.
Anayasaya göre bir kişi iki kez üst üste Cumhurbaşkanı seçilebilir. Erdoğan şu anda ikinci dönemindedir. Zamanında(2023) veya kendisi seçim kararı verirse yeniden aday olması mümkün değildir. Bu durumda Erdoğan’ın aday olabilmesi için Meclisin 3/5 çoğunlukla erken seçim kararı vermesi gerekir. Bu da 360 sayısını bulmayı gerektiriyor. Mevcut durumda AKP ve MHP’nin toplam MV sayısı 340 civarındadır. Böylece muhalefetin desteği olmadan Meclisin erken seçim(24 Haziran 2023 öncesi) kararı olması mümkün değildir. Millet İttifakına bakılırsa “her halükarda Erdoğan’ın adaylığı önünde bir engel olduğu” söylemini dile getirmekten kaçınıyor. Bu durumda Meclise seçimlerin yenilenmesi teklifi gelirse buna katılacaklarını belirtiyorlar. Hal böyle iken AKP’nin seçimlerden sorumlu yetkilisi “Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının birinci döneminde olduğunu, bu nedenle zamanında yapılacak seçimlerde Erdoğan’ın adaylığına engel bir durum olmadığını” söyledi. Muhalefetin bu söyleme itiraz etmeyişi göz önünde bulundurulursa muhalefetin de bu görüşte olduğu söylenebilir. Millet ittifakı bunu “Erdoğan’ı bizzat yenmek” kılıfı altında savunuyorlar. Oysa Anayasa hükmü çok açık. Üçüncü kez seçilme yolu kapalı. Her şeyden önce Millet ittifakının Anayasanın gereği doğrultusunda hareket etmesi gerekir. Aksi takdirde Erdoğan’ın fiili tek adama dayalı icraatları da onaylanmış olur.
Yeni sisteme göre CB ve MV seçimleri eş zamanlı olarak yapılmaktadır. MV seçimleri tek turlu yapılırken, CB’nin ilk turda % 50+1’i bulamaması halinde en çok oyu alan iki aday arasında ikinci tur seçimleri yapılacaktır. 2014 ve 2018 seçimlerinde sonuç ilk turda olduğu için Türkiye’de şimdiye kadar ikinci tur tecrübesi yaşanmadı. 31 Mart İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin iptalinden sonra 23 Haziran tekrar seçimleri bir çeşit ikinci tur denemesi sayılabilir. 23 Haziran 2019 seçim sonuçlarının Erdoğan’ın aleyhine olduğu gerçeği karşısında Erdoğan’ın en büyük korkusu seçimlerin ikinci tura kalmasıdır. Bu nedenle muhalefetin “tek aday” ısrarı gereksiz bir ısrardır. Millet ittifakı adayını “tek” olarak belirleyebilir. HDP veya diğer parti ve kesimlere birinci turda “tek adaya” oy vermelerini istemek doğru olmaz. HDP, üçüncü yol siyasetinin bir gereği olarak HDP’yi aşacak şekilde “demokrasi ittifakı” kurabilirse bu ittifak MV seçimlerine de yansıyacak daha fazla MV çıkarma imkanı elde edebilir. CB ve MV seçimleri eş zamanlı yapıldığı için MV seçimlerine kendi ittifakı ile girecek olan HDP’nin kendi ittifakına Millet ittifakının “tek adayına” oy verme çağrısı MV seçimlerine de olumsuz olarak yansıyacaktır. Tıpkı 2019 yerel seçimlerinde Büyükşehir adayı gösterilmeyen yerlerde aday gösterilen İlçe Belediye başkanlığı ve Belediye Meclisi seçimlerinde HDP’nin yaşadığı oy kaybı örnek olarak gösterilebilir. HDP’nin hem Büyükşehir hem de ilçe belediyelerine aday gösterdiği yerlerde kazandığı ilçe belediye sayısının çokluğu HDP seçmeninin birlikte yapılan seçimlerde “bütünlüklü” hareket ettiği söylenebilir. HDP, Urfa’da Büyükşehirde aday göstermedi bunun yerine Saadet partisinin adayını desteklerken tüm ilçe belediyelerinde aday gösterdi. Bir önceki seçimde kazanılan beş olan ilçe sayısı bire(O da Suruç, sonradan kayyum atandı) indi. Diğer ilçelerin oylarında da büyük bir düşüş yaşandı. MV seçimleri açısından “telafisi mümkün olmayan” düşüşlere neden olabilir.
HDP, MV seçimlerinde kendi ittifakı ile girmek zorunda olduğuna göre CB seçimlerinde de kendi ittifakı ile girmek zorundadır. Millet ittifakı da olası pazarlık kuşkusuyla HDP’ye yan yana görünmekten dahi kaçındığı hususu göz önünde bulundurulduğunda bundan kaçınılmayacağı ortadadır. Sonucun ikinci tura kalması halinde, ikinci tur seçimleri CB ile sınırlı olduğundan dolayı MV seçimlerini etkilemesi de söz konusu değildir. İkinci tur iki adayla olduğu için iki aday arasında HDP seçmeni kendisi için daha zararlı olanın seçilmemesi temelinde oyunu kullanacaktır.
Daha önce iki kez yapılan seçimlerde HDP, Selahattin Demirtaş’ı aday gösterdi. Demirtaş’ın 2014 seçimlerinde aday gösterilmesi ne kadar doğru idi ise 2018’de aday gösterilmesi o kadar yanlıştı. Çünkü 2014’te Demirtaş partisinin eş genel başkanı ve milletvekili idi. 2018’de ne eş genel başkandı ne de milletvekili idi. Demirtaş’ın 2018’de CB adayı değil de MV adayı olarak gösterilmesi gerekirdi. Büyük olasılıkla seçilecek, dokunulmazlık kazanarak hapisten de çıkabilecekti. Her ne kadar Demirtaş partisinin vereceği her görevi yapmaya hazır olduğunu söylüyorsa da verilecek bu görev CB adaylığı ise CB adaylığını kabul etmemelidir. Demirtaş, MV’liğine adaylığını koyarak yeni dönemde siyasal rolünü MV olarak daha iyi oynayabilir.
27 Eylül tarihinde okunan HDP deklarasyonun ortaya koyduğu “nefes almanın imkansız” olduğu tespiti doğru bir değerlendirmedir. HDP’nin dahil olduğu ittifakın Cumhur ittifakından hiçbir beklentisi yoktur. Asgari demokrasi, adalet ve barış için en azından ceza ile karşılaşılmayacak, tartışmaların yolunu açacak parti ve kesimlere gerekli yer ve zamanda köstek olmayacağını da deklare etmekten kaçınmamalıdır. Bu anlamda 27 Eylül deklarasyonunda yazılı hususlar önemlidir.
İyi Parti Lideri Akşener’in “Cumhurbaşkanlığına aday değilim” demesi, Kılıçdaroğlu’na Millet ittifakının CB adaylığı yolunu açmıştır. Akşener’in “Başbakanlığa adayım” deyişi ileriye yönelik Parlamenter sistem için gerekli Anayasa değişikliği ile ancak anlam kazanabilir. Parlamenter sisteme geçilmesi halinde herhangi bir parti liderinin “başbakan olmak” isteği kadar normal bir istek olamaz.
Muhalefet partileri 2014 ve 2018 CB seçimlerini ikinci tura taşıyabilecek adaylar göstermiş olsalardı Erdoğan’ın ikinci turda kazanması mümkün olmayacaktı. Bu nedenle ikinci turdan asıl korkması gereken biri varsa bu Erdoğan ve Bahçeli’den başkası değildir. Kaldı ki, siyasi, ekonomik, idari ve sosyal olarak yönetemez duruma gelen Erdoğan’ın birinci turda kaybetme ihtimali dahi mevcuttur.
Mevcut Türk tipi CB, Erdoğan için getirilmiş bir sistemdir. Buna rağmen başarılı olmamıştır. Erdoğan’sız Türk tipi başkanlık sisteminin de başarı şansı yoksa da parlamenter sistemine geçiş sürecine kadar bu sistemin getirdiği yetkiler yaşanan kaosun sona ermesi için kullanılabilir. Bu konuda Millet ittifakının kendi içinde kararlaştırdığı sözleşmenin içeriğinde HDP’nin deklerasyonunda dile getirdiği tutuma ters düşecek hususlardan kaçınması olası ikinci turda HDP’nin desteği için önemlidir. HDP’nin yayınlamış olduğu tutum belgesinin muhalefet partileri tarafından oldukça olumlu karşılanması, aynı zamanda HDP ile muhalefetin diğer bileşenleri arasındaki ilişkinin olumlu yönde seyretmesi bakımından önemli bir aşama olarak değerlendirebiliriz.