Bugüne kadar kamu kurumlarının önüne giden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu sürpriz bir şekilde bu kez SADAT’ın önüne gitti. Yaptığı açıklamada; “Türkiye asla paramiliter kuruluşlara, kurumlara teslim edilmeyecektir. Seçim güvenliği önemlidir. Şu anda önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Ve düne kadar Erdoğan’ın danışmanlığını yapıyordu bunlar. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi var. Dikkatini çekmek isterim kamuoyunun, gayri nizami harp eğitimi var. Yani, sabotaj, baskın, pusu kurma, tahrip, suikast ve tedhiş. Arapça ‘terör’ ‘tedhiş’ olarak tanımlanıyor, Türkçesi de ‘terör’. Burası aynı zamanda terörist yetiştiren de bir kuruluş.” Dikkatler yeniden SADAT üzerine toplantı. Kılıçdaroğlu, devletin bir kanadının bilgisi ve onayı ile SADAT önüne giderek bu açıklamayı yapması bir bakıma devlet içerisindeki iktidar rekabetini yansıtıyor.
Peki bu SADAT nedir: Kar amaçlı olarak “Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulan SADAT(Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi) 28 Şubat 2012 tarih ve 8015 sayılı ticaret sicil gazetesinin 825’nci sayfasında tescili ilan olunmuş Ticaret Sicil No 809300 ve Mersis No 0736057798100014” olarak verilmiş. Hukuk mevzuatı içerisinde bir şirket olarak kurulan SADAT’ın işlevi ve üstlendiği rol düşündüğümüzden daha karmaşık olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
SADAT’ın kuruluş felsefesi; İslam Birliği Konfedarasyonu
SADAT, internet sitesinde yaptığı açıklamada stratejik bir misyon üstlendiğini belirtiyor : “Uluslararası alanda Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu amacıyla, stratejik danışmanlık, özel savunma ve güvenlik eğitimleri ile donatım alanlarında hizmet vererek, İslam Ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturmak ve İslam Dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olarak da Dünya Süper Güçleri arasındaki hak ettiği yeri almasına yardımcı olmaktır.” Bu açıklama doğal olarak ‘hukuki’ normlar içerisinde yapılıyor. Yapılan açıklamada « Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu amacıyla, stratejik danışmanlık, özel savunma ve güvenlik eğitimleri ile donatım alanlarında hizmet vermek » gibi tanımlama esasen NATO’ya bağlı Özel Harp Daireleri ya da ‘Gayri Nizamı Harp’ gibi kontrgerilla kurumlarının üstlendiği sorumluluğunun bir benzeridir. Örneğin Rusya’nın Suriye ve Libya’da kullandığı Wagner ya da Merkezi ABD’nin Teksas Eyaletinde olan Strafor, Pentangon’un ve CİA’nın rolünü üstlenen bir çok alanda faaliyet yürütüyor. SADAT da Türkiye’de yasal mevzuatta ticari kurallara göre kurulmuş bir şirket görüntüsü çiziyor. Ancak faaliyet alanları dikkate alındığında devletin silahlı kurumlarından bağımsız önemli görevler üstlenmiş bir şirket görüntüsü çiziyor.
SADAT’ın internet sitesinde Gayri Nizami Harp Eğitim Planlaması
“Düşman işgaline uğrayan ülkelerin silahlı kuvvetleri esaret altına düştüğünde vatanın kurtuluşu için sivil halkın düşman unsurlarla mücadele etmesi gerekir. Bu topyekün mücadele durumuna Gayri Nizami Harp ismi verilir. Silahlı kuvvetler barış zamanında Gayri Nizami Harp dönemi için planlama ve eğitim faaliyetleri yürütür. SADAT Savunma hizmet verilen ülkelerin topyekün savunma organizasyonu ihtiyacı olarak ortaya çıkacak Gayri Nizami Harp teşkilatlanması ve bu teşkilatın unsurlarının pusu, baskın, yol kapaması, tahrip, sabotaj ve kurtarma-kaçırma harekatları ile bu harekatlara karşı koyma faaliyetlerinin eğitimini verir.
