En az altı nesildir dedelerinizin mezarları, üzerinde yaşadığınız topraklarda değilse, bu topraklar sizin değildir. Ne kadar zaman geçerse geçsin, siz ancak o topraklarda mülteci ve göçmen statüsünde misafirsiniz. Bu durumda o topluma siz kendi kimliğinizi koruyarak entegre olmak zorundasınız. Yani o topraklara sahiplik o toprakların halklarına hakimiyet taslamak ve o toprakların insanları arasına nifak tohumları ekmek, kin, öfke, karşıtlık ve düşmanlık yaratmak, topluma parmak sallamak, toplumun bir kesimini diğer kesimine karşı düşmanlaştırmak, bu durumda yapılabilecek politik ve kişilik olarak en düşkün en ahlaksız davranış biçimidir.
Genelde bu tür pis iş ve meslekler devletin istihbarat örgütleri eliyle kışkırtıcı ajan provokatör diye tabir edilen, istihbarat elemanlarına yaptırılır. İstihbaratın bu en adi elemanları yeri gelir deşifre olmaları pahasına mahkemelerde çıkarılıp ifade vermeleri temelinde de kullanılırlar.
İşte bu kişilik ve karakter yoksunlarından biride Dağıstan Kurmık göçmeni Muzafferin oğlan Ümit ÖZDAĞ’dır. Ümit’te basit bir istihbarat piyonu gibi deşifre olması pahasına, son dörtbeş yıldır efendileri tarafından tasması koparılmış ve provokasyon amaçlı sokağa salınmıştır. Ümit Türkiye siyasi tarihinde Doğu Perinçek’i aratmayan yegâne ucube provokatördür. Normal dışı performansı, pis ilişkiler siyasetçisi olarak altın madalya almaya koşan Ümit, gördüğü her kamera karşısında; HDP ve YSP’ye resmen ve alenen ırkçı, ayrımcı ve insanlık suçu teşkil eder şekilde saldırıyor. Bir gün YSP standına gidip “geldik yoklar, herhalde dağa çıkmışlar” diyor. Diğer gün “HDP’liler Katil” diyor. HDP ile yatıyor. HDP ile kalkıyor. Bu Ümit tam bir ümitsiz vaka.
Bu aralar diğer bir ümitsiz vaka ise; Ayhan Bilgen. Bilgen’in istihbarat ile Ümit gibi kışkırtıcı ajan provokatör tarzı bir eleman olduğunu söylemek doğru olmaz. Ama Ayhan Bilgen’in dayısının eski Mit müsteşarı Şenkal Atasagun olduğu da sır değil. Bilgen’in son bir aydır HDP ismiyle gündemde olması tesadüfi mi ya da şaşırtıcımı. Hayır hiçte tesadüf be şaşırtıcı değil. Konu başlıklarına bakınca bu gerçek anlaşılır. Birincisi Türk ve Kürt basınında Demirtaş’ın tutukluluk gerekçesinin Altan Tan ve Ayhan Bilgen’in ifadeleri olduğu haberleri ve konu ile ilgili Kürt sosyolog ve yazar Kadir Amaç hocanın Kürt ve Türk basınında da geniş yer alan, Altan Tan’a yazdığı ve tamda bu konuyu ele aldığı açık mektubu ile yine Kürt gazeteci Âdem Karaçoban’ın Ayhan Bilgen’i kendi kanalında bu konuyu konuşmak üzere canlı yayına alması. Bu konunun ayrıntılı ele alınması anlamında çok önemliydi.
Bilge’nin ikinci vakası; YSK’ya YSP ‘yi seçime sokmaması için yol göstermesi “eğer HDP kapatılırsa YSK isterse yüksek seçim Kanunu’nun 96. Maddesindeki “kapatılan partinin devamı da kapatılır” gerekçesine dayandırarak YSP’yi seçime sokmayabilir” diye açıklama yapması oldu. Bilgen HDP’li değil kendine bir parti kurdu. Ama hala HDP’ye tıpkı İnce’nin CHP’ye karışması gibi negatif etkileme temelinde karışıyor. Kendi partisiyle ilgili değil. Ama HDP ile ilgili konuşuyor.
Birbirinden farklı iki kişilik ama misyonları ortak gibi görünüyor: Kürtlerin toplumsal dinamiklerini tasfiye etmek. Sanırım bu misyonlarını yerine getirmek için daha çok yorulacaklar. Ama Ümit’liksiz ve Bilge(n)’sizlik politik olarak kendi sonlarını getirecektir.