Türkiye, haftalardır yeni ve her biri bir öncekini aratacak derecede inanılmaz skandallarla çalkalanıyor. Skandal patladığında bir anda saman alevi gibi parlıyor, birkaç gün sosyal medya alemlerinde gürültü kopuyor ve sonunda her şey unutulmaya terkediliyor.
İktidar partisi toplumun bu yönünü bildiğinden tepkiler karşısında yüzeysel açıklamalarla konuları geçiştirmekte zerre sakınca görmüyor. Bu tavır iktidar cenahında adeta bir gelenek haline dönmüş durumda. Hatırlayınız, 2014 yılında milletvekili maaşlarının artırılması mecliste görüşülürken, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın tepkilere “üç gün konuşurlar, sonra unuturlar” demesi, AKP’nin bu işi çözdüğünü gösteriyor. Arınç’ın cümlesi şekil olarak gelişigüzel söylenmiş bir söz gibi görünse de içerik olarak o kadar basit değil.
Bu toplum, 20 yılda AKP iktidarını ne kadar tanıdıysa, iktidar da toplumun şifrelerini çözmüş durumda. İktidar ve halk arasındaki karşılıklı çözülme hali skandallar ülkesi Türkiye’de skandal kavramını yerle yeksan ediyor. Normal bir ülkede yaşansa iktidarı yerinden edip yargı önüne çıkaracak meseleler bizde “üç-beş kez konuşurlar, sonra unuturlar” taktiğiyle soğumaya bırakılıyor ve bu yöntemin şimdilik başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Bu sebepten, “skandal” kelimesi yaşananları karşılamaya yetmiyor, hafif kalıyor.
Ancak bir kaç haftadır yaşanan olaylara baktığımızda baş döndüren sıcak gündem trafiğinin memleketi kasıp kavurduğunu okuyabiliyoruz. İktidarın bazı konularda bilinçli olarak yaptığı gündem değiştirme “cambaza bak” taktiğinin eskisi gibi etkisini göstermediği bir gerçek. Fakat muhalefet bloğu bu konuda görüş ayrılığı içerisinde ve saray rejimi muhalefetteki en ufak bir görüş ayrılığını bile fırsata çevirmekte ustalaştı. Bir kısım ; konuşulması, tartışılması ve sıcak tutulması gereken konuları “AKP gündem değiştirip başka bir olayın üstünü kapatmak istiyor” mantığının verdiği rahatlıkla lafını bile etmezken, bir kısım ise bunun da bir AKP stratejisi olduğunu ve daha dikkatli olunması gerektiği görüşünde.
Karşılıklı siyasi hamleler ve toplum mühendisliği savaşları 20 yıldır hiç olmadığı kadar had safhada. Siyaset arenası adeta bir satranç tahtasını andırıyor. Bu satranç oyununda iktidarın kaleleri düşmüş, şahı savunacak önemli figürlerden bazıları oyun dışı kalmıştır.
Öte yandan CHP, 128 milyar dolar meselesini sıcak tutarak uzun zamandan beri yapamadığı bir şey yaptı ve gündemi belirledi. Erdoğan’ın bu vesileyle belki de ilk defa savunma pozisyonuna geçtiği görülüyor. İktidar tarafından bu paranın nereye harcandığına dair her kafadan bir ses çıkıyor. En son cumhurbaşkanı FETÖ ile mücadeleye harcandı demek zorunda kaldı. Görünen şu; İktidarın “üç gün sonra unutulur” taktiği bu 128 milyar dolar meselesinde tutmayacağı görülüyor. Ancak CHP’nin siciline bakarak, birçok örnekte olduğu gibi bu meselesinin de bir süre sonra soğumaya bırakabileceğine dair kuşkular var. Ben de bu kuşkuyu taşıyorum. Umarım böyle yapmaz.
Baszı AKP yöneticilerinin kokain kullanmasının, milletvekili danışmanın tomar-tomar para saymasının, AKP’li belediyelerin Gri pasaportlarla bizzat devleti kullanarak insan kaçakçılığı yapmasının basına sızdırılmasının bir tesadüf olmadığını da söylemek geker.
İçerideki hallerimiz kısaca bu şekildeyken dışarıda da durumlar pek parlak görünmüyor. AKP’nin yüzünü yeniden batıya dönme gayretleri karşılık bulmadı. ABD Başkanı Joe Biden’dan bir türlü gelmeyen telefon, Türkiye’nin F35 projesinden resmi olarak çıkarılmasıyla daha farklı bir boyut kazandı. Suriye’de duvara toslayan Türkiye, Mısır’da darbeci dediği Sisi’yle ilişkileri normalleştirme çabasında. Hatta işler öyle bir yere geldi ki Türkiye’de Sisi karşıtı ve İhvan yanlısı televizyon yayınlarının kısıtlanmasına kadar bir dizi uygulamaya geçildi. İç politika ve ekonomiden sonra dış politika da iflas edildiği açık.
Ufukta henüz bir erken seçim görünmese de Türkiye sürprizlerle dolu bir ülke. Bir sabah uyanıyorsunuz ve bambaşka bir gündem. Günler, haftalar yepyeni ve hiç tahmin edemeyeceğimiz olaylara gebe. Her an her şeye hazırlıklı olmakta fayda var.