Makaleler

ÖZGÜR TOPSAKAL- ERDOĞAN-BAHÇELİ ZORUNLU İTTİFAKI: PEKER’E KARŞI SOYLU’YA DESTEK


Türkiye günlerdir suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarıyla çalkalanırken, mafya siyaset ilişkisi bu vesileyle yeniden gündeme geldi. Peker’in çektiği videoların izlenme rekorları kırıp kamuoyunda yankı uyandırması, AKP iktidarı için sıkıntı yaratsa da konu her zamanki gibi unutulmaya bırakılmak isteniyor gibi bir hava var. Bir önceki yazımda bunun yıllardır süregelen klasik bir AKP taktiği olduğunu belirtmiştim. En güncel örneği, geçtiğimiz günlerde devam eden 128 milyar dolar nerede dalgasının bugünlerde konuşulmadığı gibi. Ancak bu  taktik artık tutmuyor. Hem 128 milyar meselesi hem de Peker’in açıklamaları kamuoyunda ciddi bir karşılık buluyor. İktidar politik inisiyatifi kaybettikçe inandırıcılığı da kaybolmaya başladı.

 Mafya siyaset ilişkisine yeniden dönersek biraz geriye gitmemiz gerekecek. 70’li yılların gergin ortamında kontrgerilla faaliyetlerine paralel olarak devlet destekli gelişen çete tipi yapılanmalar, hemen her dönem milliyetçi muhafazakâr iktidarların can simidi oldular. Kurulan çete gruplarının nerdeyse tamamının MHP çizgisine yakın olmaları da bir tesadüf değildi.

 70’lerin siyasal ortamında sokak ortalarından siyaset cinayetlerin işlenmesinin baş aktörlerinden olan çete grupları, polisle ve devletin istihbarat örgütleriyle birlikte hareket ederek ettiler. Bunun karşılığında silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, cinayet, yaralama gibi sayız işledikleri suçlar görmezlikten gelindi, hatta korundular. Ancak yeri geldiğinde mafya grupları çıkar anlaşmazlığına düşerek birbirleriyle de çatıştılar.

 Bugünlerde, Sedat Peker’in itiraflarına yol açan anlaşmazlık da bu çıkar çatışmasının bir sonucu olarak karşımızda duruyor. Meselenin, siyasi iktidar ve küçük ortağı arasında “senin mafyan, benim mafyam” anlaşmazlığıyla başladığı ve karpuzun göbeğine göz dikmiş iki mafya grubundan birinin tasfiye edilme gerekliliğinden kaynaklandığı anlaşılıyor. Neticede Peker grubu oyun dışına itiliyor ve çatışmaya İçişleri Bakanı da dahil edilerek cephe genişletiliyor. Genişleyen cephenin AKP içinde de kırılmaya yol açtığı su götürmez bir gerçek. İktidara açıktan destek verip mitingler yapan, insanları, oluk oluk kanlarını akıtmakla tehdit eden Peker, bugün kullanılıp atılmışlığın ve dışlanmışlığın verdiği kinle tüm gücüyle kirli ilişkileri ifşaya devam edecek gibi görünüyor.

Videoların yayınlanmasından itibaren konuyla ilgili sessizliğini koruyan Erdoğan tutum belirlemek için Bahceli’nin grup konuşmasını bekledi. Bahceli de her zaman ki gibi Soylu’ya tam destek çıktı.  Erdoğan, gerekli mesajı aldı ve geçen haftaki grup konuşmasında çok açık olarak Soylu’ya destek çıktı. İktidarın küçük ortağı AKP, 3 hafta sessiz kaldı hatta AKP üst düzey yöneticisi dolaylı olarak Soylu’ya eleştirilerde bulundu. İktidar medyası Soylu’yu yok hükmünde saydı ve ek bir kelime destek yazısı yayınlanmadı. Ancak Bahçeli ve sonrasında Perincek’in destek açıklamalarından sonra Erdoğan ve AKP zorunlu olarak Soylu’yu destekleme kararı aldılar.  

 Peker’in açıkladıkları açıklamadıklarının onda biri olmasına rağmen  çete-devlet ilişkilerinin arka planındaki  birçok olayın da detayını da öğrenmiş oluyoruz. Araştırılması, soruşturulması gereken  çok ciddi iddialar bulunuyor. Ancak görüldüğü kadarıyla iddiaların araştırılması bir yana, yukarıda belirttiğim AKP taktiği marifetiyle unutulmaya bırakılacak. HDP’nin bu iddiaların araştırılması için mecliste verdiği önergenin AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesi bu tezimizi destekleyen bir gelişme oldu. Peki Peker olayı unutulur mu? Pek sanmıyoruz. Toplam videolarının izlenmesi oranı Türkiye nüfusunu geçmiş durumda. Hatta yapılan anketlerde toplum, Peker’in yaptığı açıklamaları çok daha inandırıcı bulması da AKP-MHP iktidarına duyulan güvenin önemli oranda sarsıldığını gösteriyor.

 İktidar cephesinde hal böyleyken muhalefetin çare olarak erken seçim/sandık söylemleri geliştirmesi ağır ekonomik sıkıntılarla boğuşan halk nezdinde karşılık görür mü bilinmez. İktidar kanadının seçim zamanında yapılacak söylemlerine karşın Türkiye gibi sürprizlerle dolu bir ülkede her an her şeyin olabileceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekli.

 AKP’yi iktidara taşıyan iç ve dış dinamiklerin bugün çok farklı nokta buluyor. Artık kendisini MHP’ye esir etmiş ve küresel planların dışına düşmüş AKP ile çalışmak istemedikleri görülüyor. Bu nedenle ulusla arası ve bölgesel ilişkilerde hiçbir kredisi ve itibarı kalmamış AKP’nin gelecek vizyonunun sonuna geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Küresel güçler Türkiye’den vazgeçmezler ama iktidardan vazgeçeler.

 Bugüne kadar devlet destekli Çete lideri Peker’in açıklamaları ve özellikle küresel uyuşturucu ticaretinin Türkiye ağını deşifre etmesinin yansımalarını önümüzdeki süreçte çok daha net olarak göreceğiz. Evet, muhalefet sokak eylemlerini ve protestolarını tercih etmiyor, Dikkatini erkek veya zamanında yapılacak olan seçime vermiş görünüyor. AKP-MHP iktidarı ne yaparsa yapsın artık 20 yıllık bir devrin sonuna gelmiş görünüyor.