Selahattin Demirtaş’ın, “Eğer muhalefetteki milliyetçi odaklar, demokrasi ittifakına ısrarla engel olmaya devam edeceklerse, bu durumda HDP’nin öncülüğünde üçüncü bir ittifak ‘demokrasi ittifakı’ olarak ilan edilebilir” önerisini sundur. HDP’nin Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da “İnancımızı ve umudumuzu yitirmedikçe bizi alt edecek hiçbir güç yoktur. Başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarını bir 100 yıl daha karanlığa mahkum etmeyeceğiz, buna asla izin vermeyeceğiz. Tarihsel olarak var olan, sistemin içinden gelen devletçi iki egemen bloka karşı üçüncü yol siyasetini büyüteceğiz. Demokrasi ittifakını genişleterek ülkeyi bu karanlıktan kurtaracağız” diyerek Demirtaş’ın açıklamasına paralel üçüncü yol mesajı vermesi, Türkiye siyasi dengelerini sarsmaya başladı.
HDP, bu siyasal stratejik hamlesiyle, patinaj yapan ve tıkanan Türkiye siyasetinin önünü açtı. % 1,5 oy alan Saadet Partisini millet ittifakının içine aldıkları halde, HDP’yi ısrarla Cumhur İttifakı’nın dışında tutanlara ‘dur’ denildi. Bu duruma Kürt hareketinin tabanından yükselen haklı itiraz seslerine ve taleplerine doğru bir cevap oldu. HDP’yi siyasetin kıyısında, köşesinde bekletilen, ilişki, ittifaklarda gizli, saklı destekçi konum ve rolü biçilen bir parti olmaktan çıkararak, siyasetin merkezi ve kilit partisi konumuna getirdi. Daha ilk günden Türkiye’nin erken yada zamanında yapılacak seçimlerde HDP’nin belirleyici etkisi konuşulmaya başlandı. Bu da HDP’nin potansiyel öz gücü ve iradesinin kendisi ve tüm siyasi taraflar ve aktörlerce bir kez daha derinden idrak edilmesini sağladı.
Siyasette kalıcı dostluklar, ittifaklar ve birliktelikler yoktur. Tersine geçici dostluk, ittifak, yol arkadaşlığı ve birliktelikler vardır. Siyasi husumetlerde ömür boyu ve kalıcı değildir. Siyasi çıkarlar; dün dostun olanı bugün hasmın haline getirebilir. Dünkü hasmını da bugün geçici yol arkadaşın kılabilir. Siyasette katılık ve kesinlik, yalnızlığa götürür. Türkiye’nin de içinde yer aldığı Ortadoğu, her an her şeyin değiştiği, yıkılıp yeniden kurulduğu, ittifak ve düşmanlıkların günlük ve anlık olarak belirlendiği bir coğrafyanın adıdır. O nedenle bu coğrafyada siyasette kendini katı bir biçimde, değişime açık olmayan ‘kesin doğrulara’ bağlı kalındığında kaybedilir.
Siyaset, yanlışta ısrar etmek, bir mevzide, bir stratejide ve bir merkezde sabit çakılıp kalmak değil. Tersine canlı, hareketli, devinim halinde ve sarkaç misali hamle üstüne hamle geliştirebilme, çoklu ve alternatifli politika üretebilme gücü ve iradesini gösterebilme sanatıdır. Bu anlamda siyaset, bir yaratma eylemidir. Türkiye’de kim yaratıcı, çözüm geliştirici güce sahipse o yeni kurulacak düzende çok güçlü bir biçimde yer alacaktır.
Demirtaş ve HDP yönetimi, yaptıkları açıklamadan itibaren bu konuda inisiyatif almış, irade beyan etmiştir. Bana göre bu ayakta alkışlanması gereken çok doğru bir stratejik ve politik tavırdır. Demirtaş’ın ve HDP’nin bu öngörülü politik kararını desteklemek ve toplumsal alanda yaşam bulması için desteklemek gerekir. Kılıçdaroğlu’nun dolaylı, Akşener’ın doğrudan yaptığı açıklamalarda HDP’nin Millet ittifakı içinde olmadığını sıklıkla dile getiriyorlar. Politik dengelerin merkezinde olan HDP de, kendi politik alanı içerisinde üçüncü ittifak olarak tanımlanan ‘’Demokrasi İttifakı’nı kuracaktır.
Şimdi bu HDP’siz kerameti kendinden menkul Millet ittifakına sormak gerekmiyor mu? HDP olmadan yerel ve genel seçim kazanabiliyor musunuz? Sıradan bir seçmenin dahi bildiği bir gerçek var: HDP seçmenin oyları olmasaydı CHP’nin İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya adaylarının kazanma şansı sıfırdı. Siyaset aynı zamanda aritmetik bir oyundur. Siyasetin aritmetiğini belirleyen de HDP’nin taktik politikasıdır.
KIYI BOYU Partisi Meral ve ırkçı hempaları HDP’nin kapanması ve milletvekillerinin tutuklanması için AKP’den fazla can atıyor. HDP, Millet İttifakına yaptığı çağrıları aşamalı olarak terk edip, üçüncü yol üzerinden yürüyerek Türkiye’nin siyasal merkezine oturuyor. İşte buna reel pratik politika deniyor. Çünkü Millet ve Cumhur ittifakları, HDP’nin politik kararı ve tercihi olmadan kazanamayacaklarını görüyorlar. Bu nedenle her koşulda ülkenin politik geleceğini Kürtlerin merkezde olduğu Kürt seçmeni belirleyecek.
Türkiye’de bugün iktidar bloku Cumhur İttifakı’nın ve muhalefet bloku Millet İttifakı’nın gelecek seçimlerde %50+1’i yakalaması, HDP’nin %12-13 oy oranıyla sağlanabilir. Durum böyleyken HDP iktidar belirleyici, düzen kurucu, denge unsuru ve vazgeçilmez bir ittifak adayı konumuna yükselmiş bulunmaktadır. Her iki düzen bloku HDP’nin bu durumundan hoşnut değil. HDP gerçeğini kabul etmekten başka seçenekleri de yok. AKP MHP %40-42’yi geçemiyor. Muhalefet bloku %42-45’i aşamıyor İktidar olmak isteyen hangi blok olursa olsun HDP ile resmi ittifak, demokrasi ilkelerinde anlaşma şartı ile karşılaşmayı kabul etmeli. Kabul etmezse HDP, DEVA PARTİSİ gibi demokrasiden yana her kesimle İttifak oluşturarak tıkanan ülke siyasetinin önünü açabilir. Denklemler kurulur önemli olan politik çözüm istemektir.