Güncel HaberlerMakaleler

ALİ CANDAN: KÜRESEL SİYASETİN TÜKENİŞ KRİZİ VE İNSANLIK


Tüm dünyayı saran siyasal daralma, şiddet, kaos, karmaşa ve savaşlarla çok daha vahşi bir biçimde yaşanmaktadır. Kıta Avrupası Rusya’sının Ukrayna’yı işgali, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımı ardından şimdi de Putin’in savaş nefesini, nükleer silah tehdidini Fransa, Almanya başta olmak üzere tüm kıta Avrupası ensesinde hissediyor. Doğu’da Netenyahu, Hamaney ve muadili lider ve otokratların, tutuldukları aşırı güç zehirlenmesi sonucu; geliştirdikleri barbarlık ve yıkım savaşlarıyla adeta can çekişiyor. Küresel sistemi yöneten liderlere yakından bakılırsa, güncel dünyanın iç karartıcı resmini görmek mümkün.

ABD, yaşlı, ayakta zorla durabilen, yürümede zorlanan, sık sık yere yıkılan ve bilişsel yeteneklerini yitirdiği tartışılan Başkan (Biden) ile yönetiliyor. Bu yıl yapılacak seçimde de aynı Başkan Biden ile selefi Trump. ABD’nin yeni iki başkan adayı. Çin devlet başkanı Zi Ping  hastalık ve virüs korkusuyla pandemiden bu yana genelde yurt dışına çıkmıyor. Avrupa’da yükselen sağ ve otoriter liderlik. Doğu’nun diktatörlükleri, bir bakıma dünyanın politik lider tablosunu yansıtıyor. Küresel düzeydeki sorunlar karşısında diplomasi, BM başta olmak üzere uluslararası kurumlar fiilen çökmüş durumdadırlar. Kurumsal yapılan artık çözüm gücü olmaktan çıkmış ve  işlevsiz bir duruma gelmiş bulunuyorlar. 

Dünya adeta bir bilinmeze doğru sürükleniyor. Küresel bir gıda krizi gizli bir el tarafından yaratılıyor. Dünya çapında gıda merkezlerinde, gıda depolarında, yangınlar çıkıyor. Peş peşe çıkan yangınların hiçbir izahı ve sorumlusu yok. Oysa yangınların gerçek karanlık sorumluları kontrollerindeki basın ve medyadan yangınlara küresel ısınmayı sebep gösteriyorlar.

Sadece gıda depolarında mı küresel ısınma yangın çıkarıyor? Aynı gizli el küresel çapta tarımı ve çiftçileri vuruyor. Dünya ekonomisi finans sektörü eliyle kur, faiz ve borsa üçgeninde çöktertiliyor. Reel sektör yapay zekâ robotlarıyla çalışmaya başladı. Yoksulluğu, mülksüzleşmeyi, işsizliği ve açlığı çok hızlı ve vahşi bir biçimde geliştiriyorlar.

Küresel ısınma ve doğanın dengesinin bozulmasının sebebi kim veya kimler çok açık değil mi? Atom bombası, nükleer denemeler, nükleer tesisler, nükleer enerji santralleri, kimyasal silahların kullanıldığı savaşlarla, sanayi ve fabrika kimyasal atıkları dünyanın eko dengesini çok yönlü bozmakta ve tahrip etmektedir. Sera, siyanür, kloro flor karbon gazları, fosil yakıtlar vb ile doğayı zehirleyen, yaşanmaz kılan sistemin sahibi ve dünya nüfusunun % 1’lik azgın azınlığı ile bu azınlığın işbirlikçileri değil mi? Dünya insanlığı, reel sosyalizmin yıkılışı ardından katmerli ve fütursuzca bir biçimde bunların hizmetine koşturulmuyor mu?  Bunların güncel planları, küresel ısınmayla artan doğa olayları; buzların erimesi, sel baskınları, orman yangınları, hortumlar, depremler, kuraklık, açlık ve savaşlarla insan nüfusunu azaltma. Bu plana karşı olan her şeyi, herkesi ve her ihtimali baskıyla, şiddetle, zorla ve savaşlarla ortadan kaldırıyorlar.

Avrupa Rönesans’tan bu yana Batı asırlardır aklı ve bilimi, Doğu ise binlerce yıldır dinleri, maneviyat ve moral değerleri temsil etmektedir. Avrupa’da savaşla akla ve bilime saldırıyorlar. Büyük bir akıl tutulması ve bilimsel bir siyasal bakış körlüğü yaratıyorlar. Avrupa halkları bu oyunu göremediği için öfkeyle sağa yöneliyor. Doğu’da ise çok sınırlı olan siyaset alanı Kürt fobisi, Hamas-İsrai savaşı, Şii ve Sünni çelişkisi ile yok edildi. ‘Karanlık’ güçler; Netenyahu eliyle 4-5 ay içinde on binlerce Filistinliyi öldürterek, Yahudi ve Müslümanlar arasında asırlık din, kin, intikam ve nefret savaşlarını başlatmak istedi.

İran, Çar Putin ile  kurduğu stratejik ilişkilerle Şiir yayılmacılığını tüm Doğu’ya hâkim kılmak için. Şii, Sunni Arapları, Türk ve Kürtleri hakimiyeti altına almak gibi bölgesel bir politikayı ısrarla devam ettiriyor. Çin ise bu savaş sonrası seyrelmiş nüfus ve güçsüzleşmiş dünyaya, güçlü ve sürekli gelişme eğilimi içinde olan ekonomisiyle hakim olmak için bütün gücünü ve olanaklarını kullanıyor. Peki insanlık trajedisi hep böyle sürecek mi ?

Engeller aşılmak, zorluklar yenmek içindir. Kimi zaman kurulan tuzaklar döner dolaşır kuranların başına geçer. Her şerde bir iyilik vardır. Bazen kötü şeyler. Çok iyi şeylerin gelişmesine bile vesile olur. Şaşmaz bir gerçeklik olarak çürümüş, dökülen ve dünyanın başından ivedilikle atılması gereken büyük bir bela olarak duran mevcut karanlık hükümdarlığı sökülüp atılmalıdır.

Kötülüğün saflarındaki güçler, şunu bilmeliler ki, insanlık düşmanlarıyla birlikte kendileri de yenilecekler. Tarihin akışı, insanlığın gelişimi böyle zik zakl’ar çizse de, hep ileriye doğru gelişmiştir. İnsanlık sürekli ricat etmez. Hep geriye doğru gitmez. Tarihin bazı anlarında insanlığın gelişimi önünde engel olarak tıkaç rolü oynayan gerici güçlere karşı, insanlık, toplumlar o engelleri, bir biçimiyle çözer ve yükselerek, gelişir. Zafer kazanır. Herkes bilmeli ki insanlığı geriye çekmeye çalışanlar, kendileri tükenecekler ve bitecekler. Karanlık zamanlar elbette ki bitecek. Deng bejlerin dilinden klâm, ozanların dilinden türkü söyleyeceğimiz aydınlık güneşli günlerde gelecek. İnsanlık sergüzeşti hiç bitmeyecek.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir