ABD’nin yeni yönetiminin dış politika stratejisinin merkezinde Çin bulunuyor. Biden yönetimi, Asya ve Pasifikleri kapsayan Japonya, Hindistan, Güney Kore ve Avusturalya ile beşli bir telekonferans zirvesi gerçekleştirdi. Devlet Başkanların, başbakanların katıldığı toplantıya Çin dahil edilmedi. Çin’in diplomatik yollardan tepki gösterdiği zirvenin ana konusu ise Çin’in Asya ve Pasifiklerdeki gelişmesiydi. Çin’in özellikle Asya’daki ekonomik hegemonyası ve artan askeri gücüne karşı ortak arayışların belirlenmesiydi. Çin’in zirveye dahil edilmemiş olması, ABD’nin Çin politikası bakımından çok net mesajlar içeriyor.
Çin de hem Asya’da hem de küresel dünyadaki askeri, ekonomik ve politik stratejisinin yönünü belirlemek ve daha etkin bir rol alabilmek için yaklaşık 5.000 delegenin katıldığı Ulusal Halk Kongresi(NPC)’ni ve 2200 delegenin katıldığı Çin Halk Siyasi ve Danışma Konferansı (CPPCC)’nı topladı. Bir bakıma dünyanın en büyük ve kalabalık yasama organı olan NPC, Çin’in gelecekteki 5 yıllık stratejilerinin, ekonomik politikalarının ve yönetim değişikliklerinin tartışıldığı yer olarak bilinir.
Çin Başbakan Li Keqiang, NPC’ye sunmuş olduğu ‘Hükümet Çalışma Raporu’nda 2020 yılının ilk aylarında ekonomide birli bir daralma yaşandığını ancak bütün sorunlara rağmen dünya çapında % 2,5 civarında bir büyüme ilk sırada olmaya devam ettiğini belirtti.
Çin Komünist Parti Genel Sekreter ve ülkenin mutlak lideri olan Xi Jinping da yapmış olduğu konuşmada koronavirüsü ile yürütülen mücadelenin başarısına vurgu yaptı ancak dikkati daha çok küresel ve bölgesel çaptaki rekabete çekti. Çin’in ekonomik alandaki gelişmelerine ve dünya Bankasının 2030 yılına kadar Çin’deki yoksullaşması hedefinin 2020 yılında yani 10 yıl önceden tamamladığını belirtti. Çin’in teknolojik gelişmedeki hızlı gelişmesinin ve uzay araştırmalarının Çin’in geleceği için ne kadar önemli olduğunu vurguladı.
Raporda önümüzdeki yıl için bütçede kuantum hesaplama, 5G iletişimi ve elektrikli araçların geliştirilmesine, yeni döneme yeni teknolojileri kapsayan 11 milyonluk iş alanı yaratılacağı belirtilmiş Yurt içi ve yurt dışı pazarların birbirini güçlendirecek şekilde kapsamlı bir planlamanın yapılacağı özellikle küresel ticaret ve yatırımların ön plana çıkartılacağına vurgu yapılmış. 2035 yılına dünyanın en büyük ekonomisi olması için hedeflerin belirlendiği raporda 2049 yılında yani Sosyalist Çin’in kuruluşunun 100.yılı olan 2049’da ise dünyanın modern sosyalist ülkesi olarak en büyük atılımların gerçekleştirilmesi için hedefler konulmuş.
Çin’in 2021 yılı için savunmaya ayırdığı pay % 8.6 olup yaklaşık 209 milyar dolar olarak belirlenmiş. Çin’in askeri olarak ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük gücü olmasına rağmen askeri bütçesi halen ABD’nin yaklaşık 1/3 civarındadır.
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan araştırmalara göre Çin’in bugünkü büyüme hızıyla 2035 yılında GSMH bakımından dünyanın en büyük ekonomisini oluşturacak. Çin’in askeri olarak büyümesi de özellikle Asya kıtasındaki ilişkiler bakımından önemli sorunların oluşmasına yol açtığı görülüyor. Japonya, Hindistan, Güney Kore, Malezya, Endonezya. Singapur. Filipinler gibi ülkelerle ekonomik bağları ciddi oranda gelişmekte ancak Hindistan, Japonya gibi ülkelerle sınır sorunları nedeniyle askeri riskler sıklıkla gündeme gelmektedir.
Raporda Çin’in ekonomik büyüme ve genişlemeye öncelik vermesi, dünya çapındaki hakimiyetinin askeri olmaktan çok ekonomik ilişikler üzerinde yürütülmesine dikkat çekiyor. Bu nedenle başta uzay teknolojileri olmak üzere çok yönlü teknolojik gelişmeye öncelik verildiğinin altı çiziliyor.
Sosyalist Çin’in kurucusu Mao Zedung’tan sonra ülkenin en etkili lideri olan Xi’nin Çin doktrininde, Asya’da ekonomik-askeri, küresel çapta ekonomik gelişme politikasıyla dünya siyasetinde etkin olmayı hedefleyen bir strateji izliyor
Güney ve Doğu Çin Denizlerinin ihtilaflı bölgelerine yönelik iddialarını pekiştirme hamleleri, özellikle Quad/Dörtle (Avustralya, Hindistan, Japonya ve Güney Kore) ile ABD arasında ortak ilişkilerin geliştirilmesine yol açarken Pasifiklerde ise Çin’e dair istihbarat paylaşımı için de Five Eyes/beşli göz (Avustralya, İngiltere, Kanada, Yeni Zelanda ) ile ABD arasında önemli ilişkiler kuruluyor. ABD, Asya’da ve Pasifiklerde Çin’in yayılmasını engellemeye yönelik bir strateji izlerken, Çin de özellikle Asya’da askeri ve ekonomik hâkimiyetini pekiştirmek istiyor. Uluslararası alanda yayılmacılığını küresel ekonomik dengeler üzerine kuruyor ve önemli sonuçlar almış bulunuyor.
Çin Halk Siyasi ve Danışma Konferansı ve Çin Halk Kongresi kararları Çin’in bölgesel ve küresel gelişme eğiliminin çok daha üst noktalara götürülmesinde Xi iktidarına tam destek verdi. Çin-ABD rekabeti askeri olmayacak ama ekonomik-politik alanda çok daha yoğun olarak artacağını gösteriyor. Biden yönetimi, Çin’i Asya’da sınırlamak isterken, Çin stratejisi ise ABD, AB dahil olmak üzere dünyanın bütün kıtalarında ekonomik etki alanının geliştirmek istiyor.