Güncel HaberlerMakaleler

AZİZ ODABAŞI: MİLLET İTTİFAKI’NIN VE CUMHUR İTTİFAKI’NIN GELECEĞİ VE KÜRT SEÇMENİ


Ülke olarak büyük bir felaket yaşadık. 50 bine yakın vatandaşımız yaşamını yitirdi ve yaklaşık 15 milyon insanımız bu felaketten doğrudan etkilendi.  Deprem felaketinin yarattığı toplumsal sorunlar özellikle iktidarı çok ciddi oranda etkileyeceği biliniyor.

 

Türkiye’de hem toplumsal sorunlar hem de politik ilişkiler çok hızla değişmektedir. Örneğin bir aydır gündemimizi belirleyen tek husus oldu.  Bugün ise deprem krizi içerisinden seçim sürecine girmiş bulunuyoruz.  Ne yaparsak yapalım seçimler önümüzdeki birkaç ayın gündemini oluşturacak. Yani toplumsal ve ekonomik kriz içerisinden seçimler olacak ve ülkeniniz en az on beş yıllık geleceği planlanacak. Bu nedenle seçimlerin geçici bir süre ön plana çıkması bir zorunluluktur.

 

Millet İttifakının ve Cumhur İttifakının Kürt seçmen planı

 

Seçimlerde ortaya çıkan ittifaklar ilginç dengelerin oluşmasını sağlıyor. MHP-AKP üzerinde şekillenen Cumhur İttifakı, Hüda-Par ile ittifak kurma kararı aldı. Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesinin HDP’nin hazineden alacağı yardım blokajını kaldırma kararını ihanetle suçlarken, Anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesi gerektiğini ve Şeriat düzeni istediğini açıklayan Hüda-Par’ın Cumhur İttifakına katılmasını onaylıyor.

 

Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, HDP’yi ziyaret edeceğini ve karşılıklı bir görüşme yapacaklarını açıkladı.  İktidar medyası Millet İttifakı, HDP’ye teslim oldu manşetini attı. Akşener, Kılıçdaroğlu’nun HDP ziyaretine şartlı onay verdi.  Millet İttifakının medyası da cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HÜDA-PAR ile görüşmesini tartışmaya başladı.

 

Dikkat çeken nokta şu;  hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı, Kürtlerin oyu olmadan cumhurbaşkanlığını kazanamayacaklarını görüyor. Bu nedenle Kürt seçmen kitlesinin oyunu almak için bütün hünerlerini gösteriyorlar. Ancak her iki taraf Kürtlerin talepleri konusunda tek bir yorum yapmıyor. Kürtlerin toplumsal, politik, kültürel, yerel ve ekonomik sorunlarını nasıl çözeceklerine dair ciddiye alınabilir bir değerlendirme yapmıyor. Cumhur İttifakı MHP/Bahçeli’ye, Millet İttifakı/Akşener’e esir olmuş durumda. Kürtlerin talepleri söz konusu olduğunda Erdoğan, Bahçeli’nin belirlediği sınırlar içerisinde, Kıçıldaroğlu ise Akşener’in çizdiği sınırlar içerisinde konuşuyor.  Böylelikle Kürtlerin ne dediği, ne talep ettiği kimseyi ilgilendirmiyor. Sadece kendi  politik çıkarları üzerinden Kürt politik partileriyle  ilişkilenmek istiyorlar. Bu yaklaşım da bölgesel sorunları çözmez.

 

 Kürt merkezli politik partileri ne yapmalıdır?

 

Belki de cevaplanması gereken en önemli sorunlardan biri de budur. Oy potansiyeli çok veya az olan bütün Kürt politik güçleri, bir araya gelerek ortak bir strateji oluşturmalıdırlar. Temel yaklaşım ise yüzyıldan fazladır devam eden sosyolojik-politik sorunlarımızın demokratik siyaset içerisinde çözümü için ortak kararlar almalarıdır. Silahların sustuğu, soruların parlamento çatısı altında çözüldüğü bir sürecin başlatmaları için ortak irade birliği oluştumaları gerekir. İster Cumhur İttifakı isterse Millet İttifakı desteklensin, Kürt politik temsilcilerinin talepleri aynı olmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşürken de, cumhubaşkanı adayı Kılıçdaroğlu ile görüşürken de, Kürtlerin söz konosu sorunları ve talepleri mutlaka gündeme getirilmeli ve çözüm yöntemi konusnda belirli prensipler oluşturmalıdır.  Hiç şüphesiz ki sorular bir anda bitmez ve zamana ihtiyaç var. Hangi ittifakın destekleneceğine dair mutlaka yazılı sözleşme yapılmasına gerek duymadan ama karşılıklı görüşmelerde ilkesel anlaşmalara vararak adım atılması önemlidir.

 

 Mevcut Partilerdeki Kürt kökenli milletvekilleri rollerini oynamalı

 

Sorun sadece söz konusu ittifaklara yüklenilmemelidir. Nihayetinde iki ittifak da devleti temsil etmektedir. Bölgenin eski ve yeni milletvekilleri, partilerin merkez yürütmesinde yer alan yöneticileri bir araya gelerek ortak bir tutum belirleyebilmelidirler. Politik görüşlerimiz farklı olabilir, dünyaya bakışımız değişik olabilir ama sonuçta bölge insanı olarak sorunlarımız ortak. Çözüm de ortak olmalıdır. Seçim sürecine girerken Kürt seçmenin oyu çok açıktan belirleyici olacak. Bu gerçeği bilerek çözüm için ortak akılla hareket edilmesi gerekiyor. Böylesi bir çalışmanın başlatılması için farklı partilerdeki yöneticiler, Sivil Toplum ve Mesleki Örgütlerimiz ortak bir adım atabilirler.

 

HDP; Kürt seçmen kitlesinin ana gücünü oluşturuyor

 

Bugünkü politik gerçeğimiz dikkate alındığında Kürt seçmenin somutlaştığı parti HDP’dir.  Doğal olarak HDP de kendi sosyolojik tabanının iradesini ve taleplerini dikkate alarak bir politika oluşturması son derece önem arz ediyor. HDP’nin cumhurbaşkanlığı seçimindeki politik tercihi Kılıçdaroğlu lehine olacak gibi görünüyor. Bu anlaşılır bir durumdur. Ancak dikkat çekilmesi gereken önemli bir noktanın olduğunu düşünüyorum. Öncelikli olarak Kürt meselesine dair öneri ve görüşlerini Kılıçdaroğlu ile paylaşmaları ve hatta gerektiğinde fiili bir anlayış birliğinin oluşturulması gerekir. Aynı şekilde Kürt merkezli Sivil Toplum Örgütleriyle, toplumun kanaat önderleriyle ve politik partileriyle yapılacak görüşmeler de son derece önemlidir. Bölgedeki oy potansiyelinin arttırılması bakımından ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum.

 

HDP’nin oy oranı % %12’nin üzerinde olduğu görülüyor. Eğer HDP, bölgemizin hassasiyetlerini ve taleplerini dikkate alır ve merkeze koyarsa bu oranın çok daha fazla artacağını söyleyebiliriz. HDP’nin kapatılmasına dair Anayasa Mahkemesinde devam eden davanın seçimlerde sonrasına kalma olasılığı oldukça yüksek görünüyor. Politik ilişkiler ve dengeler bu yönde bir eğilimi ortaya koymaktadır. HDP’nin seçim sürecinin belirleyici partisi olacağına dair yapılan yorum ve a8alizler dikkate alındığında, kendi seçmen kitlesinin taleplerini gündemleştirmeyi mutlaka sağlamadır.

 

Sonuç: Bu seçim, Türkiye’nin hem içte hem de bölgesel ilişkilerde politik yönünü belirleyecek. Çevremizde ciddi gelişmeler yaşanıyor. Devletin yeniden reorganize edileceği bir sürece girilecektir. Yeni bir dönem başlıyor ve bu süreçte Kürt sorunu gibi temel soruların demokratik siyaset alanında ve parlamento içerisinde çözülmesi için Kürt seçmeninin oyunu alan partiler ve özellikle HDP önemli bir misyon üstlenmelidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir