Güncel HaberlerMakaleler

ALİ CANDAN: SURİYE’DE  ASKERİPOLİTİK DENGE HASASİYETİ VE KÜRTLER


İsrail, 6-7 Ekim Hamas saldırısı sonrası harekete geçerek Ortadoğu’da İran’ın kollarını, kanatlarını kırdı. Suriye’deki İran Devrim muhafızları, Şii milislerin en üst düzeydeki generallerini ve en alt düzeydeki savaşçılarını uçaklarla bombalayarak etkisiz hale getirdi. Rusya’nın, Suriye hava sahasını İsrail savaş uçaklarına hep açık tutması sayesinde İsrail, Suriye’de elde ettiği istihbarat ve koordinatlar doğrultusunda İran güçlerini hedef alan havadan tam isabetli bombardımanlarla İran Devrim muhafızları ve Şii milislerine önemli darbeler vurdu.

Böylece ABD-AB-İngiltere-Türkiye ve İsrail eliyle 5-6 gündür Suriye’de yaşanan savaş. Esad rejiminin yıkılması, yıkılmazsa bile rejimin gücünün ve etki alanının sınırlandırılması amacına dayanıyor. Esad ve rejim güçlerinin hiçbir direniş sergilemeden Halep’ten çekilişi ve HTŞ merkezli İslamcı çetelerin Halep’i rahatlıkla alıp, Hama ‘ya kadar hızla ilerleyişi gerçekleşti. Rusya da gömüldüğü Ukrayna bataklığı ile uğraştığı için tüm askeri gücünü ve dikkatini Ukrayna’ya vermiş olması nedeniyle HTŞ nin ve ÖSO’nun bu ilerleyişini durduramadı. Türkiye ise burada fırsatçı bir şekilde kendisi ile Kürtleri yok etmek için anlaşmayan Suriye rejimi ve Rojava QSD yönetimini Türkiye’ye bağlı ÖSO/SMO çeteleri eliyle, intikam alır bir biçimde vurmak, yakıp, yıkmak ve QSD’nin elindeki bölgeleri alıp yok etmek için büyük bir sevinç ve coşkuyla harekete geçi.

Suriye, sahası artık taşlar yerine oturana değin tıpkı sırat köprüsü misali, çok hassas çok çeşitli ve çok büyük güç dengelerinin bulunduğu bir alandır. Bu sahada her an er şey olabilir. Türkiye, bu sahada son beş altı gün içinde desteklediği güçler olan ÖSO ve HTŞ çetelerini Esad ve Rojava Kürtlerinin üzerine sürerek bir taşla kuş katliamı yapmak istediğini çok açık sergiledi.  Ankara, ABD-AB-İngiltere ve İsrail’e “sizin artık istemediğiniz Esad’ı ben deviriyorum. Suriye’yi sizin adınıza ben dizayn ediyorum. Sizde artık Kürtleri tercih etmekten vazgeçin ve Kürtleri benim insafıma bırakın” diyerek çok büyük ve çok tehlikeli bir adım attı.

Türkiye de yandaş ve muhalif  basın, görsel medya ve Dışişleri Bakanlığı tam bir koru halinde bu propagandayı kulakları sağır edercesine işledi. Halep’te Şeyh Maksutta, Tel Rıfat’ta, Şehba da sivil Kürt halkı ve az sayıdaki silahlı güçleri üzerinden, Rojava köşeye kıstırılmış ve işleri orada bitirilmek üzere diye resmen medyada zil takıp oynuyor. Tamda bu atmosferde “Batı Kürtleri terk etti havası oluştu. Bu Kürt kamuoyunda, Kürt halkında, Kürt Özgürlük Hareketinde, kelimenin gerçek anlamındaki Kürt Aydınlarında, Çetelerce Kürt habitatında yapılacak çok ciddi bir sivil kıyım, katliam endişe ve kaygı duygu, düşüncesi uyandırdı. Çünkü ilk günler hiçbir devletten  politik ve diplomatik bir tepki yoktu. ABD-İngiltere ve İsrail’in ilk açıklamaları da “tarafsızız” tarzındaydı.

Son yirmi dört saatte Rojava’nın Kürt halkına, uluslararası kamuoyuna, peş peşe yaptığı açıklama, çağrı ve çok yönlü girişimlerle  dünya genelinde bir duyarlılık oluşturmaya çalışıyor. Dört tarafta kuşatılmış olan mevzileri değil,  sivil halkını koruma ve o bölgedeki az sayıdaki silahlı güçlerini onurlu bir biçimde geri çekme temelinde sergilediği tepki ve geliştirdiği uluslararası ilişkiler sonucunda ABD ve Batı diplomasisi harekete geçti. HTŞ ve Rojava yönetimi arasında ABD-İngiltere-İsrail silahlı güç ve sivil halkın o bölgelerden Kuzey Rojava’ya güvenli bir biçimde geçişleri için bir koridor açtı.

Tam bu karmaşıklaşan askeri ve politik  ilişkiler içerisinde ABD’den Trump’ın resmi yemin törenine, Rojava yönetiminden Mazlum Abdi ve İlhan Ahmed’in de davet edildiği haberi geldi. Bu haberler Suriye sahasında oyunun değiştiğini gösteren ilk işaret ve gelişme oldu. ABD Rojava’ya siyasi desteğini sunmuştu. Bir başka gelişmede Putin’in Suriye Genel Komutanı’nı değiştirerek verdiği mesajdı. Görevden alınan Rus komutan, Türkiye’nin Afrin’i almasını sağlayan komutandı.  Görevlendirilen yeni komutan ise, İdlip’te Rus bombardımanı sonucu 36 Türk askerinin öldürülmesi nedeniyle daha önce Putin tarafından görevden alınan eski Rus komutan idi. Şimdi bu adam, tüm Suriye’den sorumlu yeni Rus Komutandır.

Durum Türkiye’nin kör Kürt düşmanlığı için ciddi endişe verici. Rus lider ne yapmak istiyor. Suriye sahası, bundan sonra artık kıldan ince kılıçtan keskin bir saha. Endişeler de tıpkı Suriye’deki köyler, kasabalar ve şehirler gibi değişiyor. Ama hiç bitmiyor. Görünen o ki Doğu Rojava Münbiç üzerinden bir süre daha saldırılara uğrayacak. Fakat Rojava’nın özgürlüğü açısından artık sonuç muhteşem olacak. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu saatten sonra en küçük parça en büyük parçayı lideri ile birlikte özgürleştirecek. Türkiye bu gerçeği bildiği için Bahçeli’nin barış eli uzatması ile bu günlerin hazırlığını yapıyordu.

“Kardeş”  kavramına yüklenen misyon;  Kürt halkını vahşi ve barbar yaratıkların önüne atarak yok etme stratejisini içeriyor. “Kürt-Türk Kardeş” lakırdı ve lafına artık hangi Kürt inanır? Türkiye kör Kürt düşmanlığını bırakmadıkça son dokuz yıldır geliştirdiği, her defasında da akamete uğrayan ve Türkiye’ye maddi, manevi, askeri, siyasi olarak çok büyük zararlar veren, Kürtlere karşı tüm askeri saldırıları, politik-strateji ve planlarına kimse inanmaz. Bu yönlü  politikalardan ısrar etmek Türkiye’ye kazandırmadığını ve tersine kaybettirdiğini söyleyebiliriz . Kürdü öz yurdunda anavatanında ve iktidar olduğu her yerde ve yok etme amaçlı saldırılar, kimden ve nereden gelirse gelsin, kesinlikle kırılacak,

Türkiye; Kürt halkını eşit, özgür bir halk olarak görür ve kabul ederse, o zaman Kürtler ve Türkler Ortadoğu ve Dünya da birlik olup oyun kurucu olabilirler. Olağanüstü büyüklüklere tıpkı tarihte olduğu gibi bugün de damga vururlar. Kürdün savaş yeteneği, bölge halkları nezdinde yarattığı güven ve tarihsel vizyonuyla,  Türkün devlet temelinde örgütlenme aklı, sanayi, teknoloji ve üretim gücü, eğer onurlu, eşit, adil ve özgürlük temelinde bir barış ile birleşirse Ortadoğu’nun geleceğini belirleme potansiyeline sahip olabilirler.

Bölgedeki Kürt, Türk, Arap, Fars ve Yahudi halkları başta olmak üzere. Fundamentalizmi, ırkçılığı ve tekçiliği bitirerek; Barışı, sevgiyi, tüm etnik, mezhepsel, dinsel farklılıkların bir arada, barış, güvenlik ve istikrar içinde yaşayacakları, ticaret yapacakları bir yüksek güvenlikli huzur bölgesi haline getirirler.

Eğer böylesi ulvi amaçlarla değilse, Kürtler, Türklerce çetelere parçalatılmak, barbar çeteler üzerinden Münbiç’i veya Rojava’yı özellikle Münbiç’i işgal etme hazırlıkları yapıldığı çok net olarak görülüyor. Buradan tarihe not düşerek belirtiyorum:  Ankara’nın desteklediği  Radikal İslamcı Gruplar üzerinde Kürtlere saldırılar artarsa ve Kürt kazanımları tasfiye edilmek istenirse, Kürtler, artık Türkiye’den yüzde yüz ruhsal olarak kopuşu yaşar. Bizi birbirimize belki bağlayabilecek ve son on üç yılda Kürtlere yaşatılan vahşetlerle geriye kalan o pamuk ipliğine bağlı hale getirilen bağ bir daha hiçbir güç tarafından yeniden onarılamayacak şekilde kopacaktır.

Eğer Türkiye’nin bir devlet aklı varsa, Türkiye’de tamda iç barış konuşuluyorken, Suriye’deki Kürtleri bu çetelere parçalatmanın Türkiye’nin hayrına olmayacağını görebilmelidir. Kürtler, mevcut dengeler içerisinde biraz zorlansalar da, zaferi artık kesindir. Kürtlerin Türk halkı, Arap halkı ve Fars halkı ile düşmanlığı yoktur. Suriye artık bundan sonra en az üç parçalı federal bir sistemle yönetilebilir. Suriye’deki en güçlü, en örgütlü ve en devrimci dinamik güç. Otantik Kürt halkı ve geleceğin Suriye’sini daha 13 yıl önceden kendi bünyesinde kurmuş ve Batı İttifakı desteğini arkasına almış Rojava yönetimi QSD’dir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir