Makaleler

Ali CANDAN – KARANLIK ZAMANLARDA ŞARKI DA SÖYLENECEK Mİ?


İlk kez bir sitede yazarlık kimliğiyle makale yazmaya başlıyorum. Bunun kolay olmadığını ilk satırlarından itibaren hissettim. Ancak hayatın kendisi bir deneyimdir. Öğrenmenin, yazmanın, görüşlerimizi toplumla paylaşmanın önemli olduğunu biliyorum. Hayatta atılacak her ilk adım önemlidir. Önemli olan da atılan ilk adımı geliştirmektir.   

‘Karanlık zamanlarda şarkı da söylenecek mi? Elbette, şarkı da söylenecek, Karanlık zamanları anlatan’ diyor Bertolt Bretch. Bir milletvekili arkadaşımla içerisinde geçtiğimiz siyasal süreci değerlendirirken Bretch’in dediği gibi ‘karanlık zamanlarda şarkı söylemek’ bir bakıma umudu yükselmektir,

Sohbetimizde politik gelişmelerin oldukça zorlu ve sarsıcı geçeği konusunda hem fikir olduk. Ankara’daki gelişmeleri çok iyi okuyan vekil arkadaşım “bugünkünden çok daha ağır bir sürecin gelmekte olduğunu söyledi.” Yani bir nevi malumun ilanı misali. Sisteme muhalif olan toplumun farklı sosyal ve politik katmanlarının buluştuğu ortak nokta ; devletin çok kapsamlı saldırılara yönelecek ve çok daha karanlık günlerin bizi bekleyecek. İktidar, bütün varlığıyla politik geleceğini kurtarmaya çalışıyor. konusunda   Bir kaç gün öncek kamuoyuna yansıyan ‘Garê operasyonu’ toplumsal atmosferi yansıtıyordu. 13 insanın yaşamını yetirmesi üzücü olması yanında toplumsal psikoloji bakımından da ciddi sorunlar yatacak gibi görünüyor.   

Ortadoğu bölgesi, çatışmaların ve çok yönlü hamlelerin yapıldığı bir coğrafyadır. İttifaklar, dengeler, politik ilişkiler her an değişebilir ya da yer değiştirebilir. ABD yönetiminin Ortadoğu’da belirlediği politikaları tekip ederken,  bölgede önemli gelişmelerin yaşanacağını görmek pek ala mümkün. Özellikle Kürtlerin bölgedeki dengelerdeki etki alanının artacağına dair önemli işaretler oluşmaya başladığı söylenebilir. Bir kaç gün önceki o gergin ve kasvetli havanın ağırlığı bir nebze de olsa yenini daha pozitif bir sürece bırakacağını hisettim. Bu nedenle karanlık zamanlarda karanlık zamanları anlatan şarkı da söyleyeceğimizi, yazı da yazacağımızı, oyun da oynayacağımızı, ağız dolusu kahkahalarla da güleceğimizi ve dövünüp ağlayarak yasta tutacağımızı, üzüleceğimizi, sevineceğimizi, sevileceğimizi hep birlikte söyleyebile ceğiz. Uzun lafın kısası enseyi karartmayacağız, umudumuzu yetirmeyeceğiz. Karanlık gibi görünen bugünkü politik ortamada kazanımlarımızın çok daha fazla artacağı bir sürecin başladığını söylemek abartı olmaz.

Karanlığa karşı tıpkı Zerdüşt dini inancında ki dualite de olduğu gibi beynimiz ve yüreğimizde ki aydınlığın kılıcıyla savaşacağız. Manevi, moral gücümüzü yüksek tutacağız. Çözülemeyecek hiç bir sorunumuzun olmadığına ve siyasetin sorunların çözümündeki tılsımlı gücüne inanacağız. Bundan da önemlisi siyaseti çok yönlü, çok doğru temelde, etkili, sonuç alıcı yani çözüm odaklı yürütmeyi öğreneceğiz. Bileceğiz ve uygulayacağız. Politik dengelerdeki gelişmeleri ve değişimleri doğru okuyarak, öfke kirizine kapılmadan kendimize yön vermeliyiz.

Peki bu ne demektir. Siyaset; dildir, usluptur, hızdır, tempodur, tarzdır, yöntemdir, iradedir, güçtür, akıldır, karar almadır ve pratik uygulamadır. Tüm bunların tıpkı bir senfoni orkestrası gibi bir çok farklı enstrümanların, renklerin ve seslerin birarada ve büyük bir ahenk ve uyum içinde harmanlanması misali. Tıpkı bir orkestra şefinin orkestrayı yönetmesi gibi bizde siyaseti tıpkı bir senfoni orkestrası yönetir gibi yönetme bilinci ve gücüne inanmalıyız.  

Türkiyede ki iktidar ve muhalefetiyle ayrımsız mevcut siyaset tüm bunlardan fersah fersah uzak bir yapıya ve gerçekliğe sahiptir. Siyaset her iki taraftan da kendi doğasından, doğal mecrasından uzaklaşmış ve işlevsiz bir hale getirilmiştir. İşin ilginç yanı. İktidar 20 yıllık icraatın başı olmaktan kaynaklı yozlaşırken, muhalefetin tamamı ise atıl halde dejenere olmuş ve özünü kaybetmiştir. Bunun nedeni siyasetin doğasını  bilmeyen, siyasetten anlamayan siyasi yöneticilerin siyasi partilerin başına ve yönetim kademelerine gelmeleridir. ‘İş bilenin kılıç kuşananındır’ der bir Tatasözü. İşi ehline bırakmazsan olacağı budur. Siyaset hele hele bu ülkede siyaset yapmak ateşten gömlek giymek. Sırat köprüsünden geçmeye benzer. 

Sistemin bütün saldırılarına rağmen, uluslar arası alanda ve bölgede rüzgar bizden yana esiyor. Önemli olan dengeleri doğru analiz etmektir.