Makaleler

ÖZGÜR TOPSAKAL – ÇÖKEN SİSTEM KENSİNİ NASIL ŞEKİLLENİDERECEK


Antonio Gramsci “eski sistem öldü, yenisi doğmakta zorlanıyor” cümlesi tam da ülkemizin mevcut politik durumunu yansıtıyor. Saray rejimi son günlerde, halkta heyecan yaratacağını düşündüğü bir akım müjdeler, reformlar dizisi açıklamayı sürdürüyor. ‘Doğalgaz bulduk zengin oluyoruz ve uzaya çıkıyoruz’ gibi içi boş gürültülerle kamuoyu ayaklandırdı. İstenilen etkiyi yaratamayınca 19 yıldır iktidarda olduğunu unutarak yargı reformunu yani ‘insan halkları eylem planını’ açıkladı. Muhalefeti sıkıştırmak için ek olarak ‘sivil anayasa değişikliğini gündeme getirdi. 

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidara gelirken sıkça dillendirdiği “şiir okuduğum için hapise attılar” mağduriyet söylemini de son günlerde yine sıkça dile getirmeye başlaması dikkat çekiyor. Bu gelişmelerin, esas sorunu boş tencere yani ekonomik zorluklar olan halk nezdinde bir karşılığı olmadığı görülüyor. İnsanlar işsiz, yoksul, gençler geleceğinden ümitsiz. Halihazır tablo bu şekildeyken “müjde, uzaya çıkıyoruz” açıklaması beklenen heyecanı yaratmıyor hatta AKP seçmeninde bile inandırıcı olamıyor. Yani AKP, hangi söylemi dile getirirsen getirsin kendi tabanı dahil olmak üzere toplum üzerinde ciddi bir etki yaratamıyor.

Son gelişmeleri ve müjdeler dizisini ele aldığımızda aklımıza şu sorular takılıyor;

1- AKP neden bu şovlara ihtiyaç duyuyor?

2- Türkiye siyaseti yeniden mi şekilleniyor?

Türk siyasi tarihinde belli kırılma noktaları vardır. Her kırılma aynı zamanda bir yeniden şekillenme olarak değerlendirilebilir. Örnek verecek olursak, 1980 askeri darbesi bu kırılma noktalarından biridir. Türkiye’de siyasal İslam’ın önünü açan 80 darbesidir. Örneğin, birçoklarının postmodern darbe dediği ama uzaktan yakından ne postmodernlikle ne de darbeyle ilgisi bulunan 28 Şubat MGK bildirisi Türkiye’de soğuk savaşın bitmesi anlamına da geliyordu. Bu süreç aynı zamanda politik bir kırılma ve sistemin stratejik değişiminin ilk adımı olarak değerlendirmek mümkündür. 

 AKP’den kopan ve yeni kurulan partiler, CHP’den kopan ve yeni kurulan partiler, “labaleb” yapılan AKP kongreleri, yükseltilen milliyetçi şovenist dalga ve meclisin üçüncü büyük partisi HDP’nin kriminalize edilmeye çalışılması, meclise yollanan fezlekeler, Erdoğan’ın milli görüşçülerin akil insanlarına bizzat yaptığı sortiler, sistemin tıkanmasının yeni biçimleri olarak karşımıza çıkıyor.

Partili Cumhurbaşkanı kontrolsüz bir şekilde saldırıyor. CHP’ye karşı çok sert bir üslup kullanırken, İyi Parti’ye karşı daha özenli bir dil kullanması ise AKP’nin hala İyi Parti’nin milliyetçi tabanından ümidi kesmediğini gösteriyor. Peki, saydığımız tüm hazırlıklar ve gelişmeler neye işaret ediyor?

 

20 yıllık AKP iktidarı, Türkiye’de sistemin eski yapısına fiilen son verdi. Erdoğan’ın sürekli olarak dile getirdiği Eski Türkiye/Yeni Türkiye söylemi boşuna değil. AKP iktidarı; ABD ve AB küresel güçlerin desteğinde Gülen Cemaatinin devlet bürokrasisi içerisinde artan gücü ve liberallerin politik desteğiyle sistemin bir çok kurumunu tasfiye etti. AKP-MHP ittifakı özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimini gerekçe gösterilerek, cumhurbaşkanı bizzat kendi yargısını oluşturmaya yöneldi. Böylelikle yalnızca kurumsal, siyasi ya da ahlaki olarak değil kültürel olarak da kırım yaşandı.

Sistemin eski yapısı tasfiye edildi halk deyimiyle eski sistem öldü, bu net. İktidar cumhurbaşkanlığı sistemiyle merkezileştirilmiş bir iktidar yapısı oluşturmak istedi. Bugün iktidarın tek kişinin elinde toplandığı bir rejim yapısı oluşturulmasına rağmen istenilen sonucu vermedi. Yani büyük bir iddiayla uygulanmaya çalışılan ‘cumhurbaşkanlığı yönetim yapısı’ aslında sistemin çöküşünü gösteriyor Deforme edenle, reforme etme sözü veren aynı iktidar. Saray rejiminin içinde yaşadığı çıkmaz, bir ülkenin kaderini değiştirdi.

Yukarıda yer alan iki sorunun cevabı aynı cümle içinde. Türk siyaseti AKP’siz olarak yeniden şekillenme, eğilimi gösteriyor. Şovlar ve vaatler, eskisi gibi beklenen etkiyi göstermiyor. Küresel dengelerin dışına düşmeye ve iç toplumsal dinamikler üzerindeki etkisi kırılmaya başlayan AKP-MHP ortak iktidar, politik sürecin dışında kalacağına dair çok sayıda veri ortaya çıktı. Ne sistem ne de politik ve toplumsal dinamikler eskisi gibi olmayacak. Sistemin yeniden şekillendirilmesini iç politik dengeler, bölgesel ve uluslar arası ilişkiler birbirini tamamlayacak şekilde belirleyecektir.