Gayri Nizami Harp Kursunda; çeşitli silahlar, helikopter, sürat botu, elektronik simülasyon kiti, ilkyardım simülasyon kiti, deniz mayınları gibi araç ve gereçler kullanılarak, Gayri Nizami Harp harekatına yönelik;
Gayri Nizami Harp’te teşkilatlanma,
İstihbarat,
Mukavemet harekâtı,
Gerilla harekatı,
Kurtarma-kaçırma harekatı,
Özel kuvvetler harekatı,
Gizli deniz harekatı,
Hava harekatı,
Psikolojik harp harekatı,
Muhabere ve muhabere emniyeti,
Lojistik,
Gayri Nizami Harp kuvvetlerine karşı harekat,
Gayri Nizami Harp ‘de liderlik,
Gayri Nizami Harp ‘de ilk yardım
ana konularında eğitimler verilir.
Kurs Sonucunda Kazandırılacak Kabiliyetler
Kursiyerler, Gayri Nizami Harp Kursları sonucunda;
Başta psikolojik harp ve harekat olmak üzere,
Sabotaj,
Baskın,
Pusu,
Tahrip,
Suikast,
Kurtarma ve kaçırma,
Tedhiş,
imkân ve kabiliyetine ulaştırılır ve yapılacak test ve değerlendirmelerde başarılı olanlara Gayri Nizami Harp Uzmanlığı Sertifikası verilir » deniliyor. Geçmişte NATO merkezli Genelkurmay’a bağlı olan Kontrgerilla tarafından yaşama geçirilen ‘Özel Harp Planların’ bugün SADAT tarafından uygulanması, Türkiye’nin geleceği bakımından ciddi riskler taşıdığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bunun ticari bir kurum altında yürütülmesinin bir önemi olmayıp tamamen biçimsel bir durumdur. Esas mesele üstlendiği görev yani misyondur.
SADAT’ı Kimler Kurdu
SADAT’ın üstlendiği rolü anlayabilmenin bir başka yolu da kimler tarafından kurulduğuna bakmak gerekiyor Herkesin bildiği üzere SADAT, 28 Şubat 2012 tarihinde emekli Tuğgeneral Adnan TANRIVERDİ liderliğinde emekli subaylar ve astsubaylar tarafından kuruldu. Şirket başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Genelkurmay Özel Harp Dairesi ve KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nda yaklaşık 30 yıl görev yaptı ve 28 Şubat’ta emekliye sevk edilir. İslamcı kimliği nedeniyle emekli edilen askerler tarafından kurulan ‘Adaleti Savunanlar Derneği’ne (ASDER) katılır ve uzun bir süre bu derneğin başkanlığını yapar. Türk Silahlı Kuvvetlerin yeniden yapılandırılmasına ilişkin görüşlerini Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) aracılığıyla kamuoyuna taşımaya başlar. Bugün 200’ün üzerinde emekli subay ve astsubayın SADAT bünyesinde görev aldığı belirtiliyor.
Tanriverdi’nin Bilinmeyenleri
Kara Harp Akademisi’nde ders veren TANRIVERDİ aynı zamanda Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın akademideki öğretmenidir. Yani aralarında öğretmen-öğrenci ilişkisi vardı. Oluşan bu hukukun devam ettiği söylenir. Saraya yakın olan bir çok kişi gibi TANRIVERDİ de bir kısım ABD şirketlerine askeri stratejilerde danışmanlık yapmasıyla bilinir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki ilişkisi de 1994 yılına dayanıyor. Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı, Tanrıverdi’nin ise Maltepe’deki Tuğay Komutanı olduğu dönemde tanışırlar ve aralarındaki ilişki kalıcılaşır. 2016 yılında cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savunma ve askeri alandaki başdanışmanı olarak görev alır. Türkiye’nin bölgede belirlediği askeri ve politik stratejilerin hem belirlenmesinde hem de uygulamasında önemli bir rol üstlenen Tanrıverdi’nin başında olduğu SADAT, zaman zaman Genelkurmay’dan çok daha fazla rol üstlenmeye başladığına dair yorum ve analizler yapıldı.
23 Ocak 2918 tarihinde Afrin’e yapılan operasyon nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan “Güvenlik Zirvesi”ne ‘Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcıları, İçişleri, Dışişleri, Milli Savunma Bakanları ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile birlikte SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin de katılmış olması sadece başdanışmanlık göreviyle ilişkili olmadığı esasen SADAT’ın bölgede misyonuyla ilgili olduğu belirtildi.
SADAT’ın bölgesel faaliyet alanları
SADAT’ın fiilen ‘Gayri Nizamı Harp’ kurallarına göre faaliyet yürüten bir kurum olduğu iddiası sıklıkla dile getirildi. Öncelikli olarak yurtdışında yürütülen faaliyetlerde görev aldığı gündeme geldi.
SADAT’ın faaliyet alanlarından birinin Suriye olduğu kamuoyunun gündemini çok fazla meşgul etti. Özellikle Suriye’de Esad rejimine karşı savaşan radikal İslamcı örgütlere silah aktardığı iddiası halen devam ediyor. 2014’te, MİT TIR’ları olarak gösterilen silahların SADAT tarafından Suriye’ye gönderdiği iddiası kamuoyuna yansıdı. SADAT ve iktidar söz konusu silahların ‘radikal İslamcı örgütlere gönderilmediğini’ açıkladılar. Ancak Sedat PEKER’in yaptığı açıklamalarla, SADAT ile Radikal İslamcı örgütler arasındaki ilişki yeniden gündeme geldi. PEKER, “MİT tırları yakalandığında içindekilerin (silahların) Türkmenlere ihtiyaç için gittiğini düşünüyordum. Fakat bu silahların yollanması meselesini TSK’nın ve MİT’in değil, SADAT’ın içindeki bir ekibin organize etti. Kendi üzerinden gönderilen bu malzemelerin Türkmenlere değil, El-Nusra’ya gönderildiğini…” açıklaması kamuoyunda ciddi bir tartışmaya yol açtı. SADAT, PEKER’in iddialarını yine reddetti. Aynı şekilde SADAT’ın Afrin, El Bab ve İdlib’de faaliyet yürüttüğüne dair iddialar basında yer almaya devam ediyor.
Hem MİT hem de SADAT’ın Libya merkezi hükümetini Hafter Güçlerine karşı destekledikleri, eğittikleri bu nedenle Hafter güçlerinin ilerlemesinin durdurulmasında önemli bir misyon üstlendikleri belirtiliyor. Rusya İstahbarat Dairesi Başkanlığı SADAT’ın Özgür Suriye Ordusu üyelerini Libya’ya gönderdiğine dair rapor kamuoyuna yansımıştı.
Somali ile yakında ilgilenen Ankara’nın buradaki çalışmalar içir SADAT’ı görevlendirmesi ve burada ‘eğitim’ üssü kurmasına yönelik taleplerin gündeme gelmiş olması hatta burada görevlendirilecek emekli SAS komandolarına 4 bin dolar aylık verileceği iddiası üstlendiği misyona uygun olduğu görülüyor.
İç Politikada SADAT’a biçilen rol
15 Temmuz 2016 tarihili Gülen Cemaat merkezli darbe girişiminin bastırılmasında Gayri Nizami Harp kuralları içerisinde SADAT’ın önemli bir rol üstlendiği iddiası sıklıkla gündeme getirildi. Özellikle Sedat PEKER’in 15 Temmuz günü Ordu ve Emniyet Müdürlüğünün envanterinde olmayan silahların dağıtıldığı iddiası gündeme geldi. PEKER’e göre söz konusu silahlar ‘SADAT’a bağlı gruplar tarafından dağıtıldı ve kullanıldı.’ SADAT Yönetim Kurulu bu iddiaları kesin bir dille reddetmesine rağmen muhalefet partileri tarafından sürekli gündemde tutuluyor. 2016 yılında Osman Korutürk ve 4 CHP’li milletvekili, SADAT’ın faaliyetlerini kamuoyuna taşırken ‘‘Bakanlık onaylı Kontrgerilla Merkezi: Suriyeli çeteleri silahlandırıp eğitiyorlar’’ önergesini Meclise sundular. Ancak bu önerği AKP/MHP oylarıyla reddedildi.
2017 yılında, bugün Zafer PARTİSİ Genel Başkanı olan Ümit Özdağ, 2017 yılında 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde ve İyi Parti Genel Başkan Yardımcılığı’nı yürüttüğü dönemde, ‘SADAT’ın silahlı eğitim kampları oluşturduğunu’ açıkladı. 2018 yılında İYİ PARTİ Başkanı Akşener de “Son dönemde üniformalar uzun namlulu silahlarla bazı kişiler ortalıkta dolaşıyor. Bunlarla ilgili çok önemli iddialar var… Örneğin Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları bulunduğunu duyuyoruz, bu iddialar söyleniyor. Araştırılırsın ve bize bilgi verilsin. Bunların seçim döneminde rol alacakları, istenmeyen bir sonuç çıkması halinde karışıklık yaratacakları yolunda yoğun söylentiler var. Bunlardan birisi de Sadat diye bir yapı. İnanın Sadat da diğer yapılar da benim için toz zerresidir. Bu malum yapılar insanları çatışmaların içerisine sürükleyecekler. Şimdiden uyarıyorum ve önlem alınmasını istiyorum” AKŞENER’in bu açıklaması, SADAT’ın bir kontra örgütü olarak, toplum arasında provokasyonlara yol açacak eylemler yapacağına dair bir iddia olduğu açıktır.
Tanrıverdi’nin cumhurbaşkanlığı danışmanlığından istifası
Tanrıverdi’nin Aralık 2019’da İstanbul’da düzenlenen bir kongrede Cumhurbaşkanının kast ederek “Mehdi’nin gelişine hazırlanmamız gerekiyor” biçiminde yaptığı değerlendirmenin kamuoyuna yansımasından sonra, Ocak 2020’de Cumhurbaşkanı başdanışmanlığından ve Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyeliği görevlerinden alındığı’ belirtildi. Ancak TANRIVERDİ’nin istifasının ‘Mehdi Gelecek’ biçimindeki açıklamasıyla ilişkili bulunuyor. TANRIVERDİ için bir benzetme ‘İran’da Süleymani, Türkiye’de Tanriverdi.’ Her ikisi de Gayri Nizami Harp stratejisine göre kendi ülkelerinin çıkarlarına göre bölgede faaliyet yürütüyorlardı. ABD, Süleymani’yi Irak’ta bir füze ile vurdu. İlginç bir şekilde Tanrıverdi, eşzamanlı olarak cumhurbaşkanlığı sarayındaki görevlerinden ayrıldı. Bunun bir tesadüf olmadığı, ABD’nin ‘bölgede benim çıkarlarıma karşı olan veya benim bölgedeki stratejilerimi bozmaya çalışanları fiziki olarak tasfiye ederim’ mesajının doğru okunarak geri adım attığı anlaşılıyor. SADAT’ın başında kendisi değil oğlu bulunmasına rağmen he
Kılıçdaroğlu’nun Seçim Uyarısı
Devlet içerisindeki farklı eğilimlerden gelen bilgileri değerlendiren Kılıçdaroğlu’nun ticari bir şirket özelliği taşıyan SADAT’ın önüne gitmesi ve yaptığı açıklama son derece ciddiye alınması gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun ve Akşener’in iddiası, seçim sürecine girildiği bu dönemde iktidarın SADAT üzerinden hem çatışmalı bir kaos ortamı yaratacağı hem de seçim sonuçlarına müdahale edileceği uyarısı yapılıyor.
AKP iktidarda kalmak için seçimler dahil bütün koşulları zorlayacaktır. Bu nedenle baskı politikalarını en üst sınıra taşıyacağına dair çok sayıda veri bulunuyor. SADAT’ın bu sürecin bir parçası olarak kullanılması durumunda politik ve toplumsal kaosun sınırlarını belirlemek mümkün olmayacaktır. Örneğin 17.06.2021 İzmir’de Halkların Demokratik Partisi (HDP) il binasına yönelik saldırıda Zeynep POYRAZ’ı katleden saldırganın SADAT ile bağlantılı olduğu ve SADAT tarafından eğitilmek üzere Suriye’ye gönderildiği iddiası bize bir fikir veriyor.