Güncel HaberlerMakaleler

AZİZ ODABAŞI: KÜRT ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ İTTİFAKI’NİN TARİHSEL ÖNEMİ


Türkiye tarihi bir seçim sürecinde geçiyor. Özellikle Kürtler için politik dengelerin değişim için yeni olanaklar ortaya çıkabileceği bir süreç olacaktır. Mesele sadece kaç milletvekili çıkartılacağı veya kimin milletvekili olacağı değil esasen Kürtlerin, toplumsal, politik ve kültürel hakları konusunda nasıl bir strateji izleneceğini belirlemek önemlidir.

Bilindiği üzere HDP’nin kapatılması davası Anayasa Mahkemesinde görülmeye devam ediyor. 11 Nisan 2023 tarihinde Anayasa Mahkemesinde davanın kapatılması görüşülecek. HDP yöneticileri ve seçmen kitlesi, olası kapatılma risklerini dikkate alarak Yeşil Sol Parti ile seçimlere girme kararı aldı. Bu anlaşılır bir durum.  Bugünkü aşamada HDP kapatılmayabilir ama politik olarak böyle bir risk alınmaz. Kürtlerin parlamentoda olmaması çok ciddi bir eksiklik olacağı gibi geleceği dair yeniden yapılandırmada Kürtlerin olmaması, politik krizin devamı anlamına gelirdi. Bu nedenle Yeşil Sol Parti ile seçime girilmesi kararı doğrudur.

Yeşil Sol Parti, ikili bir seçim planı uygulamaya koydu. Birincisi herkesin kamuoyunda tartıştığı ‘Emek ve Özgürlük İttifakıdır. Bunun üzerine çok ciddi tartışmalar yapıldı. Özellikle TİP’in kendi amblemi ile girmesi, Kürt seçmen kitlesinde eleştiri konusu olsa  da sonuçta böyle bir tercih yapılmışsa ve taraflar bu konuda sorunsuz anlamışlarsa meseleyi sürekli gündemde tutmak, seçimlerin ana sorunlarına yoğunlaşmayı engeller.

Yeşil Sol Parti ile Kürt Partileri arasında kurulan ittifak son derece önemli

“Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı” 14 Mayıs seçimlerinde tüm Kürtleri Yeşil Sol Parti etrafında kenetlenmeye çağırarak, “Gücümüzü birleştirdiğimizde kazanacağımıza kuşku yoktur. Kürtlerin birliği, Kürtlerin özgürlüğüdür” açıklaması oldukça önemlidir.

 Partisi’nin (Yeşil Sol Parti), Kürt merkezli siyasi partilerle kurduğu “Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı”, 14 Mayıs seçimlerine dair deklarasyon açıkladı. Diyarbakır’ın merkezi ilçesi Kayapınar’daki Ayaz Elegence Düğün Salonu’nda yapılan deklarasyon toplantısına: Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti, Devrimci Demokrat Kürt Derneği’nden Abdulhey Okumuş, İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Genel Başkanı Mehmet Kamaç, Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek ile Kürdistan Sosyalist Partisi Genel Başkanı (PSK) Bayram Bozyel katıldı.

Kürt toplumunun belki de arzuladığı en önemli tablodur.  Kürtler arasında farklı politik eğilimler olabilir ama önemli olan ortak irade birliğini oluşturmalarıdır.  Kürtlerin özlediği bu tablo, Kürtlerin taleplerinin daha güçlü bir şekilde kamuoyuna yansıtır hem de muhatapları bunu dikkate almak zorunda kalır.

Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın ortak deklarasyonu

Kürt Partilerinin ortak iradesiyle kabul edilen deklarasyonda oldukça dikkate değer talepler içeriyor:

“Kürt halkının varlığının ve kimliğinin tanınması, yapılacak anayasada yer alması,

  • Kürt dilinin anaokulundan, üniversiteye kadar eğitim dili olarak kabul edilmesi ve Türkçenin yanı sıra ikinci resmi dil olarak tanınması
  • Kürtlerin, Kürt ve Kürdistan isimleriyle özgürce örgütlenmeleri ve kendilerini ifade etmelerinin önünü açan demokratik bir ortamın yaratılması
  • Kürt halkına, Kürdistan’da kendi kendilerini yönetmelerine imkan verecek bir statünün tanınması,
  • İsmi değiştirilen yerleşim birimlerinin, coğrafik ve tarihi yerlerin Kürtçe isimlerinin iade edilmesi
  • Mezarları yok edilen ya da gizlenen tarihi Kürt şahsiyetlerin mezar yerlerinin açıklanması
  • Kürt halkının diğer halklarla bir arada, eşit, özgür ve onurlu bir şekilde yaşamasını güvence altına alan demokratik, çoğulcu, ademi merkeziyetçi bir anayasanın yapılması.”

Bütün bu taleplerin, demokratik siyaset içerisinde ve parlamento çatısı altında tartışılması, karşılığının bulması da önemli bir noktayı oluşturuyor. Bir başka ifadeyle silahlı çatışma döneminin yerine, sorunların parlamento çatısı altında diyalog yoluyla çözüme kavuşturulması, Kürtlerin siyaset anlayışının değişimi bakımından önemli bir mesaj ve umut içeriyor. Yeni dönemde artık Kürtler ölen değil, yaşayarak değişime yön veren olmalıdır. Çatışmasızlık ortamının sonsuza kadar yaratmak ve çözümlerimizi demokratik siyaset alanında daha güçlü seslendirmek, Kürt merkezli partilerin daha güçlü ve kalıcı ittifakına bağlı olduğu da unutulmamalıdır.

Kürt merkezli partilerin, ittifakı sadece Kürt illerinde değil aynı zamanda Kürt seçmenlerin bulunduğu her ilde geçerli olmasını da dikkate almak gerekir. İstanbul, Adana, Mersin, Antalya, Kocaeli, Bursa, Ankara, İzmir gibi Kürt seçmenin yoğun olduğu bölgelerde Kürt ittifakı etkisini göstermeli ve hissettirmelidir. Çünkü deklarasyonda yayınlanan talepler, Kürt olan herkesi ilgilendiriyor. Esasen Türkiye’nin demokratikleşmesini savunan her birey ve politik kurumu da ilgilendiriyor.

Kürt seçmeni, Türkiye’nin toplumsal değişimi sağlayacak motor güçtür. Dengeleri belirleyecek ve Türkiye’nin politik ve toplumsal rotasını belirleyecek bir potansiyele sahiptir. 14 Mayıs 2023’teki Genel Seçimleri hem cumhurbaşkanlığını hem de parlamentonun geleceğini belirlemede Kürtlerin birinci aktör olacakları, herkesin gördüğü ve kabul ettiği bir gerçeği yansıtıyor.

Kürtler bu bilinçle rollerini oynamalı ve dengeleri kendi talepleri doğrultusunda şekillendirmelidir. Deklarasyonda ileri sürülen talepleri kimler olumlu yaklaşırsa, Kürtler onlarla masaya oturur ve destekler. 

Yeşil Sol Parti, bu sürecin liderliğini yapmalı ve Kürtlerin parlamentoda politik güç olarak varlığını sağlamada inisiyatif almalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir