdi. Bu son hamleside tutmadı. Türkiye halkları ilk olumsuz şoku atlattı. Şimdi herkes “çok iyi oldu” diyor. Evet eğer doğru demokrasi temelinde değerlendirilebilinirse havada devrimci demokratik bir durum hiç olmadığı kadar bugün var.
Bu politik deprem sonrası dayanışmayla gelişen demokratik değişim talebi masanın HDP ile genişletilmesiyle doğru değerlendirilirse yeni demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir Türkiye gerçekliği yaratabilir. Bunun bugün her zamankinden daha çok imkân, olanak ve koşulları Asena Meral’in masaya yaptığı ihanetle oluşmuş durumdadır. Bu durum tüm muhalefet tarafından ivedi bir biçimde kullanılmalı. Derin yapıların daha şimdiden Meral Akşener, “kazanacak bir aday istediği için bunu yaptı” vb yalanlarla Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemeyerek. Kemal beyi engellemeye ve HDP ile yakınlaşmasına set çekmeye çalışıyorlar. Ülkemizi vuran korkunç deprem felaketi öncesi ve sonrası diye her şeyi değiştiriyor. Bu değişime hızla ayak uyduranlar kazanacaklar. Değişime karşı direnenlerse tarihin tozlu raflarında yerini alacaklar.