Irak-Türkiye ilişkisi son birkaç aydır niteliksel bir sıçrama yaşıyor. Önce Irak Başbakanı Sudani, “Irak topraklarından başka bir ülkeye saldırı düzenlenmesine izin veremeyiz” dedi. Sonra Türkiye Cumhurbaşkanı ve bakanlarıyla Bağdat’a ve Erbil’e çıkarma yaptı. Bu ilişkinin tarihsel arka planına bakarak günümüzde yaşananları daha iyi anlayabiliriz. Yakın tarihte 1937 Sadabat Paktı, 1991 Körfez savaşı, 2003 Irak savaşı ve Saddam’ın devrilişi ve 2008 Obama Başkanlığında ABD’nin Irak’tan çekilişi, Irak’ın İran denetimine girişi ve 22 Mayıs Irak-Turkiye Stratejik İş birliği Antlaşması’nın İmzalanması.
Türkiye-Irak ilişkilerinin tarihsel kökeni ve Sadabat Paktı
“Sadabat Paktı; Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında, 8 Temmuz 1937 tarihinde Tahran’da Sadabat Sarayı’nda imzalanan dörtlü saldırmazlık paktı olarak bilinir. Sınır sorunlarının kalıcı şekilde çözülmesi bakımından önemliydi. Çünkü Pakta üye devletlerin tümünün İran’la sınır sorunu bulunmaktaydı. Ayrıca bu sınır sorunları nedeniyle özellikle Türkiye-Irak-İran üçgeninde Kürt aşiretleri sınır tanımayan isyanlar yapmaktaydı. Bu, paktın imzalanmasının en önemli nedenlerinden biriydi.
Sömürge ve yarı sömürge dönemlerinden kısa süre önce kurtulabilen bu devletlerin ‘bağımsızlıklarını’ vurgulanması son derece önemliydi. İlk defa bu amaçla, 2 Ekim 1935’te Cenevre’de Türkiye, İran ve Irak arasında üçlü bir antlaşma parafe edildi. Buna daha sonraları Afganistan da katıldı. Daha sonra Irak-İran sınır anlaşmazlığının çözümlenmesi (Şatt’ül-Arab uyuşmazlığı), Türkiye ile İran arasında dostluk çerçevesi içinde sınır sorunu dâhil her alanı düzenleyen antlaşmaların akdi; 8 Temmuz 1937 tarihli Sadabad Paktı’nın imzalanmasına imkân vermiştir.
Taraflar; antlaşmada genel olarak birbirlerinin iç işlerine karışmayacaklarını, ortak çıkarlarını ilgilendiren hususlarda birbirlerine danışacaklarını, birbirlerine karşı saldırıda bulunmayacaklarını ve sınırlarının korunmasına saygı göstereceklerini taahhüt etmişlerdir. Ancak paktın temel nedeni olan Kürt aşiretleri sorunu, 7. Maddenin şu ifadelerinde saklıdır: “Bağıtlı taraflardan her biri, kendi sınırları içinde diğer bağıtlı tarafların kurumlarını yıkmak, düzen ve güvenliğini sarsmak veya politik rejimini bozmak amacıyla silahlı çeteler, birlikler veya örgütlerin kurulmasını ve eyleme geçmelerini engellemeyi yükümlenir.” II. Dünya Savaşı ortamında antlaşmanın diğer maddeleri işlevsiz kalmış, fakat 7. Madde anlaşmanın devamını sağlamıştır. Sadabat Paktı; 1979’da İran’daki İslami rejim, paktı feshettiğini imâ edene kadar hukukî varlığını sürdürmüştür.
Türkiye-Irak ekonomik ilişkilerinde Yeni İpek Yolu
Irak-Türkiye Ticaret ve Enerji Koridoru (Ova köy ve Basra Körfezi ) Mersin limanına, Kafkasya’ya ve Avrupa’ya ticaret mallarının Süveyş kanalı ve Ümit Burnundan en az 20-25 gün daha kısa sürede ulaşımını sağlayacak alternatif Kalkınma, Yeni İpek Yolu Projesi 17 milyar dolar yatırımla yeni bir ticaret yolu yapılması. Yolun güvenliğinin sağlanması birinci öncelik 1.200 km’lik Demir ve karayolu ve yolun 320 km’lik karayolu kısmını Türkiye, üzerinden karayolu ile sağlayacak. Geri kalan kısım Irak Basra’dan Peşhabur sınır kapısına kadar da Irak tarafından yapılacak.
Irak Türkiye Askeri İşbirliği Ortak Güvenlik Merkezi kurulması Kürtlere karşı mı yoksa Kuzey Kürt sorunu’nun çözümü için bir firsatmı. Güney için neler değişecek? Irak Ordusunun Eğitiminden teçhizatına ve donatılmasına kadar eğit donat kapsamında Türkiye tarafından yapılacak. Türkiye bu eğit donatı ilk olarak Somalide yaptı ve Irak ile de ilerletiyor. Bu iş birliği ve kurulacak mekanizmalar, Haşdi Şabi’den bölgedeki tüm devlet dışı aktörleri etkileyecek ve onlardan etkilenecek.
ABD faktörü ve İran etkisi
2003 yılında Saddam’ı deviren ABD kurduğu geçici koalisyon hükumetinin başına Paul Bremeri getirdi. 2008 yılında Obama Başkanlığında geri çekilme sürecini başlattı. İran ise ABD’nin bosluğunu doldurup Haşdi Şabi’yi kurdu. Çekilme karanını sürece yayan ABD, 2024 yılı içerisinde en azından merkezi hükümetin sımnırları içerisindeki bölgelerde çekilebileceğinin işaretlerini vermeye başladı. Türkiye, ABD’nin yarattığı boşluğu yine ABD’nin desteğiyle Irak’ta doldurmak için devreye girdi. Burada İran kendi karşısına hem Irak’ta hem de kendi ticaret koridorunda rakip olarak çıkan Türkiye’ye nasıl bir tepki gösterecek sorusu önem kazanmakta ve ön plana çıkmaktadır. Bir başka ifadeyle Irak üzerindren İran-Türkiye rekabeti önümüzdeki süreçte çok daha fazla ön plana çıkacak gibi görünüyor.
Türkiye ile Irak arasında 26 anlaşma imzalandı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Irak BaşbakanıSudani, “Irak Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Su Alanında İş birliği Çerçeve Anlaşması” ve “Stratejik Çerçeveye İlişkin Mutabakat Zaptı”na imza atarken, 2 ülke arasında farklı alanlarda ayrıca 24 iş birliği anlaşması imzaladıklarını açıkladılar. Erdoğan, “Geçtiğimiz yıl 20 milyar dolar seviyesinde seyreden ticaret hacmimizi daha üst seviyelere taşımak istiyoruz” dedi.
Irak’ın ‘PKK’yi Yasadışı Örgüt’ olarak ilan edilmesi
Ziyaretin en önemli kararlardan birisi de Irak’ın ‘PKK’nin yasaklı örgüt olarak ilanının tescil edilmesi oldu. Türkiye ve Irak, Aralık 2023’ten bu yana arka arkaya yapılan görüşmeler sonucunda Irak topraklarında varlığını sürdüren PKK’ye karşı beraber hareket etme konusunda belli bir noktaya ulaştı.
Bağdat hükümeti, Mart ayında yapılan Türkiye-Irak Güvenlik Zirvesi sonrasında yapılan ortak açıklamayla ilk defa PKK’yi yasaklı örgüt olarak ilan ettiğini dünyaya duyurdu. Türk yetkilileri, operasyonlar sonunda Türkiye-Irak sınırında 30 kilometrelik güvenli hat oluşturulmasının, etkisini Irak’ın daha Güney kısımlarına taşımayı amaçlıyor. PKK’nın o bölgelerdeki etkisinin kırılmasını hedefliyor. Türkiye PKK’nin İran sınırına yakın YNK kontrolündeki Süleymaniye, Asos dağı ve Suriye sınırında Şengal bölgesinde ki varlığını kontrol etmek ve etkisizleştirmek istiyor.
Bu olumsuz gelişmelere rağmen Kürtler açısından sürecin riskleri kadar fırsatları var. Bu durumda Kürtlere arası birlik ve fırsatları değerlendirmek hayati derecede elzemdir. Türkiye’nin son birkaç haftaa dünyada yaşanan yeni gelişmelerle yıldızı parlayan bir güç haline gelmesi Yeni İpek Yolu Projesinin hâkim ülkesi haline getirdi. Türkiye bu konjonktürel güç ve hakimiyetini Kürtlerle savaş değil barış politikaları yürüterek kalıcılaştırabilir. Aksi aldatan bir güç ve hakimiyet olur.