AnalizGüncel Haberler

KÜRESAM ANALİZ: ABD BAŞKANI BİDEN’İN ANKARA’YA KARŞI SESSİZLİK TAVRI


Foreign Policy’nin üç araştırmacısı -Robbıe Gramer, Katıe Lıvıngstone, Jack Detsch- tarafından hazırlanan ABD Başkanı Biden’in Erdoğan şahsında Ankara’ya yönelik izlediği taktik politikaya dair bir değerlendirme/rapor yayınlandı.

Değerlendirmede “Joe Biden, başkanlığının ilk ayında dünya liderleriyle rutin telefon görüşmeleri yaptı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile henüz bir görüşme gerçekleştirmedi” deniliyor ve bunun politik arka planını inceliyor.

“Sessiz telefon hattı” diplomasisi olarak tanımlanan politikanın arka planına ilişkin yapılan değerlendirmede “Türkiye’nin Suriye politikasından yakışmaktan Rus hava savunma sistemini satın almasına ve NATO ile ilişkilere kadar” geniş bir alanı kapsıyor. ABD başkanının telefon sessizliğinin politik karşılığı aslında Ankara’daki iktidar yetkililerini oldukça gerek ‘diplomatik sessizlik’ olarak tanımlanabilir. Bunun anlamı ‘Türkiye’ye karşı sert bir Amerikan üslubunun göstergesi olduğunu açıkça ortaya koyuyor.” Washington tarafından beklenilen adımlar Ankara tarafından hızla atılmadıkça ‘soğukluğun’ devam edileceğine dikkat çekiliyor.

Yapılan değerlendirmede “Türkiye’nin dış politikaya yönelik agresif yaklaşımı, Biden yönetimini bekleyen potansiyel bir krizdir.  Erdoğan Türkiye’nin 2,5 milyar dolarlık S-400 hava savunma sistemini satın almasının sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in  etki alanına girdi. Türkiye’nin attığı adımlar “ABD’nin Akdeniz, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki dış politikasıyla çelişiyor. Turmp dönemindeki ABD’li yetkililer ve uzmanlar, ambargonun Türk ekonomisine zarar vermek için tasarlanmadığını söyleseler de Türkiye, Rus savunma teçhizatı alıcılarına karşı ABD yaptırımları altında kalmaya devam” edeceğini belirtiyorlar.

 Yazıda isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan eski bir ABD’li üst düzey yetkilinin görüşlerine yer vermiş; “Biden yönetimi, hem Türkiye’yi demokratik değerlerin gerilemesinden sorumlu tutabileceği hem de NATO müttefikleri olarak yakın bir ilişki sürdürebileceği konusunda ısrar ediyor. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Terörizme karşı koyma, Suriye’deki çatışmayı sona erdirme ve bölgedeki kötü etkiyi caydırmada ortak çıkarlarımız var” dedi. “İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü de dahil olmak üzere değerlerimizi koruyabilir ve çıkarlarımızı korurken, aynı zamanda Türkiye’yi kritik konularda transatlantik ittifakıyla uyumlu tutabiliriz.”

Biden’in sıklıkla vurguladığı ‘uluslararası alanda demokratik değerlerin ve demokrasinin güçlendirilmesi’ mesajı aynı zamanda totaliter lider olarak tanımladığı Erdoğan’a da politik bir mesaj olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin 70 yıllık bir NOTA ülkesi olduğuna dikkat çekiliyor ve Biden yönetiminin bu gerçeği görmezlikten gelemeyeceği vurgulanırken aradaki sorunların çözümü için ilişkilerin güçlü bir şekilde devam etmesi gerektiğine dair birçok uzmanın görüşüne başvurulmuş.

Şu gerçeğin bilinmesi gerekir: Ne NATO ne de ABD, Türkiye’den stratejik olarak vazgeçmezler. Ancak Erdoğan’ın yönettiği iktidarın belirlediği bir kısım bölgesel politikaların NATO’nun askeri stratejisine ve ABD’nin küresel politikalarına ters olduğuna dair önemli uyarılar yapılıyor.

Küresel ilişkilerde önemli oranda sıkışan Ankara’nın mevcut politikalarını değiştireceğine dair dolaylı mesajlar veriyor. Ancak bunu yaparken rencide edilmemesini istiyor. Özellikle iç politikada kendisinin aleyhine kullanılmaması için bir kısım arayışlara yöneldiği görülüyor. Örneğin S-400’ler için Girit modelini yani S-400’lerin kullanılmadan depolara kaldırılması önermesi gibi bir kısım alternatiflerle sorunları aşmaya çalışıyor. Biden yönetimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile karşılıklı güvene dayanan kalıcı ilişkiler kurma konusunda pek istekli olmadığı ve bunu ‘sessiz muamele’ yöntemiyle hissettirmeye çalıştığı anlaşılıyor.

Washington, Ankara ile askeri, politik ve diplomatik ilişkileri kesintisizce sürdürür. Aksi bir politik tutum beklemek saflık olur. ABD Başkanı Biden ve Dışişleri Bakanı Blinken bugüne kadar 60 yakın ülkenin devlet başkanları ve dışişleri bakanlarıyla görüşme yaptılar. Türkiye gibi NATO içerisinde önemli bir etkisi olan bir ülkenin cumhurbaşkanı ile henüz bir telefon görüşmesinin yapılmamış olması sıradan bir tutum olmayacağı açıktır.  Ankara, Biden’in Erdoğan ile görüşmesini sağlamak için ciddi bir diplomatik çaba içerisinde olduğu biliniyor. Biden elbet ki Erdoğan ile ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün söylediği üzere ‘önümüzdeki haftalarda veya aylarda’ uygun bir zamanda görüşecektir. ‘Haftalar ve Aylar’ kelimeleri çok bilinçli seçildiği açıktır. Ankara elinde geldiği kadarıyla ‘sessiz muameleyi’ kırmaya çalışıyor.

Mesele bir telefon görüşmesi değil, ABD’nin belirlediği politikalara tam uyumu sağlamasıdır. Aksi taktirde ‘sessiz muamele’ yerini sarsıcı etkileri oldukça fazla olabilecek ‘yüksek sesli muameleye’ bırakabilir.