Makaleler

GÜVEN TAYLAN: CUMHUR İTTİFAKININ ERKEN SEÇİM ARAYIŞININ BAŞARISIZLIĞI


Cumhur ittifakı iki yıla aşkındır ciddi sorunlarla mücadele ediyor. Ortaya çıkan ve iktidar ortaklarını oldukça soru sokan söz konusu problemlerin çözümü de politik ilişkilerin doğal akışı içinde akmıyor. Arka kapılar ardında yapılan görüşmeler, verilen talimatlar süreci doğrudan etkiliyor.  HDP’nin kapatılması için savcılara talimat veren ya da acilen adım attıran görevini Bahçeli, Erdoğan’ın bilgisi haricinde böyle bir girişimde bulunmasına olanak yoktur.

Anayasa, Yargıtay. Danıştay gibi stratejik kurumlara atanan üyelerin nerdeyse tamamı AKP’ye ya da cumhurbaşkanına yakın üyelerden oluştuğu kamuoyunda sıklıkla dile getiriliyor. Peki atanan bu üyeler Erdoğan’a rağmen karar alabilirler mi?  Bahçeli’nin talimatıyla Yargıtay Başsavcısı acilen davayı açtı. Anayasa Mahkemesi de tersten oy birliğiyle hazırlanan iddianameyi iade etti.  İddianamenin hazırlanması da iadesi de arka plan politik talimatlarla yapıldığına dair kamuoyunda önemli bir yargı oluştu. İleri demokratik ülkelerde vuku bulan kurumlar arası görüş farklılıkları tam yetkiyle donatılmış Cumhur ittifakına rağmen rahatça hareket edebilir mi?

Erdoğan’ın danışmanları tarafında önüne getirilen çeşitli erken seçim senaryoları dahilinde HDP’yi kapatarak seçmenlerini sandığa küstürme ve bazı seçmenlerin oylarına talip olma hevesi vardı. Bunu bir şekilde denemek için uzun bir zamandır kutlamasına izin verilmeyen Newroz etkinliklerine izin verildi. HDP’nin kapatılmasının gündemde olduğu bu süreçte pandemiye rağmen özellikle Kürt illerinde seçmenin çok yüksek katılım sağlandığı görüldü. Newroz etkinliklerine beklenilenin üzerinde bir katılımın olması cumhur ittifakının hesabını boşa çıkarttı.   AKP-MHP iktidarı, büyük şehirlerdeki yerel seçimlerin kaybetmesinin en önemli faktörün Kürtlerin seçim tercihi olduğunu hatırladı ve uygulamak istedikleri erken seçim planını geri çektiler.  

Peki, HDP seçmeninin partilerinde buldukları hangi değerler nedeniyle bu kadar sıkı sıkıya bağlıdır. Bunu en iyi parti kongrelerinde görebiliriz. İttifak partilerin kongrelerinde bina önlerinde yoğun olarak lüks sayılan araçlar göze çarpıyor ama aynı durumu HDP kongresinde görmek imkansızdır. Seçmen kitlesi, hazine yardımı alan partileri yakında ediyor. Aynı şekilde hiçbir ciddi iddia ve belgeye dayanmadan ellerinden alınan belediyelerde yolsuzluk  ciddiye alınabilir ve iktidarın kullanacağı bir yolsuzluk örneği yok. Ama kayyumların atandığı belediyelerde onlarca yolsuzluk yapıldığını bölge halkı görüyor. Bu nedenle devletin her saldırısında HDP’yi daha güçlü bir şekilde destekliyor. Bu nedenle olası bir seçimde Kürt seçmeni AKP’nin politik geleceğini belirleyecek ve hatta AKP’ye oy veren Kürt seçmeninin tavrı dahi   sert olacak.

Erdoğan’ın beklenmeyen hamlelerinden biri de Merkez Bankasının yönetimini değiştirmek olduğu ancak bu değişikliğin ikna edici bir gerekçesi açıklanamadı ve bir pek mantıklı bir açıklaması olmadı, çünkü birkaç saatte Lira yüzde on değer kayıp etti. AKP temel seçmenleri düşük faizli kredileme olanakları sayesinde ticari işlemlerini özellikle inşaat ve ithalat sektöründe bol kazançlı bilanço sunuyor, ansızın faizlerde artış, pandemi nedeniyle ekonomik krizi çok daha fazla artan iş insanlarının iflası hızlanmaya başladı. AKP iktidarı, bir bakıma yarattığı kendi orta sınıfının iflasının önünü açtı. Bu nedenle yüksek faize müdahale etti. Aksi taktirde olası bir erken seçimde Erdoğan’ı iktidara taşıyan toplumsal dinamikler tersten iktidardan indirebilirdi.   

AKP’nin de önemli bir katkısının olduğu İstanbul sözleşmesinde ayrılmak, yıllarca egemen erkek baskısı altında ezilen, zaten pandemi kaynaklı bunalımda en ağır bedel ödeyen kadınlara hayatı daha da yaşanmaz kılıyor. Ülkede kadın cinayetleri gündemi işgal ettiği dönemde alınan kararı savunmak imkansız erkeği doğuran büyüten koruyan kadın maalesef yine erkek tarafında mağdur ediliyor. Peki Erdoğan neden bir gece yarısı ‘İstanbul Sözleşmesini’ iptal etti. Bunun temel nedeni AKP’yi aktif olarak destekleyen bir bakıma toplumsal tabanını oluşturan cemaatlerin artan yoğun baskısıydı. Eğer Erdoğan bu sözleşmeyi iptal etmeseydi zamanında veya olası bir erken genel seçimde, cemaatlerin tepmişi seçimlere yansıyacaktı.

Cumhur ittifakı kendi doğal akışı içinde seçimleri yaptırmamak için muhalefet üzerindeki baskıyı arttırıyor. Ancak Alman yazar Goethe’nin dediği gibi, Korkunun çaldığı kapıyı, cesaret ayağa kalkıp açınca önünde kimse durmaz.