Güncel HaberlerMakaleler

ALİ CANDAN : HDP-TÜRKİYE MUHALEFETİ VE İKTIDAR DANSI


Türkiye muhalet partileri ile kimi dürüst, yurtsever ve entellektüel Kürt çevresi “HDP Gemlik yürüyüşü gibi eylem ve etkinlikler düzenlemesin. İmralı ile arasına mesafe koysun. HDP’nin dediği gibi tabanı bunu dayatsa da kendi tabanının bu yönlü taleplerini dillendirmesin, hassasiyetlerini gözetmesin ve isteklerini yerine getirmesin” diyorlar. Peki NEDEN? “Çünkü HDP tabanının İmralı’ya dönük talepleri yasal ve mevcut konjoktürde uygun değil. HDP’yi dolayısıyla HDP’nin birlikte hareket ettiği muhalefet blokunu PKK ile yan yana gösteriyor. Bu durum iktidarın ekmeğine yağ sürüyor.” Evet iktidar seçim sathı mahalline girmiş olduğumuz bu günden itibaren bu gerçeği muhalefet blokuna karşı bir kullanım nosyonuna dönüştürüyor.

 

Bu düşünce ve eleştiriler elbetteki kısmen doğruluk payı da içermektedir. İçerdiği doğrular bir yana özü itibariyle yanlıştır. Evet doğrudur bu süreçte iktidar muhalefete karşı kullanabileceği en iyi aparatı bulma ve kullanma arayışındadır. Ama iktidarı içinde bulunduğu kuyudan kurtaracak olan ip HDP’nin İmralı yürüyüşü ve tabanının veya tavanının istekleri degildir. Türkiye Cumhuriyeti fideliğinde yetişen. Türkiye halklarının demokrasi, özgürlük, eşitlik ve refah talebini esas almayan, Türk derin devletinin halkların bu taleplerini bastıran, tekçi, hegemonyacı, red ve inkarcı politik stratejisini esas alan ana ve yavru muhalefetin bu derece su katılmamış düzeyde devletçi olmasıdır.

 

Devlet fideliğinde yetişmek Türk ve Kürt halkının en temel, en hayati hakkı olan yaşama hakkına kulak vermemektir. Kürt doğuştan gelen ve devredilemez olan, sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik haklarına kavuşmasın diye Kürdü tüm bu haklarından soyutlayarak. Arka planda sorunun kaynağı olan devletin red, inkar ve asimilasyon politikalarını yok sayarak. Kürt sorununu gerceklikten kopararak dar bir “terör” kavramına sığdırarak tanımlamaktır. Devlet bu gün Türkü de sırf bu politik strateji hayat bulsun diye yoksullaştırıyor ve açlıktan kırdırıyor. Haydi iktidar bu düzenin devamında hayat buluyor diye bu politikaları uyguluyor. Peki muhalefet neden bu çarkı devirmeyi amaçlamıyor. Çünkü muhalefette bu çarktan hayat buluyor. Yarın başa gelirse oda bu devlet politikalarını uygulayacak.

 

Oysa Türk ve Kürt halkına gereken devlet muhalefeti değil. Halkın muhalefeti, halkçı, eşitliķçi ve özgürlükçü bir muhalefettir. Nedir bu; halklar arasında ayrımsız, tam ve hukukun önünde anayasal ve yasal temele dayalı eşitliktir. Dil, etnik, inanç aidiyeti, düşünce, ifade, siyasal örgütlenme ve çalışma özgürlüğünün koşulsuz ve şartsız bir biçimde muhalefet bloku tarafından ne bir eksik ne bir fazla şekilde değil. Tam da olduğu ve olması gerektiği gibi tanındığının kamuoyuna açıkça deklare edilmesi ve uygulanma sözünün verilmesidir. Eğer bu yapılırsa iktidar değişimi garantilenir ve bu değişimin anlamı olur.

 

Halk muhalefeti değilin olmadığı yerde  devlet muhalefeti olur ve sistemi yönetir. Yüz yıldır olduğu gibi halk değil de devlet konuacaksa bu iktidardan iyisi yoktur. Eğer halkın talepleri dikkate alınacaksa  iktidarın değişmesi önemli ve zorunludur. Bugünkü iktidar gerçekten toplumsal bir değişim isteyecekse o zaman HDP mevcut iktidarla Kürt meselesinde geçmiste attığı adımlardan daha illeri anayasal ve yasal adımlar atması karşılığında iktidara can simidi olmayı müzakere edip alınabilecek en optimum hakları almalıdır. Bunu yapması için koşullar her iki taraf içinde şu an mükemmel bir biçimde olgunlaşmış durumdadır. İktidar, bunun yerine sadece oyalama, kendisine zaman kazandırmak gibi bir kısım hillelere başvurursa, politik bilinç ve analiz düzeyi yüksek olan Kürt seçmeni bu basit oyunlara gelmez.

 

Devlet muhalefeti de, iktidarın Kürtlere karşı çok yönlü baskıları ve Kürt halkının ğösterdiği yüksek tepktiyi hesaba katarak şu yanılgıya düşmesin: HDP kendilerini mutlaka destekleyecektir. Böyle bir durdum söz konusu değildir. Kürt seçmeni iktidara karşı devlet muhlafetinin oy depose değildir. Hiç kimseyi HDP’yi ‘kullan at aparatı’ olarak görmesin. Böyle gören bir zihniyet olursa bilsin ki çok büyük yanılır.  HDP yukarıda belirttiğimiz bu doğru stratejisini devletin iktidarı ve devletin muhalefetiyle de görüşür. Stratejik çözüm için bu doğru bir politik stratejidir. Muhalefet devlet fideliğinden çıkar ve halkın bahçesine baharına dönüşürse büyük kazanır. Yok Bahçeli gitsin, Akşener gelsin düzen sürsün denilirse büyük kaybederler.

 

Yeni dünyada yükselen bir değer olan Kürtleri ve hassasiyetlerini dikkate almayan bir siyaset. yakın gelecekteki yeni Türkiyeyi yönetemez. Öyle geçmişte olduğu gibi lafla “her şey güzel olacak” vb sözlerle artık hiç kimse Kürtleri aldatamaz. Kürtler bir halktır ve Türk halkıyla hak, hukuk ve eşitlik temelinde birarada doğuştan gelen haklarıyla yaşayacaktır. Hem de öyle HDP tabanının taleplerini gizleyerek, saklayarak, utanarak ve çekinerek değil. En az bir CHP-AKP tabanının talepleri kadar meşru, aleni ve başı dik bir şekilde açıklayacak ve talep edecektir.

 

Bu ülkeyi ‘dedelerimiz birlikte kurduysa’ ve yarın  olası bir dış düşman saldırısında ilk Kürtler çağrılacak ve Türklerle omuz omuza savaşacak ise bu gün Kürtler haklarını almalılar. İnanıyorum iktidar bu konuda devlet fideliğinde yetişmiş muhalefetten daha isteklidir. Devlet muhalefeti belki de bir 10-20 yıl daha Kürtleri aldatmanın peşindedir. Kürtlerde bir defa düştükleri çukura ikinci bir defa düşmez. Ya muhalefet Atatürk kadar cesur olur. Kürtleri kurucu bir unsur olarak kabul eder ve ona göre ciddi adımlar atar yada Kürtleri dışlayarak iktidarla yaptığı dansı kaybeder.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir