Türkiye’de acil, önemli, öncelikli ve mutlaka çözülmesi gereken bir anti demokratik, çağdışı, militarist, ırkçı, retçi, inkârcı, asimilasyoncu ve devletçi bir muhalefet sorunu var. Bu sorun; iktidarın seçimle, barışçıl temelde değişiminden, sivil, çağcıl, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa yazılımı, plebisitte sunulması ve debi düzeyi yüksek bir kabulle halk oylamasından geçmesinden bile daha önemlidir. Bu kronik sorun çözülmedikçe Türkiye’deki hiçbir sorun çözülemez. İki kelime ile çözümü özetleyecek olursak; bu öncelikle bir zihniyet değişimi gerektirir. Olgunlaşma, demokratik bir tahammül ve tavır sahibi olabilme. Kendini geliştirmek ve aşabilmek gerekiyor. Farklılıkları, farklı etnik, inanç ve aidiyetleri, Kürt’ü, Alevi’yi ve farklı kesimlerin siyasi iradesini tanımak. Pozitif bir gelişme karşısında muhalefet olarak kırmızı görmüş boğaya dönmemek gerekir.
Seçim öncesi AK Parti’nin HDP’yi ziyareti ve AK Parti’den yükselen HDP’nin legal ve seçimde ittifak yapılıp desteğinin alınması gereken bir parti olduğunu dillendiren, yeni bir çözüm sürecinin başlaması gibi söylemler gündemin ilk sırasına oturdu. CHP başta olmak üzere, muhalefeti çıldırtmış durumda. Hezeyanla “hani HDP terörist idi. Hani HDP ile yan yana olmak PKK ile yan yana olmaktı. Hani HDP terör ‘ün mecliste ‘ki temsilcisiydi. Bahçeli, MHP buna ne diyorsunuz. Çıkın karşı olduğunuzu açıklayın” vb tahrik, taciz ve irrite edici söylemlerle AK Parti ve iktidara saldırıyor. Bu arada da Kürtlere hakaret ediyorlar. Utanmadan çıkmış teröristlerle neden görüşüyorsunuz. Bahçeli’ye de “AKP ve HDP’nin görüşmelerine engel ol, görüşmelerine izin verme ve bırakma” diyorlar. Medya’ları lağım çukuru Fox TV’leri Soylunun sırtını dayadığı MHP ile bu sürece karşı çıkışına, Soylu’ya bel bağlıyor. Ama muhalefetin MHP’den beklentileri Bahçeli’nin grup toplantısında “AK Parti’nin HDP ile görüşmesi son derece doğaldır. Biz görüşüldüğüne değil. Makul ve demokratik çözümün nasıl olacağına bakıyoruz” demesiyle hüsranla sonuçlandı. İşte bu memleketteki muhalefetin hali pür melali. Muhalefet, kendisi himmete muhtaç, nerede kaldı ki gayrı ya himmet ede durumunda.
Oysa ülkede tekçi, ırkçı, retçi, inkârcı, militarist zihniyetli değil sivil, cesur, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü, plüralist-çoğulcu ve değişim dönüşümden yana bir kafa yapısına, zihniyete sahip, irili ufaklı demeden ilerici bir muhalefet gerçekliği olsaydı, hükümete ve iktidar partisine bu durum da pozitif eleştiriler yöneltir. “Dün HDP’yi terörize eden politikalarınız yanlıştı. Bizlerde muhalefet olarak sizin yanlış politikalarınıza alet olmadık ve HDP’nin yanında durduk. HDP’yi 6’lı masaya davet edip alarak doğru olanı yaptık. Bugün sizin HDP ile görüşmeniz doğrudur ve büyük bir yanlıştan dönmeniz anlamına gelmektedir. Bizde bu yanlıştan dönmenizi destekliyoruz. HDP en az siz iktidar partileri ve biz muhalefet partileri kadar meşru ve legal bir partidir” demeleri gerekiyordu. Ama nasıl desinler kendileri hiçbir şekilde HDP’nin yanında yöresinde dahi durmadı. İktidarın korkusundan HDP’nin kapısından içeri bile girmedi. HDP’yi 6’lı masaya kabul etmedikleri gibi. “Vallahi de billahi de HDP ne 6’lı masanın altında ne de üstünde yok” dediler. Şimdi de çıkıp iktidarı hangi yüzle eleştiriyorlar. Anlamak mümkün değil.
Bu muhalefetin ipiyle kuyuya inilmez. Muhalefete güvenip muhalefetin ipiyle kuyuya inen olursa kuyuda kalır. HDP hiç kimsenin, hiçbir blokun, hiçbir SORUNUN tarafı değil, çözümün parçasıdır ve çözümden yana olmalıdır. Muhalefet HDP’nin kendisi için sıfır maliyetli yedek oy deposu olmaktan çıkacağı korkusunu yaşıyor. Bu korkuyla Kürde olan tüm nasyonal faşist kinini, nefretini ve öfkesini kusuyor. İktidar, HDP’ye en üst düzeyde yani kabineyi temsilen Bakan Bekir Bozdağ’ı, AK Parti genel başkan yardımcılarını, Kılıçdaroğlu’nun başlattığı türbanın anayasal güvenceye alınmasına destek için gönderiyor. Cumhur Başkanı Erdoğan “biz tüm partileri ziyaret ederek samimiyetimizi gösterdik” diye ziyareti destekliyor. Bir anlamda bu heyete Perinçek ve Perinçek’in bacanağı Siirtli Ethem Sancak’ı katarak onları da Kürt illerinde PKK’ye mesaj vermeye yolluyor. Miroğlu ve Metiner vd.leri durumdan vazife çıkararak veya görevli olarak yeni duruma göre yeni pozisyon alıyorlar. Böylece AK Parti’nin değişen küresel dünya, bölge ve ülkedeki iç ve dış denge gerçekliğini dikkate alarak Kürt’leri seçim öncesi yanına alma, yeni bir çözüm süreci için kamuoyunu hazırlama ve zemin yaratma çabası görülüyor. Muhalefet bu sınavda kafatasçı, ırkçı rengini hemen belli etti ve ediyor. HDP sırtında yumurta küfesi taşıyan olgun bir siyasi parti tavrıyla bu süreçte kendisinden beklenen ciddiyetle çok yapıcı bir rol oynadı ve oynuyor. Sadece muhalefetin kışkırtmasına aldırmaması bile yeter.
Bahçeli’de çıkıp açıkça onay verdiğine göre, artık İmralı’dan yeni mesajların gelmesi muhtemeldir. Türkiye ABD tarafından Yunanistan üzerinden ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu düşünüyor. Putin’in tavsiyesiyle Suriye ve Ermenistan ile sorunlarını çözmek için yakınlaşıyor. Kürt sorununda son beş altı yıldır şiddetin dozunu en son kertesine kadar tırmandırdı. Aynı anda dört bir yana Güney’de, Rojava’da, Kuzey’de ve Türkiye’de HDP’ye saldırarak sonuç almaya kalktı. Şiddet ekonomik yıkım yarattı ama sonuç yaratmadı. İran halk ayaklanmalarıyla sarsılıyor. Daha Suriye iç savaşıyla doğan Rojava ile Türkiye uğraşıyorken. Çok yakında İran’ın açılmasıyla Rojhilat doğacak. Türkiye içi siyasi denklemde HDP yani Kürt seçmen iktidar kilidini elinde tutuyor. Böyle bir konjonktürde MHP’nin de dahil olduğu yeni bir çözüm süreci eskisinden daha fazla başarılı olma şansına sahip.
Bu konuda Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, ”Öcalan ile görüşmeler devam ediyordur. Büyük ihtimalle yakın zamanda Öcalan’ın bazı mesajları ile karşılaşabiliriz” yanıtını veriyor. ”Kandil devre dışı bıraktırılabilir, daha yumuşak bir geçiş olabilir. Öcalan’a adada bir ev mi yoksa dışarıda bir ev hapsi mi sorusu gündeme gelebilir.” diyor Pekin, “Bu, Öcalan’ı Mandela seviyesine de getirebilir. Ziyaretler, görüşmeler gerçekleşir çünkü. Eğer bunu yapmazlarsa Demirtaş’ı da engelleyemezler. Onun da etkisini kırmaya çalışıyorlar. Ve Öcalan’ın devreye girmesi gerekiyor. Kandil de operasyonlardan dolayı sıkışmış durumda. Özcesi bu işin demokratik yollarla çözülmesi hakların verilmesi, Öcalan’ın ev hapsine çıkarılmasıyla olacak. Yavaş yavaş o tarafa gidiyoruz. Bu dünya için de önemli, böylece bazı yerlerde YPG’nin ABD tarafından devlet kurmasının da önüne geçilebilir.” diyor. Anlaşılan Türkiye değişime ayak uydurarak yeniden konumlanıyor. Bu Kürt siyasi hareketi için şiddet yerine siyasi mücadelenin öne geçmesi anlamına gelen olumlu bir gelişmedir. Unutulmamalıdır ki siyaset sorunların mucizevi çözüm gücüdür. Öl öldür yerine yaşa ve yaşat felsefesi hayat bulmalıdır.