Güncel HaberlerMakaleler

ALİ CANDAN: İSRAİL-HAMAS CEPHE SAVAŞI VE SAVAŞIN GENİŞLEMESİ


İsrail ve Hamas arasındaki savaş tam bir ayı geride bıraktı. Ölü sayısının Filistin de on bini geçtiği bildiriliyor. Dün İsrail Ordusu Gazze’yi ikiye bölerek tamamen kuşattığını, Gazze’nin Kuzeyindeki sivillerin Güney’e geçişlerine izin vereceklerini de açıkladı. Bu bir aylık kanlı ve vahşi savaş pratiği İsrail’in üstün teknolojisi ve orantısız askeri gücüne karşın Hamas’ı Gazze’de yok etmek amaçlı darbelemek üzere hava, kara ve denizden bir ay boyunca ablukaya alarak gece gündüz top, füze, bomba atışları ve seyreltilmiş kimyasal gazlarla vurdu. Bir haftadır da İsrail Ordusu Gazze’de tanklarla ve piyadelerle blok blok ilerleyip Hamas’a karşı kara harekâtını başlatmıştı. İsrail Ordusu kara harekâtıyla Gazze’de Hamas’ı tamamen kıstırıp yok edeceğini ve hiçbir kurtuluş şanslarının olmadığını duyuruyor.

 

Öte yandan Hamas’ın askeri gücü İsrail tanklarını, helikopterlerini ve İsrail askerlerinin vurulduğu görüntüleri yayınlıyor. Bu da Gazze’de Hamasın kara savaşı için hazırlıklı olduğunu, İsrail Ordusunun Gazze’de istediği gibi ilerleyemediğini, Gazze’yi yeniden havadan, karadan füzelerle, bombalarla ve top atışlarıyla dövmeye başladığını, Gazze’deki kuşatmanın birkaç noktada El Kassam Tugaylarının karşı saldırıları üzerine birkaç km geri çekilmesine neden oldu.

 

İsrail Gazze’de Hamas’a karşı yürüttüğü savaşta, illeri teknoloji ürünü silahlar kullansa da sonuçta savaş; cephede kara harekatıyla göğüs göğüse muharebeler, yakın mesafede girilen çatışmalar sonucu kazanılır. Bu yakın mesafe temas, çatışma ve muharebeler en nihayetinde insan unsurlarıyla yürütülür ve zafer insan unsuru gücü, iradesi ve kararlılığı sonucu elde edilir. İsrail ve Hamas arasında askeri, teknolojik üstünlük anlamında orantısız bir güç dengesizliği var. İsrail düzenli bir orduya, büyük bir devlet gücüne sahip devasa bir güç. Hamas ise; en eski teknoloji ürünü silah, füze, roketler  gibi daha çok gerilla güçlerinin kullandığı araçlarla donattığı düzenli olmayan savaşçı ve milis gücüne sahip. Hamas militanlarının avantajı inancın gücü iradesi ve kararı ile yani fedai tarzı savaşma gerçekliğidir. Bu durum kara savaşını uzatır ve kara savaşının çok kanlı geçeceğini, İsrail’in Hamas’ı hızlı yenmesinin, bitirmesinin mümkün olmadığını gösteriyor. Hamas, İslamcı ve Sünni mezhebe tabi ideolojik olarak İŞİD ile aynı ve aralarında hiçbir fark bulunmayan, Gazze’yi de Şeriat ile yöneten bir siyasi örgüt. Hamas’ı İŞİD’ten ayıran tek fark ise, Hamas’ın Filistin Ulusal Davasını savunması ve yürütmesidir.

 

Askeri bir harekâtın hedefinde daima, esas amacı gerçekleştirecek bir politik hedef bulunur: İsrail askeri olarak Hamas’ı Gazze’de savaşla bitirmeyi kesin bir siyasi hedef olarak benimsemiş durumda. Eğer Gazze’de Hamas’ı bitiremezse sınır komşuları olan Lübnan’da ve Suriye’deki Hizbullah’ı nasıl yenecek. Sadece İsrail değil ABD-İngiltere-AB-NATO’da bu durumda İran’ı yayıldığı Irak, Suriye, Yemen, Lübnan ve Ortadoğu’da nasıl geriletebilecek. Rusya ve Çin’in Ortadoğu’ya daha fazla girmesini nasıl engelleyebilecekler. Savaş; son tahlilde siyasetin şiddet araçlarıyla yürütülmesidir. O nedenle; “Askeri bir harekatın hedefinde daima, esas amacı gerçekleştirecek bir politik hedef bulunur.” İsrail’in, ABD’nin ve Batı’nın Gazze savaşında üç temel politik hedefi olduğu ve bu hedeflerin gerçekleşmesine kadar durmayacakları açık bir şekilde görünüyor.

 

  1. Üç tarafı ve içi ‘düşmanlarla’ çevirili İsrail’in kendi bekası ve güvenliğini sağlaması için Gazze’yi Hamas’tan arındırmak. Lübnan ve Suriye’deki Hizbullah’tan ve ademi merkezi bir Suriye devleti tehdidinden kurtulmak istiyor.
  2. Dünyada büyük bir ekonomik güç olarak hızla yükselen, 2030 yılında dünya liderliğini ABD’den alacak denilen ÇİN, ittifak kurduğu RUS’YA ile birlikte müttefikleri İran üzerinden Ortadoğu pazarını ve enerji kaynaklarını kontrol etmek istiyor. Çin ve Rusya’nın Ortadoğu’ya ticari ve siyasi girişi ve İran’ın bölgedeki hegemonik yayılışını engellemek için ABD-İNGİLTERE ve Batı’nın İsrail-Hamas savaşı üzerinden hızla Ortadoğu’ya eşi görülmemiş ekonomik, siyasi ve askeri olarak büyük bir güç olarak dönüyor. Bu dönüş savaşın önce Lübnan-Suriye’ye yayılmasını ardından İran’ın bu ülkeler ile Yemen ve Irak’tan çıkarılmasına değin kesintisiz bir şekilde ve parça parça sürecek.

 

  1. İsrail-ABD-İNGİLTERE ve AB İlk iki hedefin gerçekleşmesinden asla vazgeçmez. İsrail’in aşırı sağcı Miras (Arz-ı Mevut – Vadedilmiş topraklar) Bakanı’nın “Gazze’ye Nükleer Bomba atılsın. Neden olmasın” demesi! Pentagon’un insani yardım için ateşkes ilan edilmesine dahi “Ateşkes Hamas’a yarar ateşkese karşıyız” açıklaması ile karşı çıkışı, AB’nin koşulsuz İsrail desteği yanında hiçbir şekilde ateşkes çağrısında bulunmaması, Netenyahu’nun yaptığı “Dosta da düşmana da söylüyoruz yenene kadar devam” açıklaması, yukarıdaki üç temel siyasi hedefin gerçekleşmesine kadar savaşın süreceğini ve parça parça kalelerin devrilmesi şeklinde bölgeye yayılacağını gösteriyor.

 

Zorun ve silahın zaferi geçicidir. Kalıcı olan zafer, siyasi alandır

 

Savaş ve şiddetle kalıcı üstünlük elde edilemez. Siyasetin sihirli çözüm formülüyle elde edilen kazanımlar kalıcıdır. Zorun ve silahın zaferi geçicidir. Kalıcı olan zafer, siyasi olan ve müzakerelerle kazanılandır. Aslolan savaşın vahşeti ve barbarlığı değil. Siyasal çözüm ve barışın kalıcılığı, eşit, adil, özgür ve güvenli yaşam gerçekliğidir. Haklı, mazlum, cesaret sahibi Filistin halkı ve ezilen mazlum Kürt halkı er ya da geç günü gelince var olma haklarını mutlaka ama mutlaka medeni bir biçimde ve masa başında kazanacaklar.

 

Savaş, insanlığı çürütür, çökertir ve en nihayetinde de canileştirir. Filistin toplumu da aşırı dinci örgütleri, Filistin davasını İran başta olmak üzere bölgedeki Arap devletlerinin kendi ulusal çıkarlarına kurban etmeleri ve 75 yıldır yaşanan bu işgal ve şiddet kısır döngüsü nedeniyle büyük acılar yaşıyor. Filistin halkı ve toplumu direnme güçleri oranında ya bu savaşın yıkıcı ikliminden çok daha fazla nasiplenerek kısa sürede büyük bir çöküşü yaşayacak. Ya da barışın güvenli, sağlıklı ve müreffeh ikliminde yaşamak için doğru bir dönüşüm fırsatı yakalayacak. Ulusal davalarını din motifi ve bölgesel hegemonyanın istismarından ve çıkar çatışmalarından kurtaracak. En kısa zamanda Filistin halkı ve Yahudi halkının aşırı sağcı ve dincilerden arınarak barış içinde iki komşu devlet olarak yaşama sansı ve fırsatını yakalayarak güven içinde yaşayabilmeleri vahşetin kalıcı sona ermesini sağlayacaktır.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir