Türkiye’nin politik geleceğini Kürt seçmen kitlesi belirleyecek. Sistemin yeniden şekillendirilmesinde Kürt seçmen kitlesinin merkezileştiği parti veya partilerin önemli bir rol oynayacağı görülüyor. Bu nedenle bütün politik tartışmaların merkezinde HDP bulunuyor.
İktidar HDP’yi kapatarak esasen Kürtleri politik alanın dışına atmak istiyor. Demirtaş başta olmak üzere HDP milletvekillerini, Belediye Başkanlarını tutuklamakla kalmadı aynı zamanda Kürtlerin yoğunlukta olduğu bütün kurumlara yönelik eş zamanlı operasyonlara sistematik olarak devam etti/ediyor. Böylelikle sisteme muhalif olan ve merkezinde Kürtlerin olduğu HDP’nin politik tasfiyesi, devletin çıkarları için bekaa sorunu olarak görülüyor. İktidarı anlamak mümkün ancak 6’lı masa olarak tanımlanan devlet muhalefeti de Kürt merkezli politik gücün dengeleri belirlemesinde oldukça rahatsız. Aynı şekilde 6’lı masa kendi politik alanının başarıya ulaşmasında Kürt seçmen kitlesine de zorunlu olarak ihtiyaç duyuuyor. Böylelikle HDP’nin kitlesel gücünü kullanma ama politik dengelerin dışında tutma taktiğini uygulamak istiyor.
6’lı Masanın Buluşma Noktası: Devlet hassasiyeti
6’lı masa olarak ifade edilen muhalefet de esasen devletin bir kanadını temsil ediyor. Devletin stratejik olarak korunması ve güçlendirilmesini savunuyor. Gündelik politik yaşamda bir kısım farklılıklar olsa da bu ekip de öncelikli olarak devlet diyor. Devletin stratejik kodlarından bağımsız olmayıp, devletin kurumsal kimliğinin devamı için aynı hedefe farkı kulvarda varmak istiyor. Yani bağımsız politikalar üretemiyor. Devletin geleceği için kendisine göre bir kısım hamleler yapıyor. AKP-MHP ittifakının izlediği çok ciddi oranda başarısız olan politikalarına müdahale ederek devletin kurumsal birliğini tesis edeceklerine sıklıkla dikkat çekiyorlar.
6’lı masada etkin bir güç olan İYİ Parti Başkanı Akşener başta olmak üzere bütün liderler özellikle Kürtlerin politik geleceğine dair devletin kodlarına uygun davranacaklarını hemen her fırsatta dile getiriyorlar. Bu nedenle AKP-MHP iktidarının HDP’nin kapatılmasına yönelik açılan davayı bazen açıktan bazen dolaylı destek vermeleri de bir tesadüf değil. Avukatların Öcalan ile görüşme talebine yönelik yapılan eylemlere karşı Akşener’in yapmış olduğu açıklama taktiksel bir hamle değil tersine devletin stratejik kodlarına olan bağımlılığını ifade ediyor. Bu yaklaşım sadece iktidar için değil aynı zamanda muhalif görünen politik kanadın bir kısmı için de Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün devam edeceğini ortaya koyuyor.
Muhalefet Partilerin Hassasiyetlerine EVET ama HDP seçmenin hassasiyetlerine HAYIR
İMuhalefet ne söylerse tabanı dikkate alınıyor ve gayet doğal karşılanıyor;
CHP politikalarında kendi tabanının hassasiyetlerini dikkate alıyor. Bunu göre açıklama yapıyor: BU GÜZEL VE ÖNEMLİ
İYİ Parti her açıklamasında kendi tabanının hassasiyetlerini esas alıyor: BU DA ÇOK GÜZEL
Gelecek Parti politika belirlerken tabanının dikkate alıyor: BU DA GAYET DOĞAL
DEVA Partisi, görüşlerini kamuoyu ile paylaşırken tabanını sesini önemsiyor: BU OLMASI GEREKEN
Saadet Partisi, İslamcı bir tabana sahip, belirlediği her politikada buna özen gösteriyor: OLMASI GEREKEN BU OENİLİYOR
Demokrat Parti, politik etki gücü olmamasına rağmen tabanı için hassas bir noktada: TABANIN SESİNE KULAK VERMESİ ÖNEMLİ
Özetle; 6 partiden oluşan ‘Muhalefet’ özellikle Kürt sorununa ilişkin yaptığı her açıklamada TABANIN HASSASİYETİ VE SESİ ÖN PLANA ÇIKIYOR. Bu genel kabul gören bir yaklaşım.
Mesele HDP olduğunda ise durum değişiyor: HDP tabanının hassasiyetleri ÖNEMLİ DEĞİL. Tabanının talepleri DİKKATE ALINMAZ. HDP, kendi seçmen kitlesinin taleplerini dillendirdiği zaman bütün muhalefet tek bir ağızdan bağırıyor: OLMAZ. Sadece 6’lı masanın seçmeninin hassasiyetleri var. HDP seçmenin hassasiyetleri YOK. Olsa da ÖNEMLİ DEĞİLDİR.
Bu bakış açısı pişkince sürekli tartışılıyor. İktidar medyasını bir kenara bırakalım, muhalif medyası dahi HDP’nin açıklamalarına verilen cevap: 6 Masa seçmeninin hassasiyetleri var. Peki HDP veya Kürt seçmeninin hassasiyetleri için bir tek cümle kuruyorlar mı? Hayır. Hatta önemsiz gösterilmeye çalışılır.
6’lı masanın iktidarla ilişkisi sorgulanmaz ama HDP’nin olası bir görüşmesi hedef tahtasına oturtulur.
Devlet merkezli muhalif medya da HDP’ye yönelik psikolojik bir savaş yürütüyor. HDP, AKP ile işbirliği yapar mı? Her tartışmada Kürtler AKP’ye oy verir mi? Kimse tersten sormuyor: AKP’nin oyunun % kaçı Kürt, % kaçı Türk seçmen kitlesinden oluşuyor. AKP’nin Van’da, Muş’ta, Ağrı’da, Hakkâri’de, Diyarbakır’da % kaç aldığı tartışma programlarının konusu oluyor. Ama kimse Konya’da, Kayseri’de, Sivas’ta, Trabzon’da, Ankara’da, İstanbul’da neden AKP halen birinci parti konumunda olduğunu tartışmıyor. Sorgulama sadece KÜRTLER üzerinde yapılıyor. AKP’nin Türk seçmen kitlesi içerisinde birinci parti konumunda olması gayet doğal görülüyor ve sorgulamaya gerek duyulmuyor.
Muhalefet Kürtlerin taleplerini dikkate almıyor ama HDP’nin muhalefete koşulsuz destek vermesini istiyor. HDP ile en ufak politik bir bağ kurmak istemiyor. HDP’nin iktidara açık tutum almasını istiyor ama HDP’nin taleplerine karşı çıkıyor.
İktidar istediği taktirde 6’lı masa ile doğrudan ilişki kurar ve devlet muhalefeti de koşa koşa gider fakat HDP, AKP ile görüşme eğiliminde olsa hep birlikte saldırıya geçerler. AKP, 6’lı masa liderleriyle arka planda dolaylı görüşmeler yapıyor. Bunu herkes bilir ama kimse açıklamaya gerek duymaz. HDP böyle bir adım atsa, anında deşifre edilir ve Kürt seçmen kitlesi zan altında bırakılır.
6’lı devlet masası ‘Yeni Bir Çözüm’ sürecine karşıdır
‘Kürt sorunu yoktur’ diyen AKP-MHP iktidarının dayandığı strateji; sistemin iç dengelerini belirlemede önemli bir güç haline gelen Kürtlerin politik olarak tasfiye edilmesidir. Bunu da politik yaşamın her alanında kesintisizce uyguluyor. AKP iktidarı bütün saldırı politikalarına rağmen belirlediği hedefe ulaşamayacağını ve Kürtlerin iç politik denklemin dışına çıkartamayacağını da görüyor. İktidar başarısız kalacağından emin olduğunda bu kez tersten Kürtleri etkilemek için ‘yeni’ bir kısım politik adımlar atabilir. Ankara’daki politik havayı koklayan herkes bunu görüyor. Bunu yaparken dahi Kürtler arasında çelişkileri derinleştirmeyi planlıyor Bu nedenle iktidar; İmralı/Öcalan-Kandil/PKK-Ankara/HDP-Edirne/Demirtaş denkleminde ‘kriz çıkartmaya çalışıyor. Kürtlerin kimin tarafından temsil edeceği konusunda ciddi bir tartışma yada çatışma çıkarabileceğine kendini inandırmış görünüyor. Başta cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar bürokratları ve yöneticileri özellikle Öcalan ile görüşüldüğü ve hatta bir anlaşmanın yapıldığı algısına Kürt seçmen kitlesini inandırmaya çalışıyorlar. Böylelikle saydığım dört alan arasında çelişkilerin aratacağı beklentisi oluşturuluyor.
Devlet Öcalan ile görüşüyor ama Muhalefet tedirgin oluyor
Devlet kurumları Öcalan ile görüşüyor. Bunu uluslar arası ilişkilerdeki bir çok değerlendirmede ve analizde anlamak mümkün. Ancak Öcalan ile yapılan görüşmelerde ciddi bir ilerlemenin olmadığı artık herkesin bildiği bir realitedir. Öcalan, görüşmelerde açık ve kabul edilebilir bir konspet oluşturulmadan ne sürece dahil olur ne de süreci başlatır. Öcalan, kendi arkadaşlarıyla ve Kürt seçmenini temsil eden kişilerle, sivil toplum gruplarıyla veya partilerle ile resmi görüşmelere başlamadan hiçbir adım atmaz, olası bir sürecin içinde olmaz. Öcalan ile devlet temsilcileri arasındaki görüşmenin en önemli faktörlerden biri de görüşmenin iktidarın bürokratlarıyla değil doğrudan politik temsiliyeti olanlarla devam etmesi talebidir. Hatta Öcalan’ın iki taraf için bağlayıcı olan ‘Dolmabahçe deklarasyonunun yeniden kamuoyuna sunulmasını talep ettiği iddia ediliyor. İktidarın kaybedeceğini gören Öcalan, hem yenilen tarafa oynamaz hem de taleplerin düzeyini yükseltir.
İlginç olan ise muhalefetin, iktidarın Öcalan ile görüşmesinde çok tedirgin olmasıdır. MHP/AKP iktidarı, kazanmanın tek yolunun Öcalan ile pazarlığa oturmasında ve Kürtler için yeni bir sürecin başlatmasında görürse bunu çok açık yapar. Kürtler politik temsilcileri de edebi/ezeli düşmanlık yapmak yerine politik pazarlığın ve taleplerin gerçekçi olup olmadığına, iktidarın ne kadar samimi olup olmadığına ve yapılacak önerilerin Kürtler için toplumsal karşılığı olup olmamasına bakacaktır.
6’lı Masa Öcalan ile görüşme olasılığını sıklıkla dile getiriyor. Hatta bundan oldukça eminler çünkü devletin bir kanadında kendilerine bilgi akışı var. Masa temsilcileri ve muhalefet medyası, Öcalan ile yeni bir sürecin başlatılmasını sürekli eleştiri konusu yapıyor ama kendileri ne öneriyor? Kürtlerin toplumsal talepleri için ne söylüyorlar? Kürt sorunun demokratik siyaset içinde çözümüne dair somut bir projeleri var mı? Bunların hiçbirine maalesef olumlu yanıt veremiyor. Kürtlerle yan yana gelmek, ortak plan yapmak, geleceği birlikte örgütlemek gibi en küçük bir projeleri yok.
Kürtlerden destek isteyen muhalefet Kürtlerin taleplerini hesaba katmalı
Kürtlerden istenilen nedir? Kürtlerin, koşulsuz, plansız, amaçsız Erdoğan’a karşı devlet muhalefetini destekleyip Akşener’i Başbakan yapmak. Başbakanlık kavramını çok bilerek kullandım. Kılıçdaroğlu, yetkileri nedeniyle sembolik hale getirilen muhalefetinin cumhurbaşkanı olacak. İcracı kişi Akşener de fiilen başbakan olacak
Kürtler, Erdoğan yerine icracı olarak Akşener’i başbakan yapacak ama Kürt sorunu olduğu yerde kalacak. Çözümsüzlük devam edecek, saldırılar kesintisizce sürecek yani devletin geleneksel politikalarında bir değişime gidilmeyecek.
Peki, Kürtlerin politik temsilcisi konumunda olan HDP seçmeni hangi gerekçeyle muhalefeti destekleyecek. HDP’nin kapatılmasını savunan hatta HDP’nin kapatılması beklentisine girerek Kürt seçmeni üzerinde gelecek hesabı yapan 6’lı Masaya Kürt seçmeni neden oy versin.
ABD-AB ile Rusya, Ukrayna’da fiilen/dolaylı bir savaş halindeler ama Suriye’de Türkiye’nin politikalarına karşı ‘ortak’ çıkarlar üzerinde birleşiyorlar. Çünkü çıkarlar belirleyicidir. Kürtler de kimseyle sonsuza kadar düşman olmazlar, politik dengelere göre stratejiler ve taktiksel politikalar belirlerler. Politik ve toplumsal çıkarlarına göre hareket ederler.
Kürtlerin politik dengeleri belirleme gücü 2019 Yerel Seçimlerde görüldü. Bu gerçeği kim görür, Kürtlerin stratejik gücü üzerinde kazanmayı amaçlar, doğru ve gerçekçi politikalarla çözüm üretir ve Kürtlerin politik temsilcisi olan HDP ile doğru bir ilişki kurarsa kazanan taraf olur.
Erdoğan düşmanlığı siyaseti üzerinden Kürtlerden taraf olmayı beklemenin hiçbir geçerliliği yok. 6’lı Masa düşünsün ve karar versin. Kazanmak mı? Kaybetmek mi? Hangisini İstiyor
“ Dr. MUSTAFA PEKÖZ: 6’LI MASA KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNDEN KORKUYOR MU?” üzerine bir yorum
Mesajiniza tesekkür ederim.
Bu ve bundan sonraki secimlerde agirligi giderekartacak bicimde Kürt oylarinin belirleyiciolacagi gayet acik.
Iyi Parti MHP nin solunda olup AKP den bosalacak bosluguda doldurmaya calisiyor, fakat MHP oylarindan da asla vazgecmeyecektir. Kemalisttirde.
CHP Kemal Kilictaroglu ile daha sola kayabilir ama orada da özellikle Kemalizm Omurgadir, Irkci Shoven durusundan vaz gecmez. Solun fazlaca umutlanmamasi gerekir.
Gelecek Partisinin bence gelecegi yok, bu secimlerde AKP oylarini bölmede minnakta olsa bir rolü olacaktir.
Saadet Partisi Bitkisel Hayattan asla kurtulamaz, Onlarda azicikta olsa AKP tirtiklayicisi.
DPden bahsetme geregi duymuyorum.
DEVA Partisinin Türkiyede ve K. Kürdistanda AKP oylarini almasini dilerim. DEVA kadrolari AKP nin zamaninda Almanyadan ithal ettikleri insanlar etrafinda vücut buluyor. Daha Modern ve Liberaller. Eldeki Malzemeye göre konusacaksak eger, AKP den mümkün mertebe kopuslar saglamasi ve HDP ye asla oy vermeyeceklerin adresi olmasini dilerim.
DEVA ve HDP ne kadar güclü olarak secimlerden cikar ise , bu Türkiyede ileriye dönük bir adim olacaktir.
MHP yi yabana atmamakgerekir ama cok inisli cikisli Fasist bir Parti. Ne kadar gücünü koruyabilir artirabilir veya iyice dibi boylar, bu IYIP ve AKP nin performansina bagli olacak.
HDP ye gelince;
Gecmiste özellikle „Hendek olaylari“ ve „Seni baskan yaptirmayacagiz“ slogan ve tahrikleri ile cocukca ve cok agir sonuclar getiren eylemler yaptilar. Bunun haricinde apacik bir Demirtas Öcalan cizgileri savasi var, AKP bunun cok farkinda ve muazzam kullaniyor.
Öcalan Türkiyedeki Mustafa Kemalin Kürt versiyonu. Son derece kaypak , Narsist bir kishilik. 63 yasima geldim. Alman Ywsiller Partisinde cok önemli calismalar yaptim arka planda kalarak. Öcalani cok iyi taniyorum, MIT Perincek baglantilarini Alman istihbarati BND yolu ile kesin bilgi olarak ögrenme sansina sahip oldum. Haki Karer Mazlum Dogan olaylarina kadar nerede neler yaptigini cok iyi biliyorum. AKP Ona ne yaparsa yapsin, ilk firsatta Onlarla gene isbirligi yapacagindanda eminim. „Gemlik yürüyüsü“ konusu uzun hikaye. ΑKP nin hamlesi sonrasinda HDP nin de böyle bir hamle yapmasi zorunlu oldu elbette. Öcalan gene „kullanisli oldugunu“ göstermeye kalkip gene AKP ye secde ederse bu Demirtas cephesini güclendirecektir ama is isten gececek, AKP azda olsa Kürt kafasi karistiracaktir. HDP son derece dikkatli olmalidir.
HDP nin ve Kürt secmeninin belirleyicilikte nasil tavir takinmasi konusunda Sizinle hem fikirim, tekrar etmeye gerek duymuyorum.
Türkiye icin son dönemec.
Bakalim ne sonuc üretebilecekler…
Son not;
Ben Almanim. Profesyonel Siyasetten son dakikada ayrildim. Hemde Bavyera Esbaskani olmam kesin iken zamaninda. O zamanlar henüz Cem Özdemir ve diger Arkadaslar henüz yoklar idi. Benim kanaatimce Profesyonel Siyasetcilik ödünler uzlasmalar olmaz ise olmaz. Ben ama Özgürlügüme cok düskünüm. Onur ve Haysiyetimede. Benim yapabilecegim bir sey degil bu.
Neden anlattim?
Hep kendi ismim ile ve acikca fikirlerimi söyledim. Yayinlanmayacak deme kismina cevap olarak. Umurumda degil, yayinlayin özellikle hatta. Korkunun ecele faydasi yok! Cok kez suikaste ugradim, öldüremediler, tehtit ettile boyun egdiremediler. Kahraman degilim yanlis anlasilmasin, aptalda degilim.
Sadece hicap duyarim düsüncelerimi korkudan dememekten veya „dikkatli“ olmaktan.
Sevgi ve saygi ile kalin,Emeginize mesajiniza tesekkür ederim.